Pazar Postası Destan yaratan Keşanlı Ali...
Paylaş
Destan yaratan Keşanlı Ali...

Engin Cezzar Türk Tiyatrosu'nun en önemli aktörlerinden. 4.5 yıl önce geçirdiği beyin damarındaki tıkanıklık nedeniyle gözlerden uzak yaşıyor. Gökhan Akçura'nın 1996'da yayınlanan '40. Sanat Yılında Engin Cezzar Kitabı'nda yer alan öyküsünü, 2005'te İzzettin Çalışlar'ın 'Engin Cezzar'ı Takdimimdir' adlı kitabında kendisi anlatmıştı. Engin Cezzar Türk Tiyatrosu'nun en önemli aktörlerinden. 4.5 yıl önce geçirdiği beyin damarındaki tıkanıklık nedeniyle gözlerden uzak yaşıyor. Gökhan Akçura'nın 1996'da yayınlanan '40. Sanat Yılında Engin Cezzar Kitabı'nda yer alan öyküsünü, 2005'te İzzettin Çalışlar'ın 'Engin Cezzar'ı Takdimimdir' adlı kitabında kendisi anlatmıştı.

Engin Cezzar, Mehmet Seha Cezzar ve Fatma Melek Cezzar’ın ilk çocuğu olarak 1935’de İstanbul’da dünyaya gelir. Aile kökleri bir taraftan Selanik’e, diğer taraftan Şam’a dayanmaktadır. Annesinin ısrarıyla küçük yaşta keman dersleri almaya başlar. Günde 8 saatlik keman dersleri Fatma Melek Hanım’ın disiplini altında sürer. Engin Cezzar’ın çocukluğu kışın Ayaspaşa’da, yazın Caddebostan’da Zincirli Köşk’te geçer. Küçük yaşta iyi bir yüzücü olur; Galatasaray Yüzme Takımı’na girer. Sonra Robert Kolej yılları... Bu Engin Cezzar’ın tiyatroya ilgi duyduğu yıllardır aynı zamanda. Kolej’in üçüncü sınıfındayken okul tiyatrosunda Sheakspeare’in Jül Sezar oyununda Antonius rolünde oynar. Yeteneği dikkat çeker. Son sınıftayken oynadığı Otello’da kararını verir: Tiyatrocu olacaktır...

Haberin Devamı

Amerika’da tiyatro

Engin Cezzar Robert Kolej’den mezun olur ve Amerika’nın en iyi üniversitelerinden Yale’e kabul edilir. 20 yaşındadır. Yale Drama School’a devam ederken bir yandan okul harçlığını çıkarmak için çeşitli işlerde çalışır; bir yandan da küçük çaplı oyunlarda oynar. Bir oyun sonrasında Marlon Brando’nun artist ajanı Maynard Morris Engin Cezzar’ı kutlar. Engin Cezzar, sonrasını İzzettin Çalışlar’ın kaleme aldığı kitapta anlatır: “Maynard Morris, Actors Studio’da çalışmayı düşünüp düşünmediğimi sordu. İyi de nasıl? Votka fabrikasında bir işçiyim ben. Dev bir kazanın üstüne çıkıp, ıskartaya çıkmış şişeleri tekrar kazana dolduruyorum. Oradan üç kuruş kazanıyorum da Yale’de okuyorum. Ben nere, dünyaca ünlü, başvuran 5 bin kişiden sınavla beş kişiyi kabul eden Actors Studio nere? Ama kabul edildim.” Böylece Engin Cezzar, Yale’i bırakıp Al Pacino, Marlon Brando, Robert De Niro gibi oyunculara eğitim vermiş olan Actors Studio’nun öğrencisi olur. İstanbul’a geldiği bir yaz tatilinde Muhsin Ertuğrul; yedinci kez Hamlet’i sahneye koyduğunu söyler Engin Cezzar’a. “Hamlet’te oynamak ister misin?” diye sorar. “İsterim” der Engin Cezzar. Muhsin Ertuğrul, “Hangi rolü oynamak istersin?” diye sorar. “Hamlet’i hocam” olur Engin Cezzar’ın yanıtı. Kısa bir sessizlikten sonra; Muhsin Ertuğrul, “İyi” der, “Yarın sekiz buçukta provaya gel.” 24 yaşındayken oynadığı bu rolle ‘en genç Hamlet’ olur. Dormen Tiyatrosu, Devekuşu Kabare’de roller alır, 1962’de büyük aşkı Gülriz Sururi ile Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’nu kurar. Küçük Sahne’de Bülbülün Sesi’ni sahnelerken, o yıllarda usta bir yazar olmayan Haldun Taner; “Size bir oyun getirdim” diye gelir. Engin Cezzar, “Sağol hocam, ver okuyalım” der. Haldun Taner’in yanıtı “Yok ben okuyacağım” olur. Her karakteri canlandırarak okur. Engin Cezzar, “Biz bu oyunu dünyada uçururuz” der. Engin Cezzar sonrasını İzzettin Çalışlar’ın kitabında şöyle anlatır: “Parayı nereden bulacağız? Salon yok. Oraya gidiyoruz olmuyor, burası olmuyor. Muammer Karaca projeyi duymuş, bizi çağırdı. Gittik. ’Keşanlı’yı ben oynayabilir miyim’ demez mi? ’Yok abi’ dedik. ’Bize oyuncu değil, salon lazım.’ İstemeye istemeye verdi.” Keşanlı Ali’yi sahneye koyabilmek için otomobillerini rehin verip bankadan faizle borç alırlar. İlk 31 Mart 1964’te sahnelenen Keşanlı Ali Destanı kapalı gişe oynar, araba rehinden kurtarılır.

Haberin Devamı

Aşkın gücü

Haberin Devamı

Engin Cezzar, Gülriz Sururi ile aşkını ise şöyle anlatır: “Bir kere âşık oldum. Gülriz’e. Ondan önce çok şey yaşadım ama aşkın bu olduğuna inanıyorum. Uzun süre birlikte yaşadık ve sonunda evlendik (28 Eylül 1968’de). Benim için zor bir karardı. Starlık zamanında çok hızlıydım. Gülriz’le en parlak zamanımızda tanıştık. Çok ciddi bir bağımlılık hissettim. Öyle başladı. Evlenmek benim aklımın ucundan geçmiyordu. Üzerimizde bir baskı falan da yoktu. İlişkimiz açık seçik ve belliydi. Evlilik dışı birlikteliğimiz kimseyi rahatsız etmiyordu o zaman. Çevremiz de bizim gibiydi. Ben ne kadar şöhretli ve çekiciysem o da öyleydi. Aile kanadı ‘Evlenme’ diyordu bana, büyük kıyametler koptu; ‘Nasıl olur da tiyatrocuyla evlenirsin’ diye, üstelik boşanmış. Tiyatrocuya söylüyorlar bunu! Benim için hazırlanmış bir sürü gelin adayı vardı. Şanımıza, ailemize onlar uygun bulunmuştu. Hiçbiri olmadı. Olamazdı da. Aşkın gücü başka. Beraberlik iyiydi ama Gülriz’in evliliği istediğini hissettim. İki kere evlenip ayrılmıştı. Biri şanssız, biri mutsuz iki evlilik. Ben bu kadını çok mutlu edeceğimi hissettim. Bir yüzük verdim. Doğru yaptığımı da biliyordum. Hâlâ da biliyorum. İyi ki yapmışım...”

Haberin Devamı

(29.06.2014 tarihli ekten alınmıştır.)