Adana'da müthiş karnaval coşkusu

5 yıl oldu, artık bilen biliyor: Nisan ayında bu vakitlerde Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı gerçekleşiyor Adana’da...

Türkiye’nin ilk ve tek sokak karnavalı. Mis gibi portakal çiçeği kokusu bütün şehri sarıyor. Her yıl yüz binden fazla insan şehre geliyor; yiyor, içiyor, eğleniyor, göbek atıyor, özgürce karnavalın coşkusunu yaşıyor. Ve öyle görüntüler çıkıyor ki ortaya, ‘Allahım ben başka bir ülkede miyim acaba?’ diye soruyorsun sağına soluna.

Zaten emeği geçenler bu işe festival denmesinden hoşlanmıyor; karnaval diyorlar, düzeltiyorlar ısrarla. O kadar şenlikli, o kadar renkli çünkü. İşte tüm bunları duyunca, herkes durmadan anlatınca; bu yıl 6’ncısı yapılan karnavalda buldum kendimi. Ve size sıcağı sıcağına Adana’dan bildiriyorum efendim...

Adanalı bu işe güzel sahip çıkıyor

Bu yıl 120’ye yakın kültürel, sanatsal ve sportif aktivite düzenlenmiş. Konserler, defileler, turnuvalar, araba yarışları, rekor denemeleri...

Şehirde yok yok yani! Cuma akşamı ayağımızın tozuyla karnaval sokaklarında dolaştık. İnsanlar sokaklara taşmış eğleniyordu. En ufak taşkınlık, olay, kavga yok. Bütün kadınların kafasında çiçeklerden taçlar var; komik komik şapkalar, gözlükler... Tam karnaval havası! Şunu fark ettim ki, bu karnavalın başarısında en büyük pay halkın. Çünkü halk bu karnavalı seviyor, sahip çıkıyor.

O yüzden karnavalın ünü her yıl daha fazla artıyor. Cumartesi akşam üzeri yapılan ve karnavalın simgesi haline gelen kortej geçişi de muazzamdı. Rio karnavalına gitmedim ama onunla yarışırdı herhalde! Ardından insanlar parka doluşup Kıraç konserini izledi; sonra da gökyüzüne dilek fenerlerini bıraktı hep birlikte...

Pazar sabahı yani bu sabah da bir halk koşusu var. E tabii, yenilen kebaplar koşuda eritilsin diye! Saat 11’de ise Park Zirve Onbaşılar Kebap’ta, portakallı lezzetler yarışması var.

Rekor denemesi

Karnaval etkinlikleri kapsamında bugün bir de rekor denemesi yapılacak. ‘Akdeniz Akşamları’ şarkısını çalabilen 7 bin kişiyle Guinness Rekorlar Kitabı’na girme planı yapılıyor.

Ekonomiyi coşturuyor

Adanalı esnaf, sanayici, iş adamı, her tür kurum ve kuruluş bir olmuş; Adana’nın marka değerini artırmak için bu festivale emek veriyor. Ama öyle bir isim var ki, yaptıklarına ayrı bir başlık açmak gerekiyor. 6 yıldır düzenlenen karnavalın fikir önderi Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt, bu festivalin oluşmasındaki, büyüyüp gelişmesindeki en önemli isim. Hoşgörüyü elden bırakmadan, ötekileştirmeden ve siyaseti bulaştırmadan karnavalın her yıl hayata geçirilmesi için çabalıyor.

Bir Adanalı olarak ‘bu kimsenin değil, şehrin karnavalıdır” diyor sürekli. Ali Haydar Bozkurt; karnavalın ekonomik açıdan faydasını da şöyle açıkladı: “Şu an Adana'daki tüm oteller doldu. Komşu kentlerde de durum aynı. Bu turizm hareketi her yıl 100 milyon liralık karnaval ekonomisi yaratıyor...” Tüm bunlar, ‘keşke diğer şehirlerin de böyle festivali olsa’ dedirtmiyor mu size?

Çölde vaha gibi bir kütüphane

Geçen haftalarda Bodrum’daydım ve Bitez taraflarında bir kütüphane açıldığı öğrendim. Hemen gittim tabii. Yeni nesil bir kütüphane-kafe.

Adı, ‘Zai’. Zeytinin eski dünya dillerindeki karşılıklarından biri. Bahçesinde ünlü yazarların adlarını taşıyan, bazıları yüzlerce yıllık 17 zeytin ağacı var. Modern, medeni, kitaplarla dolu, yeşillikler içinde bir yer. Casa Dell’Arte Otel’in sahibi ve koleksiyoner Yunus-Derya Büyükkuşoğlu çifti açmış. İçinde yüzlerce kitap yer alıyor. İster o şahane bahçede okuyup bırakın, isterseniz satın alın. Ayrıca düzenli olarak yazar buluşmaları da gerçekleştiriliyor.

Kahve içmeye uğradığımızda tanıştık Derya Büyükkuşoğlu ile. Üzgündü, bahçedeki asırlık zeytin ağaçlarından biri yol geçeceği için kesilecekti ve bu işi durduramıyordu. O ağacın durduğu yeri, yaşını, heybetini, ortama kattığı güzelliği görmemek nasıl bir şey gerçekten anlamıyorum.

Yok mu bu ağacı kurtaracak iyi niyetli bir yetkili?