Rusya savaşlara kötü başlar, güçlü bitirir. Ve zaferin de yıkıcı sonuçları olur. Napolyon 1812’de, Hitler 1941-1945 Barbarossa Harekatı’nda, İsveç Kralı 1709 Poltova Muharebesi’nde, Osmanlı İmparatorluğu ise 18 ve 19’uncu yüzyıllarda Rusya’yı yenmeyi denedi. Ama tersi oldu, kendi imparatorluklarının çöküşünü hızlandırdı. Mesela Balkanlar Rusya’nın etkisine girdi ve Osmanlı kaybetti. Rusya, savaşın 27’nci ayında Ukrayna’nın ikinci büyük kenti olan Harkov’a (Harkiv), sürpriz bir saldırı başlatarak, cephede avantaj yakaladı. Kent, Rusya sınırına 40 kilometre uzaklığı nedeniyle stratejik bir öneme sahip.
Bu coğrafi yakınlık, kenti askeri operasyonlar için kritik hale getiriyor. Rusya, Harkov’u kontrol ederek Ukrayna’nın doğusundaki askeri operasyonlarını desteklemek ve lojistik açıdan avantaj sağlamak istiyor. Harkov’un ele geçirilmesi, Rusya’ya doğrudan lojistik destek hatları oluşturma imkânı veriyor. Ayrıca Rusya, yoğun bombardıman ve propaganda kampanyalarıyla şehirdeki sivil nüfusu göçe zorlayarak Ukrayna’yı psikolojik olarak zayıflatmayı da amaçlıyor. Bu strateji, Ukrayna’nın direniş gücünü kırmayı ve halkın moralini bozmayı hedefliyor. Harkov’un, Rusya açısından tarihsel bir önemi de var. Harkov, Kursk, Stalingrad’ı (Volvograd) kapsayan bu bölge, 2’nci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı oluk oluk kan aktığı, yüzbinlerce askerin öldüğü, direnişin ve zaferin adeta sembolü... Rusların Çanakkalesi gibi...
TARİHİ TANK SAVAŞLARI
Harkov, 2’nci Dünya Savaşı’nda 4 büyük tank savaşıyla anıldı. Bu çatışmalar, Doğu Cephesi’nde büyük stratejik öneme sahipti. Harkov Savaşları olarak bilinen bu çatışmalar, 1941’den 1943’e kadar sürdü. İlk 3 tank savaşında Naziler, Sovyetlerin bitmek tükenmek bilmeyen saldırılarını püskürttü. SS Panzerleri başarılı bir karşı saldırıyla binlerce Sovyet askerini çevreleyip esir aldı. Ama Rusya’nın sınırsız insan kaynağı karşısında yine de çaresiz kaldılar.1943 Ağustos’unda Kursk Muharebesi’nin ardından Sovyetler, geniş çaplı bir saldırı başlatarak Harkov’u nihayet geri aldı.
Bu savaş, Sovyetler için büyük bir stratejik zaferdi ve Doğu Cephesi’ndeki genel Alman geri çekilmesini hızlandırdı. Ayrıca yenilen taraf için de moral olarak yıkıcıydı. Almanya’nın Tiger ve Panther tankları, Sovyetlerin T-34 tanklarına karşı mücadele etti. Harkov Savaşları, Doğu Cephesi’nde savaşın gidişatını belirleyen kritik çatışmalar olarak tarihe geçti. Şu anki durum da bundan farklı değil. Amerikan silah ve para yardımları gecikiyor. Silah, mühimmat ve en önemlisi insan kaynağı sınırlı olan Ukrayna, 27 yaşındaki gençleri silah altına almaya başladı. Ruslar 27 ay önceki kayıplarını telafi etmiş, hibrid-savaştan yeni dersler çıkarmış gibi görünüyor. Kentin kaybedilmesini kimse göze alamaz. Ukrayna buraya diğer cephelerden takviye yaparsa, bu kez Donbas bölgesini tamamen kaybedebilir. Ruslar güneyden Harkov’u çembere alabilir.
Asker takviyesi yapılmazsa da Harkov düşebilir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ısrarla dile getirdiği, NATO’nun Ukrayna’ya asker konuşlandırma çağrısı gerçekleşirse de savaş tüm Avrupa’ya sıçrayabilir. 18 ay önce Beyaz Saray ve Pentagon; Rusya’nın Ukrayna’daki kuvvetlerinin ülkeden tamamen dışarı atılıp atılmayacağını tartışıyordu. Başkan Joe Biden geçen yaz Finlandiya’daki NATO zirvesinde, Putin’in bu savaşı zaten kaybettiğini söylüyordu. Bakalım Biden, gelecek ayki G7 zirvesinde ne diyecek? Rusya için kullanılan meşhur bir söz vardır; “Ayıyla dansa kalkabilirsin ama ne zaman oturacağına ayı karar verir...”
Şampiyonluğu belirleyecek derbiye Fener daha tempolu başladı. Çünkü Fener’in kazanmaktan başka şansı yoktu. Galatasaray’ın ise önce kaybetmemek gibi bir ‘lüksü’ vardı. İki taraf da doğal olarak gergindi. Seyirci de bu atmosfere yakıt taşıyordu.
Nitekim ilk 10 dakikada 4 sarı kart çıktı, ardından da Djiku’ya kırmızı kart geldi. Herşey Cim Bom’un lehine diye düşünürken, Fenerbahçe oyundan düşmedi ve canını dişine takarak oynamaya başladı. 34’üncü dakikada Barış Alper, altı pastan Galatasaray adına çok net golü kaçırdı. Hemen ardındansa Fenerbahçe yine altı pastan Fred’le bulduğu pozisyonu kullanamadı. 10 kişi kalan Fener, ilk yarı Galatasay’a fırsat vermedi. İkinci yarı da Galatasaray beraberliğe razı tempodan bir türlü çıkamadı.
Sarı Kanarya ise aksine daha atak ve hücum odaklıydı. Nitekim Fener, etkili bir kornerden Çağlar Söyüncü’nün golüyle aradığını buldu. Bundan sonra Galatasaray, savunma disiplininden koptu. Maçın sonlarında Fenerbahçe defalarca ikinci golü bulmaya çok yaklaştı. Özetle Galatasaray korkak oynadı ve korktuğu da başına geldi. ‘Tek puanı kurtarayım şampiyon olayım’ havasındaydı. Ancak bu oyun planı tutmadı. Kendi sahasında 50 bine yakın seyircinin önünde, 75 dakika tek eksikle oynayan rakibine mağlup oldu. Bu galibiyetle Fenerbahçe şampiyonluk şansını son maça taşırken; Galatasaray ise gelecek haftaya stresli girdi. Tek puan yetse de Konya maçı yine final atmosferinde geçecek.
Son 2 hafta. İki ezeli rakip tarihin en kritik maçını oynayacak. Seyirci avantajına sahip Galatasaray nasıl gol atabilir? Önce Fener’in güçlü forvetine karşı defansını sağlam tutmalı. Ardından hızlı Barış Alper, fırsatçı Icardi ve şutçu Hakim Ziyech ile kontrataktan gol arayabilir. İkinci gol silahı ise Galatasaray için tahminime göre korner vuruşları olacaktır. Kanatlardan gol yollarının tıkalı olacağı kanısındayım. Fenerbahçe’ye gelince, ilk dakikadan itibaren fiziksel mücadele ve baskıyla, Galatasaray’ı bozmak isteyecek. Fener defansı iyi konsantre olur, disiplinini bozmaz ve ileride baskıyla Galatasaray’ın topa sahip olmasını engellerse, sarıkırmızılıları işte o zaman hataya sürükler. Dusan Tadic, Edin Dzeko ya da Batshuayi’nin hız ve becerileriyle ilk golü atıp moral üstünlüğünü ele geçirirler. Duran toplar ve korner organizasyonları Fener’i etkili kılıyor. Oyunda tempoyu kim ayarlarsa, orta sahayı kim kontrol ederse kazanan o olur. Sonuçta becerikli forveti ve kazanmak zorunda olan bir Fenerbahçe var. Beraberliğin yeterli olacağı Galatasaray ise kendi seyircisinin önünde şampiyonluğunu ilan etmek için ter dökecek, defansına çok iş düşecek. Her yönüyle heyecan ve adrenalin fırtınası olacak bir 90 dakika bizi bekliyor.
Ukrayna’daki savaştan çok şey öğreniyoruz. İlk derslerden biri, şüphesiz her ulusun, yanında müttefikleri olsun ya da olmasın uzun bir çatışmaya hazır olması gerektiği... Diğer dersler ise... 2 yıl önce Rusya, Ukrayna’yı işgale hazırlanırken, Rus generaller Putin’e hızlı ve kesin bir zafer sözü veriyorlardı. Ancak savaşın uzun ve kanlı bir mücadele olduğu ortaya çıktı. Bunun nedeni büyük ölçüde Rusya’nın üst düzey yöneticileri arasında uzun yıllardır süren yolsuzluk ve kayıtsızlıktı.
Sonuçta tüm ülkeleri hızla kendi askeri mekanizmalarındaki zayıf ve çürümüş noktaları tespit etmeye yöneltti. Mesela Çin’i ele alalım. Geçen eylülde yeni atanan Savunma Bakanı Li Shangfu, kendisini hedef alan ordu içindeki satın almalara yönelik yolsuzluk soruşturması nedeniyle ortadan kayboldu. Gerçekten buhar oldu, akıbeti bilinmiyor. Pekin’in askeri ve endüstriyel kompleksini genişletmesi, devasa bir mühimmat, füze ve insansız hava aracı stoğu yapması ve bunları uygun ölçekte üretme yeteneği gerektirecek uzun bir harekata hazırlanması da Ukrayna savaşından ders aldıklarını gösteriyor.
Drone’lar Ukrayna’daki savaş alanında devrim yarattı. Aslında dünya ilk kez hibrid bir savaşa şahit oldu. Konvansiyonel savaş ile siber savaşın karışımı gibi bir şey cereyan etmekte. Rusya ve Ukrayna, gerçek savaş koşullarında her gün binlerce gözetleme ve saldırı İHA’sının nasıl çalıştırılacağını öğrenen dünyadaki tek ordu konumuna geldi. Ama diğer ülkeler de bundan ders çıkardı. Mesela Türkiye, savaş sayesinde dünyanın en iyi İHA üretim üssüne dönüştü. Sadece Türkiye değil, İran da Rusya’ya sattığı kendi İHA’larını mükemmelleştirdi, hatta koordineli bir saldırıyla İsrail üzerinde test etti.
RUSYA 2 YIL DAHA DAYANIR
Batı dünyası, 2022 başlarında Kremlin’e yönelik geniş kapsamlı ekonomik yaptırımların Rus halkı ve seçkinleri arasında protestolara yol açmasını bekliyordu. Ancak Moskova’nın küresel enerji piyasaları üzerindeki nüfuzu, savaş öncesi Batı’dan sınırlı finansal ayrışması ve ithalatta alternatif yollar bulması, hepsi birleşince, Rusya’nın stres testini geçmesine yardımcı oldu. Ekonomi; askeri malzeme siparişleri, askerlere ve ailelerine yapılan cömert ödemelerle beslenerek büyüyor.
Putin’in kasası en az iki yıl daha savaşın masraflarını karşılayabilecek durumda. Çatışma, aynı zamanda jeopolitik çıkarların kesiştiği bölgelerdeki, enerji güvenliğine de dikkat çekti. Tek bir tedarikçiye ve transit güzergâhına bağımlılığı azaltmak ve böylece tüm taraflar için enerji güvenliğini arttırmak ulusların önceliği oldu. Birçok ülke, temiz enerjiye, alternatif kaynaklara ve altyapının kuvvetlenmesine yöneldi. Ukrayna’ya Batı desteğinin kırıldığı da açıkça görülüyor. Siyasi bölünmelerin ortasında ABD Kongresi’nin Ukrayna’ya yönelik en son askeri destek paketini onaylaması 6 ay sürdü ve geniş kapsamlı yaptırımların yeni turları üzerinde anlaşma olasılığı uzak. Aslında çatışma, NATO ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumların birlik, beraberlik, hızlı aksiyon alma ve insani yardım, göç gibi durumlarını da test etti. Ve bana göre uluslararası camia burada sınıfta kaldı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’i kabul ederken sosyal medyaya yansıyan sözleri, hal ve tavırları hiç de iyiye işaret değil. Çin lideri, Blinken odaya girmeden hemen önce yardımcısına, “Ne zaman gidiyor bu?” diye soruyor. Yardımcısından “Bu gece” yanıtını alan Şi Cinping “İyi” diyor. ABD’li Dışişleri Bakanı’nı aşağılayan üslup yankı uyandırırken Blinken’i, Çin gezisine gelirken hiçbir üst düzey yetkilinin karşılamaması ve kırmızı halı serilmemesi de dikkat çekti. Çok tartışılan bir konu olduğu için üzerinde fikir jimnastiği yapmadan duramadım. Savaş bir ABD destroyeri ile küçük bir Çin donanma gemisinin çatışmasına bakar. Sonrasında...
* Çin önce Tayvan’a askeri harekata girişir. Doğrudan işgal etmeye çalışır. Dünya elektronik çip pazarının yüzde 64’ünü Tayvan üretiyor.
* Ardından ABD’den acil müdahale gelir. Tayvan’ın savunmasına yardım etme taahhütlerine bağlı olan ABD, deniz ve hava kuvvetleriyle müdahale eder.
* ABD, müttefiklerine çağrı yapar. Karşılıklı savunma taahhütlerine uygun olarak Amerika; Japonya, Avustralya ve muhtemelen NATO ülkelerinde seferberlik başlatır.
* Bölgedeki hâkimiyetini pekiştirmek için bunu fırsat gören Rusya, Çin’e askeri ve diplomatik destek sağlayarak gerilimi daha da tırmandırır.
* İlk çatışmalar Pasifik’te, Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı çevresinde hava ve deniz kuvvetlerini içerir.
* Çatışmanın ciddiyetine bağlı olarak NATO, Rusya veya Çin’in diğer müttefiklerinin gerilimi daha da tırmandırmasını engellemek için Avrupa’da bir doğu saldırısına girişebilir.
* Durum kötüleştikçe, Güney Çin Denizi bölgesinde, Çin’le toprak anlaşmazlıkları olan Japonya, Güney Kore, Vietnam ve Filipinler de artık güvende değildir. Savaş kapılarına dayanmıştır. ABD hepsine güvence vermektedir.
Enver Yücel Türk iş insanı, eğitimci, girişimci. Türkiye ve yurt dışında eğitim veren Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları’nın Başkanı. Dünyayı kasıp kavuran Yapay Zekâ’nın okullara nasıl adapte edilmesi gerektiği ile ilgili görüşleri çarpıcı... Bakın neler anlattı.
FABRİKASYON DEĞİL KİŞİYE ÖZEL OLMALI
Karşımda, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli filantropist iş insanı Enver Yücel oturuyor. 50 yılı eğitime adanmış bir ömür. Uğur dershanelerinden başlayıp dünyada kendine yer edinen Bahçeşehir eğitim kurumlarına uzanan bir başarı... Yapay zekâ üzerine bu kadar yazıp da, Enver Yücel’in fikrini almasam olmazdı.
Eğitim sistemimiz yapay zekayı nasıl adapte etmeli, diye söze başlıyorum.
-Kişiye özgü eğitim olmalı. Artık buna adım atılmalı, diyor. “Her insanın öğrenme şekli farklı ama biz halen çocukları sınıfa sokup fabrikasyon eğitim veriyoruz. Hoca amfiye dolduruyor öğrencileri, ders anlatıyor. Sonrasında sınav ve geçme değerlendirmesi. Ama öğrencilerin neyi yapamadığı değil, neyi yaptığının ölçülmesi lazım. Yapay zekâ işte bu noktada eğitim sistemine giriyor. İşimizi kolaylaştırıyor.
ÖĞRENCİNİN YETENEĞİ TESPİT EDİLMELİ
O nasıl oluyor?
Instagram, Facebook, WhatsApp ve Messenger kullanıcıları, artık bilgi edinmek için Meta’nın en son yapay zekâ asistanıyla desteklenen yeni teknolojisini (Llama 3) kullanabilecek. Geçen hafta itibarıyla Mark Zuckerberg’in sahibi olduğu yukarıda saydığım platformlara akıllı asistan yazılımlarını içeren yeni sürümler gelmeye başladı. İlk aşamada Avustralya, Kanada, Singapur ve ABD’nin de bulunduğu 13 ülkede kullanıma sunulacak. Avrupa Birliği ülkelerinde henüz yok.
Ne anlama geliyor derseniz, Meta’nın ChatGPT ile savaşı asıl şimdi başlıyor denebilir. Yakında arama çubuklarında veya arkadaşlarınızla yaptığınız sohbet çubuklarının yanında bir de akıllı asistan ikonu belirecek. Buraya tıklayıp ‘arkadaşınıza soru soruyormuşçasına yapay zekaya yazılı soru sorup, cevap alabileceksiniz. Mesela hafta sonu hangi konserlerin verileceğini ya da şehirdeki en yeni hamburgerciyi öğrenme konusunda, birini kapatıp başka bir pencere açmadan, Meta AI’den direkt yardım alınabilecek.
Geçen yıl Microsoft, OpenAI’in sahibi olduğu ChatGPT’yi satın alıp, kendi Bing arama motoruna dahil etti. Google ise kendi yapay zekasını Dokümanlar, Gmail ve Google Arama gibi ürünlere entegre etti. Zuckenberg de her ay 4 milyar kişinin kullandığı Meta ürünlerine yapay zekâ eklemekten geri kalmadı. Meta’nın sunduğu akıllı asistanın bir başka özelliği de açık kaynak oluşu. Bu da hemen herkesin altında yatan teknolojiyi açıp bakmasına, geliştirmesine ya da bedava ürün ve hizmet oluşturmasına olanak sağlıyor.
Meta AI (Meta Yapay Zekâ) artık web üzerinden meta.ai adresinden de satışa sunulacak. Meta, başlangıç için modelin iki versiyonunu yayınlıyor; bunlar arasında 8 milyar parametreli bir model ve 70 milyar parametreli daha üst bir model var. (Parametreler, bir yapay zekâ sistemindeki modelin boyutunu ve yeteneklerini ölçmek için kullanılıyor.) Meta, önümüzdeki aylarda çeşitli dillerde konuşma yeteneği de dahil olmak üzere ek yeteneklere sahip daha fazla yapay zekâ modelini piyasaya süreceğini açıkladı.
Şirket 400 milyar parametreden oluşan çok daha büyük bir model üzerinde çalışıyor. Rakibi OpenAI’in geliştirdiği yeni GPT-4’ün boyutu açıklanmadı ancak 1.5 trilyon parametre olduğu tahmin ediliyor. Meta, milyarlarca kullanıcısını yapay zekanın sunduğu tekliflere yönlendirebilirse, şirketin reklam gelirlerine yeni bir model eklenebilir ve potansiyel olarak diğer ücretli hizmetleri de satabilir. İster işletmelerle etkileşimde bulunun, ister bir şeyler yazın, ister bir gezi planlayın; Meta’nın yeni asistanının amacı hayatımızı kolaylaştırmaya yardımcı olmak. Bunu da başaracak gibi görünüyor.
Niners Chemnitz oyuna hızlı başladı. Birkaç dakikada üçlüklerle öne geçti. Bahçeşehir, Taylor ile karşılık verdi. Rakip taraftarın, ‘defans, defans’ diye bitmeyen tezahüratı karşısında coşan Chemnitz, kısa sürede 5 faule ulaştı. Bu da Bahçeşehir’e faullerden sayı bulma imkanı verdi ama yetmedi. Agresif oyunu ile Alman ekip ilk çeyrek 11 sayı öne geçti. İkinci çeyrekte Bahçeşehir şoku atlatamadan art arda basketler yedi. Fark 17 sayıya kadar çıktı. Rakip bizi boyalı alana yaklaştırmadı. Dışarıdan atmaya, acele etmeye zorladı. Cavanaugh’un bulduğu faulleri atmasının dışında varlık gösteremedik. Savunmadaki zaaflarımız da skoru kapatmaya yetmedi. İlk yarı 14 farkla soyunma odasına gittik. Üçüncü çeyrekte Chemnitz sanki soyunma odasından dopingle dönmüştü. Vites yükselten Alman sporcular özellikle kaptıkları ribauntları ve kullandıkları üçlükleri sayıya çevirerek canımızı yaktı. Bouteille, bulduğu sayılarla takım arkadaşlarını ateşledi ama istediğimiz oyun bir türlü gelmedi. Maçın son çeyreği Alman takımının moral, seyirci ve sayı üstünlüğü ile geçti. Defansı elden bırakmadı. Üçlüklerle farkı açmayı denedi. Aleyhimize teknik fauller çaldırmayı başardı. Yine de kora kor mücadele ile farkı daha çok açtırmadık. Umutlar haftaya İstanbul’a kaldı.