Evli ve bir çocuk babası sunucu Murat Başoğlu, teknede bir kadınla neredeyse sevişirken yakalanınca erkek aldatmasıyla ilgili gerçekleri bir daha gözden geçirmek elzem oldu. Mehmet Coşkundeniz yazdı... Her medya kuruluşunun en az ikişer kişilik ekiple yer aldığı Bodrum’da çapkınlık yaparsan mutlaka yakalanırsın. Zaten mimli olduğun için herkes peşinde. Herkesin bildiği, tanıdığı, kendine ait teknenin, arabanın içinde çapkınlık yaparsan yakalanırsın. Daha önce yakalanmanın direğinden döndüğün bir kadınla irtibatı sürdürürsen mutlaka yakalanırsın. Eşinin ya da sevgilinin seni daha önce yakalamamış olmasına güvenirsen açık verir ve mutlaka yakalanırsın. Beyninle değil vücudunun başka bir yeriyle düşünürsen mutlaka yakalanırsın. Aldatan her erkek yakalanır. Yakalanmayan erkek yoktur, yakalamak istemeyen kadın vardır. Bu yüzden bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün mutlaka yakalanırsın. Murat Başoğlu’nun eşi Hande Bermek, Habertürk’ten meslektaşımız Esin Övet’e “Sadece bir insan değil, bir kadın, bir eş ve en önemlisi bir anne olarak yaşanan bu deneyimi sevgiyle kucaklayıp değerlendiriyorum. İzin verirsen eğer ve hâlâ gerekliyse cevap vermem için biraz zamana ihtiyacım var” demiş. Anlaşılan Hande Hanım, bu aralar çok moda olan kişisel gelişim programlarından birine gidiyor ya da bu alandaki kitapları epey okumuş. Oysa aldatılan bir insanın yaşadığını sevgiyle kucaklaması mümkün değil. Aldatılan kadın olay ortaya çıktığı andan itibaren müthiş öfkeyle dolar. Bir gün önce sevgiyle sarıldığı o erkeğe, olay ortaya çıktıktan sonra iğrenerek bakar. Aldatılan kadın öfkesini mutlaka dışa vurur. Bunu sözlerle de yapar, hareketlerle de yapar. Aldatılan kadın öyle ya da böyle intikam alır. Ya bugüne kadar yaşadığı her şeyi ifşa eder ya da boşanıp son darbeyi vurur. Aldatılan kadın affetse bile bundan sonraki yaşamlarında bu olayı neredeyse her fırsatta dile getirir. Bu da bir çeşit intikam yöntemidir. Aldatılan kadın öfkesini kusar, yasını tutar ama mutlaka hayata döner. O andan sonra düzenini kurar, duygusal anlamda kendisini el üstünde tutacak erkekle birlikte olur. Aldatılan kadın her zaman mağdurdur. Bu mağduriyet ona yakın çevresinde her zaman üstünlük sağlar. Bu nedenle hiçbir zaman desteksiz kalmaz. Aldatılan kadın ilk anda yitirdiği özgüvenini mutlaka geri kazanır. Kendisini aldatan erkeğin gözüne soka soka daha da güzelleşir, bakımlı hale gelir. “Aldatacak erkek baştan belli midir?” sorusuna “Evet, bellidir” diyemem. Ama en azından hangi erkeklerle evlenilmeyeceği konusunda ipuçları verebilirim: Hayatına giren kadınlardan farklı olduğunuzu söyleyen ama size bunu hissettirmeyen erkekle evlenmeyin. Annesine, babasına danışmadan üzerine gömlek bile alamayan, yaşı 30’u aşmış olduğu halde onlardan izinsiz dışarı adım atmayan, kendi işi gücü varken bile ailesiyle oturmaya devam eden, yalnız otursa da ailesinin yaşadığı mahalleden ayrılamayan erkekle evlenmeyin. Kendini övme konusunu abartan, her ortamda “Ben şöyleyim, ben böyleyim” diyen, yapamayacağı şeyler için dahi kendini ortaya atan erkekle evlenmeyin. Arkadaşlarından ayrılamayan sizinle ayda bir yalnız çıkıyorsa, arkadaşlarıyla 5-6 kez çıkan, ‘erkek muhabbetini’ fazla önemseyen erkekle evlenmeyin. Her hareketinizi eleştiren, başkalarının önünde sizi küçük düşürmekten çekinmeyen, yeteneklerinizi, başarılarınızı küçümseyen erkekle evlenmeyin. Kıskançlık konusunda saçma sapan takıntıları olan, her şey için kendisinden izin alınmasını isteyen, giyiminize, sosyal çevrenize hatta ailenizle ilişkilerinize kadar karışan erkekle evlenmeyin. Cebine cimri olan, aşkına da cimridir. Tutumlu olanları tercih edin ama cimri erkekle evlenmeyin. Zevklerinize saygı göstermeyen, örneğin hep kendi sevdiği filmlere gidilmesini isteyen, evde televizyon kumandasını elinden düşürmeyen erkekle evlenmeyin. Gittiğiniz lokantada, kafede garsona; yolda sokakta gördüğü evsizlere kötü davranan ‘merhametsiz’ erkekle evlenmeyin. Yanınızda siz varken bile başka kadınlara bakmaktan çekinmeyen, konuşurken gözlerinizin içine bakamayan, yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren erkekle evlenmeyin.