Doç. Dr. Gökçen Erdoğan

18 Mayıs 2024, Cumartesi 07:00

'Bizim ilişkimizde olmaz' demeyin

Evliliklerin, ilişkilerin dinamikleri çok farklı. Her ilişkinin kendi DNA’sı var. Elbette toplumsal kodlarımız işin içine giriyor ama yine de bu, biricikliğimizden bir şey alıp götürmüyor. Her şey insan için ve odağımızda her zaman sağlık ve mutluluk olmalı.

EŞİM BİRLİKTE PORNO İZLEMEK İSTİYOR

SORU: Hocam ben 4 yıllık evliyim ve ilk cinsel yakınlaşmamı evlenmeden önce yine eşimle yaşadım. Son derece hassas ve ince ruhludur. Ama evlendikten sonra sert pornolar izlediğini, sevdiğini öğrendim. Ve bana “Birlikte izleyelim” diyor. Ben bunu istemiyorum ve rahatsız oluyorum. Onun izlemesine gerek var mı? Zaten bir cinsel hayatımız var ve mutluyuz.

CEVAP: Porno konusu kafaları ve hatta kalpleri sürekli karıştırıyor. Öncelikle, şahsi fikirden ziyade bilimsel gerçeklerden konuşalım. Porno izlemek, kişinin kendisinin ya da partnerinin yetersizliğiyle ilişkilendirilmez. Elbette bununla ilişkilendirilebileceği ve yardıma da ihtiyaç duyulan durumlar vardır ancak o porno bağımlılığı noktasındadır. Eşiniz orada değil anladığım kadarıyla. Porno izleyen insanlar da hassas ve ince ruhlu olabilirler pek ala. Yani porno izledikleri için sert seksten hoşlandıkları sonucu çıkarılamaz. Cinsel yaşamınıza ya da sadece kendi bakış açısına yeni bir şeyler, bir renk katmak istiyor olabilir, daha fazla ya da hızlı tahrik oluyor olabilir. Bir oyun arayışında olabilir. Bunlar kötü şeyler değil. Ama sizi elbette buna zorlayamaz. Eşlik etmek ya da etmemek, tamamen kendi seçiminiz. Cinsel yaşamda hiçbir durum baskıya açık değildir. Fiziksel baskı ya da psikolojik baskı, hiç fark etmez. Israrın anlamı yok. Ama ön yargılı da olmayalım elbette. Deneyip keyif alıyor musunuz bakabilirsiniz. Ya da bunun eşinize ya da ilişkinize yansımalarına dair bir süre daha gözlem yapabilirsiniz.

KOCAMI 3 KEZ ALDATTIM BENİ AFFETTİĞİNİ SÖYLEDİ GERÇEKTEN AFFETMİŞ MİDİR?

SORU

17 Mayıs 2024, Cuma 07:00

İstmoselin ettikleri

İstmosel, sezaryen yara ve dikişlerinin, beklentimizin dışında bir biçimde iyileşmesiyle oluşan bir kese, bunu daha önce işledik. Ancak yol açtığı sorunlar epey çeşitli. Korkmayın, muayene olun, tedaviniz konusunda çekinceniz olmasın ve onu hayatınızdan çıkarın.

İKİ OĞLUM VAR, BİR DE KIZ İSTİYORUM AMA HAMİLE KALAMIYORUM

SORU: Canım hocam, iki erkek çocuk annesiyim. Gönlüm bir de kızdan yana. Ama hamile kalamıyorum 1 yıldır. Diğer iki çocuğum neredeyse ilk denemede olmuştu. Geçen yılki muayenemde istmoselim olduğunu söylemişti doktorum. Onun hamileliği önleme ihtimali var mı? Tedavisi olsa doktorum söylerdi diye düşündüm ve moralim çok bozuldu. İlaçla tedavisi var mı? Ya da başka bir yol gösterebilir misiniz bana? Yaşım geçmeden doğurmak istiyorum.

CEVAP: İstmosel dediğimiz şey, sezaryen doğumdan kalan ve rahmin istmo denen bölgesinde meydana gelen bir deformasyondur. Sezaryen sırasında yaptığımız kesilerin ve dikişlerin iyileşmesi aşamasında bir yapışma ve bu yapışmanın sonucunda da burada bir kesecik görünümü oluşmasıdır. Gebeliği engelleyebilir evet ama yine de bu konuda net cevabı ancak muayenenizle alabilirsiniz. Yaşınızı bilmiyorum ama yaşınızın geçmesi yönünde bir kaygınız olduğu için söyleyeyim; gebelik yaş ilerledikçe de zorlaşabilir. Çocuğun kızı, erkeği olmaz, siz de biliyorsunuz. Ve unutmayın ki olasılıklar yüzde 50 yüzde 50’dir. Yine de gönlünüzden geçeni hayırlısıyla dileyeyim. En güzel bilgiyi sona sakladım. İstmoselin tamiri için operasyon gerekebilir, buna hazır olun ve korkmayın. Gayet rahat bir operasyon.

3 GÜN SONRA AMELİYAT OLACAĞIM AMA NARKOZDAN ÇOK KORKUYORUM

SORU

15 Mayıs 2024, Çarşamba 07:00

Mantarın da adı var

Biz kadınlar mantardan çok çekiyoruz. Çaresi var elbette ama çektirdiği de az değil.

KIZIM YÜZMEYE GİDİYOR SÜREKLİ CANDIDA İLE UĞRAŞIYORUZ

SORU: Hocam, kızım yüzmeye gidiyor ve 15 yaşında. Bu sene regl oldu. Ancak sürekli candidayla uğraşıyoruz. Tedavi ediliyor, bitiyor, 1 hafta geçmeden yeniden başlıyor. Sebebi ne olabilir? Havuzdan kapma olasılığı var mı? Ama her hafta aynı havuzda olmuyorlar. Dolayısıyla havuzla ilgisi olmadığını düşünüyorum.

CEVAP: Candida, vajinal mantarın adı, bunu bilmeyenler için söyleyelim. Vajinada doğal biçimde mayalar ve bakteriler bulunur ve bunların dengeli biçimde varlık göstermesi sağlıklıdır. Laktobasil dediğimiz faydalı bakteriler, vajinadaki zararlı organizmaları öldürür ve vajen sağlığını korur. Ne zaman ki laktobasiller azalır, işte o zaman oradaki denge de bozulur. Ve candida dediğimiz vajinal mantarlar, enfeksiyona neden olur. Candidayı, antifungal dediğimiz tipte ilaçlarla tedavi ederiz ama bu tek başına yeterli olmaz. Stres yönetimi, beslenme alışkanlıklarını düzenleme de tedavide çok önemlidir. Sürekli tekrarlamasına gelince; kızınızın durumunda havuz da bir tetikleyici olabilir ama daha ziyade ıslak mayoyla uzun süre kalmak sebep olabilir, tahminim bu yönde. Dolayısıyla bağışıklığını yükseltmesini, ıslak mayoyla uzun süre kalmamasını ve hijyeninden emin olduğu yerlerde havuza girmesini önerebilirim. Klor, vajen florasını bozan bir dezenfektandır mesela. Kloru c vit ile nötrlemek mümkündür. Havuz sonrası duş suyunuza c vit katabilirsiniz.

BESLENME İLE NE İLGİSİ VAR?

SORU

14 Mayıs 2024, Salı 07:00

Anne olmuş olmamış

Bir Anneler Günü’nü daha geride bıraktık. Evlat bildiklerine sevgiyle sarılan tüm kadınlar, günlerini mutlulukla geçirmiştir umarım. Ama eminim pek çok kadının da canı yandı. Evlatlarını kaybetmiş anneler, evlatlarıyla birlikte şifa bekleyen anneler, annelerini kaybetmiş ya da onlarla birlikte şifa bekleyen anneler, onları göremeyen, türlü sebeple kokularını alamayan, seslerini duyamayan anneler, annelerine kırgın, annelerinden yana yaralı evlatlar, kendi annelerinden başka bir anne olmak için çabalayan yorgun anneler... Doğurmadığı bir insana, bir kedi bir köpeğe, kuşa ve kertenkeleye, anne kalbiyle sarmaladığı her türlü canlıya yuva olan anneler... Ve çok istese de anne olamayan ya da anne olmayı seçmediği için suçlu hissettirilen kadınlar... Hepinize tüm kalbimle sarılıyorum.

İSTEYİP DE ÇOCUK SAHİBİ OLAMAMAK AĞIR BİR YÜK

Mesleğim itibarıyla, anne olmak isteyen ancak sağlık sorunları nedeniyle (fiziksel ya da psikolojik) anne olamayan pek çok kadınla birlikte yürüyorum. Canlarını yakan bir sürü şey oluyor. Bazen yolda yürümek, bir çocuk parkının önünden geçmek, okul bahçesinden yükselen sesler ve bazen filmdeki bir sahne. Tamamlanması beklenen bir parçadan ümidi kesememek ama aynı zamanda onu beklerken yorgun düşmek... Çocuk sahibi olamamak, kadınlar için ağır bir yük. Elbette bilimsel gelişmeler, çocuk sahibi olmayı kolaylaştırıp bu olasılığı epey yükseltiyor. Ümitsiz olmaktan yana değilim ve hastalarım bilir ki son ana dek ümidi kesmem ve tüm çareleri dener, denetirim. Çok nadiren kullanırım ‘imkansız’ sözcüğünü. Ancak bu sürecin içindeki kadınlar, benim kadar ümitli ya da güçlü olamayabiliyorlar. Bu doğal değil mi? Yaralamadan, yargılamadan, ümit kırmadan ya da boş ümitler vermeden hassasiyetle davranma zorunluluğumuzu hatırlatmak isterim bu noktada. Çünkü görüyorum ki canlarını en çok “Sizde bir şey yok mu?”, “E siz ne zaman çocuk seveceksiniz?”, “İstemiyor musunuz, olmuyor mu?” gibi sorular yakıyor.

HERKES ANNE BABA OLMAK ZORUNDA DEĞİL

Çiftlerin, ne zaman çocuk sahibi olmaya karar verdiklerini bilmeden, evliliklerinin başından itibaren çocukları olmuyor muamelesi yapmanın da anlaşılır bir tarafı yok. Zaten korunan ve bir süre daha korunmaya kararlı olan çiftlere, bebek sahibi olamıyormuş gibi muamele eden eşe, dosta, komşuya rastladığınızdan eminim. Ertelemek ya da akışa bırakmak bir seçim olamaz mı? Peki hiçbir zaman çocuk sahibi olmamak bir seçim olamaz mı? Tabii ki olabilir. Herkes anne baba olmak zorunda değil. Herkes buna hazır olmak, bunu istemek zorunda değil. Peki siz bir çifte tamamen kendilerini ilgilendiren ve direkt cinsel yaşamlarıyla ilgili olan bir soruyu sorma yetkisine, o ilişkinin dışındaki birinin sahip olmasını garip bulmuyor musunuz? Bu yetkiyi bizzat kendi kendilerine vermelerini peki? Evet aile büyükleri de dahil! İnsanlara çocuk sahibi olup olmayacaklarına dair sorular sorulmaması gerektiğini bilmiyorum ne zaman öğreneceğiz.

MAHREMİYETE SAYGI GÖSTERİN

Bir kadın doğurmak ya da doğurmamak yönündeki tercihini yalnızca eşiyle paylaşmalıdır. Ortak kararlarını alabilir ve onu diledikleri gibi uygulayabilirler. Herhangi bir nedenle tedaviye ihtiyaç duyarlarsa bunu dilerlerse aile ve çevreleriyle paylaşıp dilerlerse kendilerine saklayabilirler. Bir çift, hiçbir sorun olmamasına rağmen 7 yıl sonra çocuk sahibi olmaya karar verebilir. Bir çift, bir çocuğa değil dört ayaklı bir evlada anne babalık etmeye karar verebilir. Çocuk sahibi olamayan bir çift, pekala evlat edinme yoluyla da bir çocuğun ailesi olup kalbinde o sevgiyi büyütebilir. Bize düşen her zaman ve daima, yardım istediklerinde orada olmak ama onun dışında mahremiyetlerine saygı göstermek ve meselenin dışında durmaktır. Karnını biraz şiş, kilosunu biraz fazla gördüğümüz kadınlara hamilelik sorusu sormanın da kabalık olduğunu hatırlatmış olayım bu sayfayı vesile bilip. Belki farkında olmadan, tamamen iyi niyetle yaptığınız hatalar vardı ve bu yazı sayesinde yüzleştiniz. Ne kadar çok insanla bunları paylaşırsanız ve bu farkındalığı ne kadar yayarsak o kadar iyi. Çünkü kimin kalbinde ne tür bir yara olduğunu bilemezsiniz. Ya da belki birileri, onlara acımanızı gerektirmeyen seçimlerini yaşıyorlardır; ne dersiniz?

12 Mayıs 2024, Pazar 07:00

Yatakta da çaba gerek

Hayattaki bütün acemilikler, bütün öğrenmeler, bütün endişeler ve bütün mutluluklar bizim için. Bazen sıraları karışabilir, bazen kendi beklentilerimizi bile karşılayamayabiliriz. Ama bu bir son mu? Asla değil. Çabanın olduğu yerde her şey çözüme yürüyebilir. Evet yatakta bile.

HER GÜN YENİ FİKİRLE GELİYOR

SORU: Hocam, 4 aylık evliyim ama eşimde bir değişiklik var. Eve her gün yeni fikirle geliyor. Sürekli yeni bir şey denemek istiyor seks yaparken. Sonuçta böyle bir merakı yoktu. Porno izleyerek mi öğreniyor bunları dersiniz? Çok üzülürüm eğer öyleyse. Sormak, yüz göz olmak da istemiyorum ama nasıl anlayabilirim?

CEVAP: Sekste yapılabilecek yenilikler, olası denemeler, çeşitli fanteziler, pozisyonlar, bedenin gizli haz noktaları gibi konularda sayısız yazı var, benim ve meslektaşlarımın yazmış olduğu. Pornodan öğrenmesi gerekmiyor ki. Ayrıca porno izleyerek öğrenmesi de suç değil. Zira cinsel hayatının yerine pornoyu koymuyor da cinsel hayatını iyileştirmek, renklendirmek, sizi ve kendisini daha çok mutlu etmek için görsel bir döküman olarak kullanıyor eğer öyleyse. Ama rahatsız olduğunuz bir şey varsa konuşabilirsiniz. Seks konuşarak kimse yüz göz olmaz, açık iletişim çiftler için faydalı. Sizi tatmin etmek için çabalaması benim hoşuma gitti mesela. Bazen de ne yapsa yaranamıyor adamcağızlar.

EŞİMİN 3’ÜNCÜ EVLİLİĞİ AMA YATAKTA ÇOK ACEMİ

SORU

11 Mayıs 2024, Cumartesi 07:00

Aldatanlar haklı mı?

Aldatanları dinleyin, hep haklılar. Aldatılanları dinleyin, hep mutsuzlar. Haklıyla mutsuzun evliliğinden mutlaka daha büyük arazlar doğar. Aslında haksızlar ve haksızla mutsuzun evliliği de yara almaya pek müsaittir. İki mutlunun evliliği, bizim aradığımız, istediğimiz.

DEFALARCA ALDATILDIM ‘EVDEKİ ASLAN SOKAKTAKİ KEDİYİ KISKANMAZ’ DİYOR

SORU: Hocam, 11 yıllık evliyim ve defalarca aldatıldım. Ancak hepsi tek gecelik ilişkiler ve eşim hiçbir zaman inkar etmedi. Bana olan ilgisinde, sevgisinde de hiçbir olumsuz değişim görmedim. “Evdeki aslan, sokaktaki kediyi kıskanmaz. Kendini düşürme” diyor. Ben de aldırış etmemeye çalışıyorum ama beceremiyorum sanırım. Onu bu huyundan nasıl vazgeçiririm bilmiyorum. Bana bir yol gösterir misiniz?

CEVAP: Kırdıkları fındıklar yetmiyor, bir de mağdura motivasyon konuşması hazırlıyorlar. Evde aslan varken kediye gidene söylemek lazım aslında, kendini düşürmesin. Canlarım, benim bu tür konularda durduğum yer belli. Salona çorap atmak, çekirdek kabuğunu etrafa saçmak ya da kalabalıkta çok konuşmaktan bahsetmiyoruz. Burada direkt olarak size duyduğu saygıyla ilgili bir sorun var. Özlü sözlerle bastırılamaması gereken bir hata bu. Siz aldatıp, “Evdeki koç, sokaktaki kuzuyu kıskanmaz” deseydiniz bunu bir kişisel gelişim mottosu olarak alıp anlayışla mı karşılardı sizce? Evlilik, çift taraflı sadakat ister. Tek gece ya da çok gece, nazarımda fark etmiyor. Hatta başkasına aşık olup gelip söylese ve yoluna gitse anlarım. Ancak evdeki kadını, başka birinin yatağından çıkıp geldiğinde güler yüzle karşılamaya mahkum etmeyi bağışlayın ama anlayamıyorum, kabul de edemiyorum. Siz ederseniz bu sizin bireysel kararınızdır, kimsenin söz hakkı yoktur. Ancak yıpranmadığınızı söylerseniz inanmam. E siz bu dünyaya başkası keyif yaparken yıpranmaya mı geldiniz? Kaç hayatınız daha olacak ki sizin? Bu bir bağımlılıksa birlikte terapiye gidin.

EŞİM ÇOK SIKICI, ALDATMAM NORMAL DEĞİL Mİ?

SORU

10 Mayıs 2024, Cuma 07:00

Rahminizi korumak istersiniz

Rahminizden olmak istemiyorsunuz ama sağlığınızdan da olmak istemiyorsunuz. E mümkün. Ancak aynı biçimde rahmin alınmasına karar verilmesi de mümkün. Her durumda en önemlisi sağlığınızı ve yaşamınızı korumak, sakın unutmayın.

DOKTOR ALINMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ AMA DAHA 31 YAŞINDAYIM VE ÇOCUĞUM YOK

SORU: Hocam, adet dönemlerimde aşırı ağrı ve kanama şikayetiyle doktora başvurdum ve submuköz myom teşhisi koyuldu. Doktorum rahmimin alınması gerektiğini söyledi. Bu myomun özelliği nedir? Çünkü kız kardeşimde de myom vardı ve 3 çocuk annesi. Rahmi falan alınmadı. Daha 31 yaşındayım ve çocuğum yok. Rahmimin alınması gerçekten şart mı?

CEVAP: Submuköz myom dediğimiz myomlar, rahmin iç tabakasına yerleşen myomlardır ve rahme yapışma olasılıkları bulunur. Dolayısıyla rahmin yapısını bozabilirler. En çok kanama yapan myom türü de bunlardır. Açıkçası esktrem bir durum olmadıkça ve rahmin yapısını bozup işlevini sabote etmedikçe alınması yerine temizlenmesi yeterlidir. Ancak muayene eden doktorunuz, doğumu imkansız hale getiren bir deformasyon saptamış ve sağlığınızı gözetmek adına rahminizi tamamen alarak temizlemek istemiş olabilir. Muayene etmeden aksini söylemem imkansız. Ancak her zaman önerdiğim gibi ikinci bir hekim görüşüyle içinizi rahatlatmanızı önerebilirim.

ÜÇ KEZ AMELİYAT OLDUM, VÜCUT SÜREKLİ MYOM ÜRETİR Mİ YOKSA DOKTOR HATASI MI?

SORU