Faizlerin düşürülmesi, AK Parti içinde yıllardan beri neredeyse kangren haline gelmiş bir tartışma. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "faizleri indirin" diye Merkez Bankası'na tepkili. Ali Babacan ve birçok bürokrat tasfiye edildi. Ancak faizin yükselişi sürdü. Şimdi sıra Mehmet Şimşek'e gelmiş gibi görünüyor. Erdoğan, son toplantılardan birinde, tepkisini, "Arkamdan iş çeviriyorlar" diyerek gösterdi. "Faizleri düşürelim diye karar alıyoruz, onlar faizleri yükseltiyorlar. Hani tek adamdım..."
Tabii, bu tartışmalar gerçekleşirken, dolar 4 liranın üzerine çıktı. Yani faizleri düşürmek çok daha zorlaştı.
Sorunun faizler meselesindeki fikir ayrılıklarıyla sınırlı olmadığı belli. Erdoğan'ın AK Parti’yi "düzene sokma" hedeflerinde zorlandığı görülüyor: "Beni dinlemiyorlar, beni anlamaya yeterince gayret göstermiyorlar" şeklinde bir şikayetler dizisinin hep birlikte tanığıyız.
“Belediyeleri saran ur”
AK Parti milletvekili Metiner, dünkü yazısında bu tabloya yeni boyutlar kazandırabilecek “suçlama”larda bulunuyor:
"Cumhurbaşkanı’mız sertçe eleştirdi, lakin hak ettiği karşılığı bulamadı. Bürokratik oligarklar sahiden ciddi bir sorun. Sadece Ankara’da bulunmuyorlar.
AK Parti’mizin belediyelerini de bir ur gibi sarmış durumdalar. Bu sorun çözülmezse, korkarım ki başkaca siyasi sorunlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz hale gelir."
Bu tabloyu nasıl okuyup nasıl değerlendirebiliriz?
2019'da yapılacak üç seçime dair AK Parti yönetiminde ciddi endişeler mi yaşanıyor? Parti yönetimi, “ne olur ne olmaz” diyerek, işi şimdiden sağlama bağlamak için, partiyi diri tutmayı mı hedefliyor?
Liderlik, güvenmediği üst düzey yöneticilerin bir kısmını tasfiyeye mi hazırlanıyor?
Son günlerde yeniden yükselişe geçen, "FETÖ'yle mücadele" tartışmasını da bu tablo içinde okuyabiliriz. Parti içinde, "bu iş bitti" diyenlerle, "tehlike bütün vehametiyle sürüyor" diyenler arasında, bir ayrılıktan söz edilebilir. "FETÖ'yle mücadeleye aynı hızla devam" diyen eğilim egemen görünse de, bazı şüphelerin sürdüğünü söylemek mümkün.
Erdoğan, AK Parti'yi, önüne koyduğu hedefler doğrultusunda, dinamik bir güç olarak, sürekli alarmda tutmak istiyor. Ancak: Türkiye gibi çok değişik toplumsal güçlerin bileşkesinden oluşan bir ülkede, "uygun adım" ve "tek ses"le yürümeyi sağlamanın kolay olmadığı bir gerçek.
Bir siyaset yapma tarzı deneniyor. Bunun ne sonuç vereceğini 2019'da görebileceğiz.
06 Nisan 2018, Cuma 05:00
Haberin Devamı