ALİ R. KARADAĞ

alirkaradag@gmail.com

İstanbul-Taksim’de, Erol Dernek Sokak’ta, sadece meraklı ve dikkatli gözlerin fark edebileceği küçük bir dükkandayız... Kosova Saat isimli bu dükkanın vitrininde sıra sıra dizili onlarca saat bulunuyor. Ahşap kapıyı açıp içeri girdiğimizde saat tamircisi bir ailenin son kuşak temsilcileriyle selamlaşıyoruz. Dükkanda şimdi çalışan Aydın (33) ve Burak (35) Aydınoğlu kardeşler babadan, hatta dededen saatçi.

Ailenin Türkiye’deki macerası, Ramadan Kuzmin adındaki dedeleriyle başlamış, o da kendisinden epey büyük olan ağabeyinden almış saatçilik eğitimini. Yugoslavya- Priştine (Kosova) meydanındaki saati yapan dede Ramadan Kuzmin, 1963’te ailenin saat konusundaki hünerini İstanbul’a taşımış ve ilk dükkanını Beyoğlu’nda açmış. Ama bugünkü dükkan, 1970 yılından.

O tarihten beri aile saat meraklılarına hizmet vermeye devam ediyor. Ailenin en ünlü ismi, amca Recep Gürgen, II. Abdülhamit’in saat tamirciliğini yapan Meyer Ailesi’nin yanında çalışmış. Osmanlı saatleri konusundaki dünyadaki en önemli iki uzmandan biri olan Recep Gürgen (diğeri Şule Gürbüz), şimdi Topkapı ve Dolmabahçe Sarayı’ndaki nadir saatler için danışmanlık yapıyor.

ESKİ SAATLERE YENİ İLGİ

Geleneksel saat tamircilerine günümüzde pek rastlanmıyor artık. Onlar çalışmayan saatlerin kırık parçalarını onarıyor, artık üretilmeyen parçaların yenisini üretiyorlar. Usta-çırak ilişkisiyle öğrenilmiş bilgileri sabırla, özenle ve durmadan işleyerek çalışıyorlar. Tıpkı Aydınoğlu kardeşler gibi. Mesleğinin sabrını ve sakinliğini taşıyan kardeşlerden Aydın Aydınoğlu hayatına yön veren saatin, yani kıymetli zamanın anlaşılması için gereken makinelerin halen önemini koruduğunu düşünüyor. Eski saatlere olan ilgi üzerine konuşurken de yeni bir meraktan söz ediyor: “İnsanlar artık eski moda saatlere merak saldılar, sıfır fabrikasyon ürünleri değil, hikayeleri olan saatleri istiyorlar.”

“SAATÇİ BOŞANMAZ”

Saat tamirinin ne kadar zaman alacağının yine saatin ihtiyacına bağlı olduğunu, bazen bir saat için üç gün uğraşıldığını ama sorununun kesinlikle çözüldüğünü söyleyen Burak Aydınoğlu işinin hakkını veren saat tamircisinin çok saygı ve hürmet gördüğünü ekliyor. Aydın Aydınoğlu ise saatin sadece zamanı değil, hayatı da düzenlediğini dile getirirken “Saatçiler uyumlu insanlardır, eşiyle anlaşamayan, boşanan pek olmaz” diyor.

Tik taklar içindeki küçük dükkanın dekorasyonu da eski. Saatlerle uyumlu, gelenlerin gidenlerin ve tabii ki saatlerin hikayeleri ile kaynaşmış bir sıcaklık var mekanda. Aydınoğlu kardeşler kendilerine söylenen ‘havalı vitrin’ önerilerini, hem kadim müşterilerinin hem de saatlerin rahatı için gereksiz buluyorlar.

10 bin dolara Rolex sattılar

- Bir saat tamircisinin mesleğiyle ilgili heyecanları nelerdir?

AA-Kimi saat, o kişinin kültürüne ve bakış açısına dair sırları verir. 5 yıl önce Glashütte marka bir saat geldi. Mekanizması çok ilginçti, tamir sürecinde heyecanımı bastıramadım. Bazı özel müşterilerimiz var ki dedelerinden, atalarından kalma saatlere müthiş özen gösterirler. Bir zarar gelecek endişesiyle saatlerini yerinden dahi kımıldatmazlar. Bu tür müşterilerimiz bizi özel araçlarıyla aldırırlar. Saati yerinde tamir ederiz, aynı şekilde evimize kadar bırakırlar.

- Birbirinden bu kadar farklı saatlerin dükkana geliş kriterleri ne?

BA-Her saati öncelikle kendimiz için alırız, beğenmediğimiz saati almayız. Satılmazsa da kendi koleksiyonumuzun parçası sayar, kullanırız.

- Dükkanda sergilenen saatlerin yaşı ve fiyatı üzerine neler söylersiniz?

AA-Çok eski saatler de gördük. Şimdi elimizde 80 yıllık çok kıymetli bir saat var. Ayrıca geçen hafta, 10 bin dolara Rolex saat sattık. 100-150 yıllık aile yadigarı saatleri tamir ediyoruz.

(16.02.2013 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)