Sağlık 'Tereddüt etmeyin, aşıları bağışıklığa dönüştürün'

'Tereddüt etmeyin, aşıları bağışıklığa dönüştürün'

Paylaş
'Tereddüt etmeyin, aşıları bağışıklığa dönüştürün'

24-30 Nisan tarihleri arasında "Dünya Bağışıklama Haftası" kutlanıyor. Bu sebeple pek çok bilimsel çevre açıklamalarda bulunurken Türkiye'de olduğu gibi dünyada da aşıyla ilgili tartışmalar gündeme gelmeye devam ediyor. Dünya Bağışıklama Haftası sebebiyle Türkiye'ye gelen Prof. Dr. David Prado, bu konudaki düşüncelerini şöyle belirtiyor: "Bağışıklık sisteminiz tehlikelerle savaşır ancak her savaşı kazanamaz. Bu nedenle aşıları bağışıklığa dönüştürün"

Senim TANAY KARAKUŞ

senim.tanay@posta.com.tr

24-30 Nisan tarihlerinde kutlanan Dünya Bağışıklama Haftası dolayısıyla pek çok doktor, bilim adamı aşının halk sağlığının korumasındaki önemi anlatan açıklamalarda bulundu. Uzmanlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün de öncelikli hedefleri arasında; aşılara erişimin kolaylıkla sağlanarak milyonlarca insan ölümünün önüne geçilmesi ve yaşam boyu koruma sağlanması olduğunu bir kez daha belirtti.

Türkiye'de ise son olarak Anayasa Mahkemesi, çocuklara anne-baba rızası olmadan zorunlu aşı yapılmasının anayasaya aykırı olduğuyla ilgili karar vermiş ve zorunlu aşı konusunda yasal bir düzenleme olmadığına dikkat çekmişti. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı harekete geçip "toplum sağlığını koruma" ilkesinin altını çizerek bir kanun taslağı hazırlamıştı. İlgili kanun maddesine, toplum sağlığını tehdit eden durumlarda ‘Aile rızası aranmaz’ ibaresi eklenmişti. Ancak bu karara rağmen, aşı ile bağışıklamanın en başarılı sağlık müdahalelerinden biri olduğunu savunanlar olduğu gibi aşının insan sağlığını tehdit ettiğini, özellikle bebeklerde ve çocuklarda büyük hasarlara yol açtığını belirtenler de var.

Dünya Bağışıklama Haftası sebebiyle Türkiye'de bir konferansa katılan Guatemala Francisco Marroquin Üniversitesi Klinik Mikrobiyoloji Departmanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. David Prado "Aşılanmaya karşı tereddüdünüzü yenin. Aşıları bağışıklığa dönüştürün" diyerek bu konuda yaşanan tartışmalara bir kez daha değindi.

Biz de Prof. Dr. David Prado'yla aşılanmanın öneminden aşılanma karşıtı görüşlere kadar uzanan pek çok konu hakkında konuştuk:

***

Bağışıklama haftası ve aşılamanın önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bağışıklama Haftası, aşılama ile önlenebilir hastalıkların maliyetini, aşının ve sağlık çalışanlarının aşılanmasının önemini değerlendirdiğimiz bilimsel bir farkındalık aktivitesidir.

Aşılama, tıbbi müdahalelerin en ucuz ve en etkili yollarından biri. Aşının öneminden bahsederken şunun altını çizmek lazım; pek çok ilaç, yalnızca ilacı alan kişiyi etkiler ancak aşılar bunun aksine geniş bir etki alanına sahiptir. Aşılamanın etkisi, genellikle aşı yapılan birey üzerinden ölçülse de toplumun aşılanmamış bireyleri üzerindeki etkisini de göz önünde bulundurmak gerekir. Aşılama, geniş çaplı bir etki yaratarak toplumun genel sağlığının yanı sıra bilişsel gelişime ve ülke refahına da olumlu etkilerde bulunur.

'HER YIL 2-3 MİLYON ÖLÜM ÖNLENİYOR'

Aşılama yoluyla kaç kişinin ölümü önlenebilir?

Bu soruyu cevaplamak zor çünkü aşılamanın etkisi bölgeden bölgeye değişim gösteriyor. Yine de aşılamanın hayat kurtardığını samimiyetle söyleyebilir ve birkaç örnek verebilirim. Aşı hikâyesi 1796’da Jenner’ın Çiçek aşısıyla başlar. Bu aşı ile birlikte Çiçek hastalığı tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla bugüne kadar 40 milyon ölüm engellendi. Difteri, tetanos, boğmaca ve kızamık gibi diğer enfeksiyonları da düşündüğünüzde, aşılamayla birlikte her yıl yaklaşık 2-3 milyon ölümün engellendiğini söyleyebilirim. Amerika’da aşı ile önlenebilir hastalıklar, aşıların ortaya çıkmasından önce ve sonrasını verileri kullanılarak karşılaştırıldı. Aşıların piyasaya çıkmasının ardından difteri, kabakulak, boğmaca ve tetanos kaynaklı ölümlerde yüzde 99 üzerinde azalma olduğu ortaya çıktı. Hepatit A ve B, influenza B (menenjite; yani beyinde ciddi bir enfeksiyona neden olan hastalık), suçiçeği gibi aşı ile önlenebilir hastalıkların sayısında ve bu hastalıkların neden olduğu ölümlerde de yüzde 80 azalma oldu. Son olarak, Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre aşılar her yıl dünya çapında 2,5 milyon çocuğun ölümünü engelliyor. Ayrıca mevcut aşıların daha yaygın kullanılmasıyla 2 milyon çocuğun daha ölümü engellenebilir.

Aşı ile önlenebilen hastalıklar neler?


Önleyici bir aşıya sahip bulaşıcı hastalıklara “aşı ile önlenebilir hastalıklar" deniyor. Bir kişi aşı ile önlenebilir bir hastalığa yakalanırsa ve bundan dolayı hayatını kaybederse bu ölüm “aşı ile önlenebilir bir ölüm” olarak geçer. Dünya Sağlık Örgütü, lisanslı aşıların; 20’nin üzerinde aşı ile önlenebilir enfeksiyonun önlenmesini ya da önlenmesine yardım edilmesini ve kontrol altına alınmasını sağladığını bildiriyor.

'BAŞARILI OLUNCA YAN ETKİLERİNE BAKAR OLDUK'

Bağışıklama karşıtı görüşler; aşıya olan güvensizlik, yan etkisinden korkmak, medyada yer alan görüşler hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Aşı, ortaya çıktığı günden beri tartışma konusu olmuştur. Karşı olanlar, aşının doğal olmadığını veya aksine hastalık bulaştırıcı olduğunu iddia ediyor. Aşılar, hastalıkların önlenmesinde o kadar başarılı oldu ki hem halk hem de sağlık hizmetleri profesyonelleri hastalıkların sonuçlarını unuttu. Bu hastalıkları eskisi kadar sık görmediğimizden başarısına değil, olası yan etkilerine odaklanır olduk. Herkese tavsiyem, aşı konusunda bilgi ararken ciddi mecralara; örneğin Dünya Sağlık Örgütü ve tıbbi sorumluluk sahibi toplulukların bilgi kaynaklarına başvurmaları.

Artan göçlerin salgın hastalıklara olan etkisi nedir? Bu konuda neler yapılıyor ya da yapılabilir?

İnsanlar bir yerden bir başka yere göç ettiklerinde hastalık yayarlar. Belirli bir mikroba karşı bağışıklığı olmayan bir toplum, bağışıklığı olan bir toplumun yerleşim yerine geldiğinde salgın hastalıklara tutulabilir.

Her daim hareket ve seyahat halindeyiz. Mesela ben Guatemala denen ufak, uzak bir ülkeden geliyorum ve sizinle sohbet ediyorum. İnsanları, diğer ülkelerden gelen enfeksiyonlardan korumanın tek yolu, aşı ile önlenebilir hastalıkları aşılamayla kontrol altına almaktır. Son yıllarda bazı ülkelerde meningokokal hastalıklar, kızamık ve çocuk felci vakalarında artış söz konusu olmasının nedeni, bu hastalıkların ülke dışından gelmesidir.

ÇOCUKLARI AŞILATMAZSAK NE OLUR?

(Haberin devamı için diğer sayfaya geçiniz.)



Sizin de bildiğiniz üzere aşılarla ilgili çeşitli spekülasyonlar var. Amerikalı ünlü bir beyin ve sinir cerrahı, kızamık aşısı olmadan önce zaten kızamıktan kaynaklı ölümlerin azaldığını söylemişti. Hatta aynı bilim adamı, aşıların bağışıklığı bastırıp hasar yarattığını ve bunun 20 yıl sonra bile insan vücudunda çeşitli hastalıklara yol açabileceğini dile getirmişti. Sizin düşünceniz nedir?

Sadece kızamık aşısı özelinde bakmamak lazım. Difteri, tüberküloz, boğmaca ve genel olarak bulaşıcı hastalıklar ile ilgili ölüm oranı, aşılama öncesi dönemde düşmeye başlamıştı. Aşı ile bağışıklamayı destekleyen bilim insanları; organizmaların keşfi, antibiyotikler, sterilizasyon ve hijyen konusunda atılan adımların ölüm oranlarındaki azalmaya olan katkısını zaten inkar etmiyor. Ancakşunu da eklemek lazım; aşı programları sadece vaka sayısını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda bulaşıcı hastalıklar nedeniyle gerçekleşen ölüm oranını da düşürüyor. Kızamık aşısının insan vücuduna olası bir hasarı konusunda ise, bu iddiayı destekleyecek herhangi bir veri bulunmuyor.

'ENFEKTE OLAN ANNELERİN BEBEKLERİ TEHLİKE ALTINDA'

Bazı doktorlar, eğer yüksek risk taşıyan bir anneye sahip değilse bebeğe doğumdan sonra Hepatit B aşısının yapılmasının, tehlikeli ve gereksiz olduğunu belirtiyor. Öyle ki Hepatit B aşısını, sinir sistemini mahveden en zararlı aşı olarak tanımlıyorlar. Aşının pekiştirici dozlarla güçlendirilmesini de aşının aslında koruyucu bir yanı olmamasına bağlıyorlar. Söylenenlerde haklılık payı var mı?

Her şeyden önce Hepatit B açısından bilinen pek çok risk faktörü var. Ancak vakaların yüzde 50’sinde bu faktörler bulunmuyor. O nedenle, bağışıklamanın yalnızca bir risk faktörünün tanımlanmış olduğu vakalar için yapıldığını söyleyemeyiz. Hepatit B ile ilgili problem şu: Siz bu hastalığın taşıyıcısı olabilirsiniz ve taşıyıcılarda, karaciğer kanseri riskinin arttığı biliniyor. Hangi nüfus grubunun taşıyıcı olma durumunun daha fazla olduğunu biliyor musunuz: Enfekte olan annelerin bebekleri. Aşı güvenli. Aşı olmak mı istersiniz yoksa çocukların sağlığını riske atmak mı? Sizin tercihiniz. Aşıların çoğu, koruma sağlamak için birkaç dozda yapılmalı; hayattaki pek çok şey gibi. Yemeğinize iki kez tuz attığınızda bu tuzun etkisiz olduğu anlamına gelir mi? Bir ilaç tedavisine 10 gün boyunca veya hayat boyu devam ettiğinizde o ilacın faydasız ya da etkisiz olduğunu söyleyebilir misiniz?

Sizce aşılanma isteğe bırakılacak bir konu mu yoksa zorunlu mu olmalı?

Bence her ülke, aşı programları ile ilgili ne tür bir yaklaşım sergileyeceği konusunda net bir karar vermeli. Dünyanın farklı yerlerinde çok farklı uygulamalar gördüm ve bu konuda devletlerin kararını yargılamak doğru olmaz.

"BAĞIŞIKLIĞINIZ HER SAVAŞI KAZANAMAZ"

Çocukları aşılatmazsak ne olur? Savunma sistemi tehlikelerle savaşıp bu bağışıklığı zaten kazanamaz mı?

Evet, bağışıklık sistemimiz tehlikelerle savaşacak ama ne yazık ki pek çok durumda kazanamayacaktır. Bu da çocukların hayatlarını ve sağlıklarını tehlikeye sokacaktır. Örnek vermek gerekirse Haemophilus Influenza Tip B (menenjit etkeni olan organizma), aşılama öncesi dönemde sonradan ortaya çıkan zeka geriliğinin en bilinen nedeniydi. Böyle bir riski almak ister miyiz?

Son olarak, bu konuda tereddüt yaşayanlara ne söylemek istersiniz?

Aşılanmaya karşı tereddüdünüzü yenin. Aşıları bağışıklığa dönüştürün. Şu sözü çok severim: “Bilim nettir: Dünya yuvarlaktır, gökyüzü mavidir ve aşılar işe yarar. Çocuklarımızı koruyalım.”

2

Haberin Devamı