Geçenlerde bir resim gördüm ve taa 60 yıl öncesine gittim. Bakırköy’deki Ömür Restaurant’a, babamızın her bayram bizi götürdüğü yere. Yediğimiz de ne...
İrice sosisli sandviç ve bira kupalarındaki köpüklü Ömür ayranı. Kardeşim ve benim için büyük mutluluk. Arabaya yapılan servis de ayrı. Gelen arabaları resimde görüyorsunuz.
Modellerinden yılı çıkarın artık.
Bulunduğu yer AVM olmuştu, meğer en üst katı da Ömür olmuş. İlk fırsatta gideceğim. Çakma bir nostalji yaşamak için.
Bu vesile ile tüm okurlarımın Şeker Bayramı’nı kutluyorum.
Nice bayramlara.
Kartonlar yürüyor
CHP’nin başlattığı Adalet Yürüyüşü, yağmur, çamur, güneş, sıcak, yokuş demeden devam ediyor. Ünlü, ünsüz, adaleti arayan herkesle. Geçilen her bölgeden yeni katılımlarla...
“69 yaşındaki adam bu zorluğa dayanabilir mi?” demiştim ama, maşallah Kemal Kılıçdaroğlu yüzünden eksik etmediği tebessümüyle parti toplantılarını da yaparak uygun adım yoluna devam ediyor. STK’lar, sendikalar, yazarlar, sanatçılar ve tabii partili arkadaşlarıyla. Cuma günü de Türk Hekimler Birliği beyaz önlükleriyle asfaltı beyaza boyadılar. Tek üzüldüğüm ise konvoyun iki yanında teçhizatlarıyla yürüyen askerler. Halkı, halka karşı korumak için herhalde.
İktidar kanadı ise bu adalet arayışına devamlı bir kulp takmakla meşgul. Üşenmedim, not aldım.
■ Kanunsuzdur. Suç işliyorlar.
■ İktidarın lütfudur bu.
■ Kartonla adalet aranmaz.
■ Teröre hizmet ediliyor.
■ FETÖ’ye dolaylı destek.
■ Hayır’dan adalet çıkmaz.
■ Provokasyon.
■ Karşı yürüyüş başlarsa.
■ Tıpış tıpış cezaevine.
Bayram tatilinde yürüyen kalabalık daha da artabilir. Ancak havalar çok ısındığı için günlük mesafe kısalabilir. Kısalmalıdır da. Ama haklısınız. Adalete kavuşmak zor iş.
MERAK
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ diyor ki: “Herkes hukuka uymak zorunda.” Doğru. Tabii ki. Ancak Sayın Bakan, bunu ‘başkan’ınıza da söylemiş miydiniz? O, “Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum. Saygı da duymuyorum” dediği zaman... Sadece meraktan sordum.
Doymuyorlar
İstanbul’un yol kenarlarını, parklarını çok para harcayarak da olsa çiçekleyip, yeşillendiriyorlar. Güzel de oluyor ama biz onlara bakarken, görmediğimiz yerlerde ağaç katliamı yapılıyor. Ağaoğlu 1453’ün karşısındaki orman yok edilmeye başlandı. Drone ile çekilmiş bu resim beş günlük. Şimdi ne haldedir bilemem. Doymuyor gözleri. Ne karada ne denizde! Dozerle ağaçları değerlenmez şekilde koparırken, hemen bir bahane buldular. Dere ıslah çalışmasıymış. Yahu, dere dağda enlemesine akar mı? Uydurun da, uysun bari.
Kırıtın bakalım
Atatürk’e hakaret edenlerin mahkemede kırıtması artık sıktı. Tabii kırıtırlar. İstedikleri maksat nasılsa hasıl oldu. Gerisini boşver. Ama bu ülkede hakimler varsa, bu tevil yollu pişkinlikler kale alınmayacaktır. Atatürkçü olsun olmasın milyonlar bunu bekliyor çünkü.
Şemsipaşa'yı kazıkladık
İstanbul’un kara alanları yetmeyince, denizi kazık çakarak doldurmaya başladık. Kabataş nasibini aldıktan sonra, Üsküdar Meydanı’nı büyütmek için oraya da kazıklar çakılırken, Mimar Sinan’ın 1580’de yaptığı Şemsipaşa Camii’nin yolunu ve duvarlarını sadmenin etkisiyle çatlatıverdik. Olacağı buydu. İyi ki rıhtımda balık tutanlar gördü de proje durdu. Belki de cami çökecekti. Bir mimar-mühendis arkadaşım ise tehlike daha geçmedi diyor. İBB’de sistem çok. Bakalım şimdi ne.
Yok canım!
Doğuda batıda, dağda ovada hep ortaya çıkan Doğu Perinçek karar vermiş. Net. “Türk yargısı son 50 yılın altın çağını yaşıyor!”muş. Dilerim Alzheimer başlangıcı değildir. Yeniden dağa çıkmadan erken teşhis koymak lazım da.
25 Haziran 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı