Sağlık Kartal bebeğin son durumu ne? Para nasıl toplandı? Annesi Ahu Yıldırım anlattı

Kartal bebeğin son durumu ne? Para nasıl toplandı? Annesi Ahu Yıldırım anlattı

Paylaş
Kartal bebeğin son durumu ne? Para nasıl toplandı? Annesi Ahu Yıldırım anlattı

Anne Ahu Yıldırım'ın çağırısıyla Kartal bebeğin kalp nakli için 19 saatte sosyal medyadan 1 milyon 99 bin euro toplandı. Peki Ahu bunu nasıl başardı? Kartal bebek şu an ne durumda? Ahu Yıldırım, her şeyi aynı zamanda arkadaşı olan posta.com.tr Yayın Yönetmeni Mehmet Coşkundeniz'e anlattı

POSTA.COM.TR/ÖZEL RÖPORTAJ
MEHMET COŞKUNDENİZ


Ahu Yıldırım, benim ikizlerim Derin ile Mavi'nin piyano hocası. Tam 1.5 yıl her pazar sabahı, çocuklarımı Ahu'nun Etiler'deki müzik okuluna götürdüm. Sohbetler ettik, zamanı paylaştık. Derken Ahu hamile kaldı, doğum yaptı ve Kartal'ı dünyaya getirdi. Sonra Kartal bebeğin hastalığı ortaya çıktı. Ardından Ahu, benzeri görülmemiş bir kampanyaya imza attı. Instagram'da kendine ait 'Müzisyen Anne' hesabından Kartal'ın kalp nakli için paraya ihtiyaçları olduğunu yazdı, 19 saatte 1 milyon 99 bin euro toplandı. Ardından eleştiriler başladı. Nakil Türkiye'de yapılamaz mıymış, parayı kendilerine alırlar mıymış falan...



Frankfurt'a gittim, tüm bu soruları Ahu'ya ve eşi Levent'e sordum. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim. Ahu'ya Almanya'da bir Türk doktor, hastanenin Kültürlerarası Sağlık Merkezi'nin başındaki isim Prof. Dr. Yaşar Bilgin sahip çıkmış. Kartal'ın ameliyatını bir Türk doktorun yapacak olması da ayrı bir gurur vesilesi. İşte benim sorularım ve Ahu ile Levent'in cevapları...

Kartal'ın anne karnındayken tespit edilmiş bir rahatsızlığı yoktu değil mi?

Hayır yoktu. Doğduktan sonra ilk iki hafta da her şey normal. Ama iki hafta sonra ben Kartal'ın gereğinden fazla hızlı nefes alıp verdiğini hissettim. Herkese sordum. Herkes 'Emdiği için normal' dedi. Biz 1 yıl önce 6 aylık erken doğan bir bebeğimizi kaybetmiştik. Bu yüzden yine bir bebek kaybetme korkusuyla ben Kartal'ın her yerini inceliyordum. Ben müzisyenim ve diyaframı iyi bilirim. Kartal diyaframdan nefes alıyordu.



Normalde bir bebek bu kadar kasılarak nefes almaz. Ayrıca vücut yapısında da bir gariplik hissettim. Daha sonra öğrendik ki karaciğeri şişmiş çocuğun. Karın kısmı büyük, beli inceydi. Hemen vücudunu videoya çekip o zamanki çocuk doktoruna gönderdim. Doktor "Şüphelenecek bir şey yok" dedi. Ama ben panik olmuştum bir kere. Bütün gece uyumadan Kartal'ı izledim. Soydum, terliyor, nefes almakta zorlanıyor, uyuyamıyor. Çocuk o gece sürekli ağladı.

Kartal kaç günlüktü bunlar olduğunda?

19 günlüktü. Sabah durumu eşim Levent'e söyledim. "Sen artık bu annelik olayını abarttın fazla inceliyorsun" diye tepki verdi. Ben de "Ne olur bir doktora gidelim. Önümüz bayram, sonra tatilde doktor bulamayız" dedim. Sonunda razı ettim doktora gittik. Doktor Tamer Ünver daha Kartal'ı soymadan nefesini dinledi ve bana "Arabanız var mı çabuk gitmeliyiz" dedi. Arife günüydü. Kartal ile arkaya oturdu. Meğer çocuğun durumunun kritik olduğunu anlamış. Yanımda kızım Lal var o bir yandan "Kardeşime ne oldu" diye ağlıyor. Levent arabayı panik halinde sürüyor, sağa sola sürtüyor.



Nereden nereye gidiyorsunuz?

(Levent cevap veriyor) Doktorun muayenehanesinin olduğum Fulya'dan doğumun olduğu Çağlayan Florance Nightingale Hastanesi'ne.

Hastanede ne oldu?

Dr. Tamer Ünver yolda kalp doktorunu aramıştı. Biz acile girdik. Baktık ki doktorlarda bir panik. Biz bu paniğin nedenini anlamıyoruz tabii. Çocuğun akciğer filmini çektiler. Ardından Kartal'ı bizden alıp yoğun bakıma götürdüler. Türk filmlerinde olur ya hastane kapısında şaşkın bir aile. Çocuklarını alıp götürürler. Hiç unutmuyorum. Kartal'ın çorabının teki elimde teki ayağında. Kayınvalidem geldi. Lal'i alıp götürdü. Doktor çıktı, "Durumu ciddi her şeye hazırlıklı olun" dedi. "Nasıl yani?" dedik. Ne demek her şeye hazırlıklı olmak? Doktor "Kalbi çok hasar görmüş. Mikroptan şüpheleniyoruz" dedi. Biz hala olayın ciddiyetinin farkında değiliz. Ben doktora "Geçer değil mi?" diye soruyorum. Doktor "İnşallah geçer" diye cevap verdi. Ben "En kötü ne olabilir?" diye sorduğumda doktor tak diye kalp nakli gerekebileceğini söyledi. Ertesi gün çocuk doktoru beni 10 kere falan aradı. Beni muayenehanesine çağırdı. Başladı ağlamaya. "Bebek ölüyor, hemen kalp nakli şart" dedi. Yani Kartal 20 günlükken biz kalp nakli gerçeğiyle karşı karşıya kaldık.

Kalbin bu kadar hasar almasına ne neden olmuş?

Hiçbir şey bulamadılar. Bu yüzden mikrobik olduğunu düşündüler. Ama hangi mikroptan olduğunu nasıl kaptığını da bulamadılar. Türkiye'de de Almanya'da da testler yapıldı ama nedeni bulunamadı. O yüzden çaresini de bulamadılar. Hiçbir ilaç işe yaramadı.

Doğum sırasında hastanede kapmış olabilir mi?

Öyle bir iddiamız yok. Kimseyi de suçlamak istemiyorum. 3 ihtimal var aslında. Ben doğumdan 1 hafta önce ağır bir grip oldum. Son saniye gripler bazen kordon kanıyla bebeğe geçebiliyormuş. İkincisi evet hastane mikrobu olabilir. Üçüncüsü çok misafirperver bir toplum olduğumuz için doğumdan sonra tebrik için gelip gidenlerden olabilirmiş.

Senin de çevren geniş zaten...

Evet geniş. Üstelik ben "Hayır" diyebilen biri de değilim. Birinci ve üçüncü şıkkı düşünürsek bir anne olarak vicdan azabından öldüm. "Ben yaptım" diye kendi kendimi yedim.




Kartal hastanede artık. Tedavi başladı değil mi?

Evet hastanedeki beşinci günde yani Kartal 25 günlükken doktor bize "Damarlarda tıkanıklık problemi olabilir. Keşke öyle olsa, kolaylıkla ameliyatla hallederiz. Ama bunu anlamak için anjiyo yapmamız gerek. Anjiyo da riskli bir işlem. Kabul ediyor musunuz?" diye sordu. Kabul ettik tabii. Şimdi düşününce epey riskli şeyleri kabul etmişiz.

Tabii hep bir umut var sizde...

Aynen öyle. Anjiyo bitti, doktorun suratı bir karış, "Bir şey bulamadık" dedi. Şimdi bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi biz de anlamıyoruz. Meğer bir şey bulamadığı için üzülmüş. Çünkü şüphelendiği şey çıksa hemen ameliyatla halledecek. Bu arada bayram tatilindeyiz. Laboratuvarlar kapalı. Bu da bize 10 gün kaybettirdi. Hastanede yapılamayan bazı testler vardı. Laboratuvarlar açıldı, testler yapıldı, sonuçları için bir 10 gün daha bekledik. Yaklaşık 18 gün yoğun bakımda kaldık. Neyse Ekim sonu çıktık, eve gönderiyorlar ama kesin şartlar var. Hasta olmaması gerek. İlaçlarını asla ihmal etmememiz gerek. Kartal'a evde hastane odası gibi bir oda hazırladık. Odaya önlükle, eldivenle, maskeyle giriyoruz. Benim bütün kariyerim Kartal oldu. Müzik dersi vermeyi bıraktım. Hatta en son öğrencilerim sizin ikizler oldu işte. Anneannesi dışında hiç misafir kabul etmedik.

(Levent araya giriyor) Kartal'ın verdiği tepkilere göre ilaçlar değişiyordu. Değerler yükseliyordu. Nefes alıp vermesi düzelmeye başlamıştı. İşler yoluna giriyordu sanki.



(Ahu devam ediyor) Ben emziremedim tabii. Gıda takviyesi, mama, ilaçlar derken Kartal kilo da almaya başladı. Ama doktor beni uyardı. Diş çıkarma döneminde durum değişebilir diye. Çünkü diş çıkarırken çocuk acı çekiyor, bu da kalbi zorluyor. Şu anda da aynı durum var zaten. O dönemde Kartal geceleri çok ağladı. Ateşi de vardı. İşte o ateş yine kalbine vurdu. Doktora götürdük. Bir de pulmoner hipertansiyon (kalpten akciğere temizlenmesi için kirli kanı götüren atardamarlardaki kan basıncının sürekli yüksek olması olarak tanımlanan, ciddi, ilerleyen ve hayatı tehdit eden bir hastalık) teşhisi kondu. Ben babaannelerdeki gibi yüksek tansiyon falan sanıyorum bunu. Eve bir geldim, internetten araştırdım ki bu ölümcül bir hastalık. Yani Kartal saatli bomba gibi. İki ölümcül hastalık birden.

(Levent) Zaten biz kalp nakline doğru adım adım gidiyoruz. Bir de pulmoner hipertansiyon olunca bizim saat daha hızlı akmaya başladı. Kartal o zaman 7.5 aylık. Biz kalp naklini 2 yaşına kadar falan atmaya çalışıyorduk. Bünyesi kuvvetlensin diye.



(Ahu) Bu arada 8 aylık kalp nakli olan bebek var mı diye bakıyoruz. Doktorumuz Ankara'yı aradı, İzmir'i aradı. Ben internetten araştırdım. Beytullah bebek örneğini bulduk. 10 aylık diyorlar ama ona da 13-14 aylıkken yapılmış kalp nakli (1 Aralık 2016'da). Tabii 14 ay da büyük değil ama sonuçta anne-babayız. Birkaç ay bile önemli geliyor bize. Benim Türkiye'de yapılamıyor paniğim bu yüzdendi. Çünkü örneği yoktu. Biz kalp nakli haberlerini okumaya başladık. Kalp nakli bekleyen ailelerin çocuklarıyla tanıştık. Biz zaten Almanya'daki bu hastaneyi Kartal'ın kalp doktoru Yalım Yalçın söylemişti. Daha o zaman 1 aylıktı. Ben zaten orada yapılıyor burada yapılmıyor gibi bir anlayışın içinde değilim ki. Şimdi sana soruyorum, sen ikizleri okula yazdırırken kaç okul gezdin? Yani ilk gördüğün okula yazdırdın mı Allah aşkına?

Her anne baba çocuğu için en iyisini arar elbette...

"Almanya'daki hastanede başka bir teşhis koyarlar belki, kalp naklinden kurtuluruz" diye düşünüyordum. İnanın biz bu hastaneden çok zor randevu aldık. Öyle kucaklarını açmış bizi beklemiyorlardı ki. "Parası var gelsinler" diye bir durumu yok. İki hafta bekledik biz. Bu süreçte Kartal yine yoğun bakımlık oldu. Yine hastaneye yattı. Tam o sırada randevu geldi. 2 gün içinde vize işlemlerini halledip geldik buraya.

Burada tetkikler yapıldı. Sonra?

Elimizdeki raporda, "Kartal'ın plumoner hipertansiyon teşhisi var. Başka bir tanı konulabilir mi diye araştırılmasını talep ediyoruz" yazıyordu. Buradaki doktor 1.5 saat baktı. Ben hep umutla bekliyorum yine. Belki yine ilaç tedavisi ile kurtulur denmesini bekliyorum. Fakat beklediğimiz gibi çıkmadı. Doktor bize "Burada yapılmasını umduğunuz hiçbir operasyon bu çocuğa uymaz. Bu çocuk iyi değil" dedi.

(Levent) Biz kalbin sol tarafında sorun olduğunu biliyoruz o ana kadar. Ama buradaki doktor, kalbin sağ tarafında da büyük sorun olduğunu söyledi. Yani durum çok çok daha ciddiydi. "Sizin vaktiniz giderek azalıyor. Bu çocuğa kalp nakli şart" dedi. Biz de "Yapın" dedik. Kartal artık 8.5-9 aylık. "Hayır" dediler.

Neden "Hayır" dediler?

Bakın burası Avrupa Birliği ülkesi. Avrupa Birliği ülkeleri kendi aralarında bir organ bağış sistemli oluşturmuş. Bu sisteme sadece bu ülkelerin vatandaşları dahil ediliyor. Biz Türkiye'den geliyoruz. Avrupa Birliği vatandaşları organ sırası beklerken neden bize nakletsinler ki? Aynı şekilde Türkiye'ye de bir Amerikalı gelse bunca bekleyen Türk varken ona nakil yapmazlar. Herkes önceliği kendi vatandaşlarına veriyor. Bunu geçenlerde televizyonda doktor söyledi.

Peki nasıl aştınız bu sorunu?

Ben ağlamaya başladım tabii. Nasıl aşacağız bilmiyoruz ki. Tam o sırada İstanbul'dan Kartal'ın son yattığı hastaneden aradılar. Kartal'ın bacağında katater vardı. Oradan enfeksiyon kapmış. Bize bunu söylediler. "Bulunduğunuz hastanede Kartal'ın bacağında kataterin girdiği bölgeyi temizletin. Yoksa enfeksiyon tüm vücuda yayılacak" dediler. E kalp problemli, Kartal'ın kesinlikle enfeksiyon kapmaması lazım. Biz bunu, Kartal'ı muayene eden doktora söyleyince adam şoke oldu. Bize hemen bir oda açtılar. Bacağını temizlemeye başladılar. Antibiyotik verdiler. Ben sosyal medyada "Kalp naklinden başka çare yok. Ama şu anda Kartal enfeksiyon kapmış, iyileşir iyileşmez Türkiye'ye döneceğiz" diye yazdım. Yani bizim kalp nakli için ille de burayı seçme gibi bir derdimiz yoktu. Kartal'ın bacağının geçmesi birkaç gün sürdü. Bu sırada doktor bize renkli MR çekmeyi, böylece kalpteki hangi kaslar kötü bunu raporlamayı önerdi. İstanbul'a döndüğümüzde organ bekleme sırasına gireceğiz ya, en azından o dosyayla gireriz diye düşündük.

MR'da ne çıktı?

Kartal MR'dan çıktıktan sonra tüm uzmanların yüzü al al mor mordu. Kartal aslında dışarıdan bakıldığında iyi görünüyordu. Ama o MR asıl gerçeği ortaya çıkardı. Çocuğum çok çok daha kötü bir durumdaymış. Kalp bitmiş kısaca. Doktorlar bize "Siz buradan kıpırdayamazsınız. Uçağa falan binmeye kalkarsanız Kartal yolda ölebilir" dedi. Bizi toplantıya aldılar. Onlar da ne yapacağını bilmiyor. Hastanenin başhekimi bize "Normalde bu hastayı kabul etmemem lazım ama benim de 6 tane torunum var. Ben nasıl kıyabilirim bu çocuğa" dedi.




Peki parayı söyledi mi?

Tabii başhekim bize işin mali boyutunu da söyledi. "Sizin sigortanız yok, bir güvenceniz yok. Parayı biz talep etmiyoruz, bu organ bağışı sistemi talep ediyor" dedi. Biz tabii o şokla "Tamam sorun değil, buluruz" dedik. Aslında buluruz da sanıyorduk. Gelmeden arabalarımızı satışa çıkardık. Bakın biz 35 gündür buradayız. Masraflarımızı hep kendimiz karşıladık. Zaten 15 bin euro kadar hastaneye ödemiş durumdayız. Bu sırada hastane masrafları hesaplıyordu. Benim tahminim 500 bin euro civarında bir fatura çıkmasıydı. Evet büyük para ama, bulabiliriz diye düşünüyordum. Eşten, dosttan, ailelerimizden alırdık. Evimizi ipotek ettirirdik, kredi çekerdik falan. Ama fiyat 1 milyon 99 bin lira olarak çıktı.

Para nakil sonrası ödenmiyor mu?

Sistemde sıraya girebilmek için de bu paranın peşin olarak yatması gerekiyordu. Burada sistem değişik. Parayı yatırıp organ naklini kabul ettikten sonra artık size hiçbir şey sorulmuyor. Yani organ bulunduğunda artık ki

Umudunuz kesildi mi?

Benim bunu söylediğim arkadaşlarım kampanya yapmayı önerdi. Bana "Utanma" dediler. Bizim hiç zamanımız yoktu. Valiliğe başvuruldu. Tüm belgelerle. Valilik çok duyarlı davrandı, 2 günde onayı aldık. Arkadaşlarımız gidip bankaya hesap açtırdı. Bu arada bana ulaşıp özel olarak para göndermek isteyenler oldu. Ben hiçbirini kabul etmedim. İhtiyacım vardı ama ben hiçbir şekilde kimseye malzeme vermek istemedim. Biz bu kampanyayı akşamüstü duyurduk. Beni ve bebeği sevdikleri için birden binlerce kişi para yatırmaya başladı.

Peki sizin bu paranın toplanabileceğine inancınız var mıydı?

Biz 500 bin euro toplansa bile çok iyi diye düşünüyorduk. Hatta ben bankaya, 500 bin euro olur olmaz bu parayı hastanenin hesabına gönderin diye talimat bile verdim. Bakın, burası çok önemli, biz bu parayı görmedim, dokunmadık, çekmedik. Ne geldiyse hepsi talimatla hastanenin hesabına geçti.


Kaçta açıldı banka hesabı?

Pazartesi 16.00 gibi açıldı. Aslında EFT saati bile kapanmıştı. Salı sabahı 11.30'da 1 milyon 99 bin euro toplanmıştı. Avukatımız beni arayıp söyledi. Ben şaka yapılıyor sandım. Tabii ben bu kadar kısa sürede toplanmasını, bazı ünlü arkadaşlarımın yüklü olarak bağış yapmasıyla oldu sanıyorum. Ertesi gün bankadan dökümanı yolladılar. Tam 2500 sayfa. 60 bin kişi bağış yapmış. 1 liralar, 3 liralar, 10 liralar, 20 liralar... Arada tabii ünlüler de var ama en yüklü miktar 22 bin lira. 2-3 tane böyle para, 7-8 tane 10 bin lira, 15 kadar 5 bin lira... Geri kalanı küçücük miktarlar. Damlaya damlaya göl oldu. SMS yok, canlı yayın yok... Sadece sosyal medyadan duyurma ve banka kanalıyla...



Peki neye güvenip verdiler bu parayı? Bunun sırrı ne?

Ben sosyal medyada hep şeffaf oldum. Müzisyen anne olarak tanıdılar. Her zaman neysem o oldum. Bu nedenle "İhtiyacı varsa vardır" diye düşündüler. Ayrıca ben yıllarca başka çocuklar için çok şey yaptım. Sosyal medyadaki takipçilerim bunu da bilir. Hasta çocuklara, mahkum çocuklarına ücretsiz müzik dersleri verdim. Bakın sizin ikizlerin de benim öğrencim olduğunu kimse bilmiyor. Birçok ünlünün çocuğu ders aldı benim okulumdan. Kimseye ilan etmedim bunu. Fotoğraflarını afişe etmedim. Ben bu samimiyetin ekmeğini yiyorum diye düşünüyorum.

Eleştiriler nereden kaynaklandı? Yani Almanya'daki hastaneyi seçtiğiniz için eleştirildiniz mesela.

"Türkiye'de yapılamadığı için Almanya'ya gittiler" dediler. Ama öyle bir şey yok ki. Biz buraya sadece kontrole geldik. Ama Kartal ağırlaşınca buradan kıpırdama imkanımız kalmadı ki. Benim Türkiye'de yapılamayacak demem oydu. Çocuğumuzu Türkiye'ye götürmemiz imkansız şu anda. Yolda ölebilir çünkü. Bu riski hangi anne göze alır? Biz aslında burada rehin kaldık. Hortumcu, vurguncu diyenler oldu. İnsanlar nasıl bu kadar kötü olabiliyor? Şimdi bunlara da dava açacağız. Sağlık Bakanlığı'nın soruşturma açtığı yazıldı. Biz aradık bakanlığı, yok öyle bir şey dediler. Ama bunu duyan babam fenalaştı mesela... Sosyal medyada kötü yorumları da hep erkekler yapmış. İşte o parayla ev alırlar, araba alırlar diye... Annelerse "Ben olsam çocuğum için uzayda kalp varsa oraya götürürdüm" diye yazmış. Şimdi bazı doktorlar da çıkmış, "Biz yapabilirdik" diyor. Ya ben "Siz yapamazsınız" demedim ki? Bakın ben tevekküllü bir insanım. Ecelden kaçılmayacağını biliyorum. Belki burada da sıra gelmeyecek.


Bundan sonra neler olacak?

Kartal kalp nakli olduğunda da bizim öyle hemen dönebilmemiz mümkün değil. En az 1 yıl burada kalmak zorundayız. Yoğun bakım süreci var, vücudun kalbi reddedip reddetmeyeceği konusu var. Bize zaten hastane "Burada 1 yıl kalacak maddi gücünüz var mı?" diye sordular. Burada organ turizmi yapılmıyor çünkü. Organı al, evine dön diye bir durum yok.

★ Siz ne yapacaksınız peki?


Kızım İstanbul'da. Onun buradaki yıpratıcı sürece dahil olmasını istemiyorum. Ben burada Kartal ile birlikte yatıyorum. Tuvaletlerde duş alıyorum. Acındırmak için söylemiyorum. Ben oğluma bakmaktan mutluyum. Lal'i 1 yıl anneannesine emanet edeceğiz. Müzik okulunu kapayamam. Oradan gelen gelirle biz burada geçinebiliriz ancak. Ayda iki kez falan gitmeyi düşünüyorum İstanbul'a. Levent aslında avukat. Ama çalışma izni alabilirse burada dönercilik, taksicilik yapmayı bile düşünüyor. Burada bazı Türk vakıflarının anaokulları var. Oralarda müzik öğretmenliği yapabilirim.

Lal'in bu tarz ciddi sağlık sorunu oldu mu?

Hiç olmadı. Çok sağlıklı bir çocuk.



Kardeşinin durumunu biliyor mu?

Pedagog eşliğinde söyledik. Başından beri çok açık olduk. Kardeşinin ölümcül bir hastalığı olduğunu biliyor. Okuldaki öğretmenleri de yardımcı oldu. Hatta buraya gelirken Lal elimi tuttu, "Anne üzülme, o ölmeyecek. Büyüyünce belki ölebilir" dedi.

"Bu niye benim başıma geldi?" diye düşündün mü?

Hayır hiç düşünmedim. Bir gün bir anne bana dedi ki, "Allah biliyor da bu bebeği size verdi. Çünkü ona bu hastalığı hissettirmeden bu kadar pozitif ki dedim. Bu sayede iki çocuğun daha parası toplandı.

(Levent) Bakın istediğimizde böyle bir dayanışma yapabileceğimizi gördük Türkiye olarak. Şimdi birçok çocuk var. Biz o çocuklar için de yardımcı olabiliriz.

(Ahu) Biz burada hastaneye masrafın 1 milyon 99 bin liranın altında olup olamayabileceğini sorduk. Eğer masraf daha az tutarsa kalan parayı İstanbul Valiliği'ne geri teslim edilmesi talimatı verdik. Valilik havuzuna aktaracağız. Biz tüm masraflar için de fatura kestiriyoruz. 1 yılın sonunda tüm faturaları valiliğe teslim edeceğiz. Yani bunun denetimi var zaten. Hani parayı alıp kafanıza göre harcayamazsınız ki? Bu arada lütfen herkes dikkat etsin. Birileri benim sosyal medyadaki rumuzumu taklit ederek para toplamaya başlamış. Biz ki


Haberin Devamı