Oral ÇalışlarBarzani'ye karşı Irak-İran tercihi

HABERİ PAYLAŞ

Barzani'ye karşı Irak-İran tercihi

Haberin Devamı

Bağdat-Tahran-Ankara arasında yeni bir ittifak oluştu. Barzani'nin "bağımsızlık referandumu" üç ülkeyi ortak bir hedef etrafında birleştirdi. Bu üçlünün dördüncü doğal mütteffiki de kaçınılmaz olarak Esad'ın Şam'ı olacak gibi.

Birinci Dünya Savaşı sonunda, Kürtlerin yaşadığı topraklar, bu dört ülkeye bölünmüştü. Bölgedeki önemli istikrarsızlık kaynaklarından biri, bu bölünmüşlüktür. Suriye'de, yakın zamana kadar, Kürtler bir yurttaş kimliğine bile sahip değildi.

Irak'ta, Mesut Barzani'nin babası Molla Mustafa Barzani, uzun yıllar, bağımsız Kürdistan hedefi için örgütlendi, mücadele etti, ömrünü bu hedefe adadı.

Türkiye'de, Kürt meselesi, hep büyük bir dert oldu. Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt isyanları bitip tükenmedi. İran, Kürtlere yönelik acımasız baskılarda bulundu.

Tahran Ankara Bağdat üçgeni

Şimdi birbirine yakınlaşan ve ortak “operasyon” hazırlığı yapan üç ülke, yakın zamana kadar, Kürt meselesi nedeniyle, karşılıklı büyük gerilimler yaşamış ülkeler. PKK yönetiminin üs edindiği Kandil'in “arkasındaki gücün İran olduğu” iddiası hiç bitmedi.

Kandil'in Tahran'ın güdümünde olduğu ve bu yolla Türkiye'nin tehdit edildiği yorumları, daha düne kadar gündemdeydi. Bağdat'a gelince: Türkiye'nin, Barzani'yle kurduğu derin dostluk ve sıkı ticari ilişki, Bağdat’ın tepkisini çekti. Merkezi Irak devleti, Ankara- Erbil tarafından bypass edildiği gerekçesiyle, protestolarda bulundu.

Bağdat'ın engelleme çabalarına rağmen, düne kadar, Irak Kürdistan'ı ile Ankara arasında güçlü bir ortaklık vardı. Bölge, Türkiyeli müheahhitlerin inşaatlarıyla yükseldi.

Tam ters nokta

Ankara, Barzani'nin referandumuna duyduğu tepkiyle, bölgedeki yeni söylemini, Irak Kürdistanı'nı baş hedef haline getiren bir gramere oturtmaya başladı.

Kürtler, Irak'ta kendi kaderlerini belirlemek ve kendi kendilerini yönetmek amacıyla önemli bir adım attılar. Kendi içlerinde birlik oluşturdular.

Bölgede bir vizyon ve dinamiği temsil ediyorlar. Ankara'nın, bunu bir imkan gibi görmek yerine bir bölünme riski olarak algıladığını görüyoruz. Ya da “Ankara’da bu yorumlama şekli tercih ediliyor” diyelim.

Bu yorum çerçevesinde, bir “dış politika dili” gelişiyor, tehditkar bir üslup şekilleniyor. Iraklı Kürtler, Türkiye’ye umut bağlamışlardı.

Böyle sert bir tepki karşısında, şaşırdıklarını söylemek mümkün. Benzer şekilde ülkemizdeki Kürtlerin de bu tutumu üzüntüyle izledikleri görülüyor. Zaman içinde durumun sakinleşeceğini, dengeleneceğini ve dünyanın Irak'taki Kürtlerin tercihine saygı göstereceğini düşünüyorum.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder