Yazgülü AldoğanBu bayramın tadı buruk

HABERİ PAYLAŞ

Bu bayramın tadı buruk

Haberin Devamı

Ramazan Bayramı’nın ilk günü. Çoğunuz için tatil demek. Memlekete gitmek! Seyahate çıkmak. Okulların da tatil olduğu günlere denk geldiği için varsa, yazlığa gitmek. Hiç biri yoksa büyüklere ziyarete gidip ellerini öpmek, bayram yemeği yemek. Bu mudur?

Keşke eski güzel günlerdeki gibi bu olsa! Annemin bize güzel elbiseler diktiği, o güzel elbiseyi ve yeni ayakkabılarımı giymek için sabahı bir türlü edemediğim gecenin bitmesini beklemek! Ne yazık ki bayramın tadı da yok, anlamı da yok. Hani dargınların barışması, sevenlerin kavuşması filan ya, ülke ahalisi yarma şeftali gibi ikiye bölünmüş, birbirine diş biliyor.

Birinin ak dediğine diğeri inat olsun diye kara diyor. Biri gülüyor diye öteki ağlıyor. Ortak değer ve sevgi kalmamış, suçlama, iftira, küfür kafir gırla gidiyor. Eski güzel günlerde komşun aç yatıyorsa senin tok yatmanın imkânı yoktu. Şimdi ölsen bakan olmuyor. Kusura bakmayın ama benim için bayramın tadı yok.

Çünkü ülkede ADALET yok.

Adalet arayan insanlar kendilerini sokağa vurmuş, yürüyor. Binlerce kişi yollarda ayakları kanayana kadar taban tepiyor ve bir şeyler anlatmak istiyorsa ben bayram mı yapacağım? KHK’larla yüz binin üzerinde insan sorgusuz sualsiz işlerinden atılmış ve açlığa mahkum edilmiş, haklarını arama hakları da yokken ben bayram mı yapacağım?

İşimi istiyorum diye açlık grevine yatmış iki insan göz önünde ölmesin diye hapse atılmışken ben nasıl bayram şekeri yiyeceğim? Devletin vatandaşına şefkati kalmamış, çığlıklara kulaklarını tıkamışken hangi akraba ziyaretinde mutlu görüneceğim?

Bir ülkenin insanlarının yarısı mutsuzken ötekiler mutlu olamaz, olsa olsa tedirgin olur. Bizim dünya güzeli ülkemizde insanları birbirine düşman eden, düşmanlıktan oy devşirenler bayram yapsın. Benim ne şeker yiyecek halim var, ne bayram yapacak, kusura bakmayın!

Çocuklar dondurma da yiyebilir mi?

Melisa, üzerinde beyaz şortla minibüste giderken önce sözlü tacize uğruyor, sonra tokat yiyor, karşı koyunca da yumrukla dayak yiyor. Suçu Ramazan’da şortla gezmek. Kendisine saldıran kişi tahrik olduğu için Melisa’dan şikayetçi de olmuş! İnternette dolaşan bir başka videolu skandal haberde ise sarıklı cüppeli iki kişi dondurma yiyen çocuklara musallat oluyor.

Ramazan’da ulu orta dondurma yiyemezsiniz diye çocukları tehdit ediyor. Ama bunlar Y kuşağı. Ne korkuyorlar, ne kaçıyorlar, telefonlarını çıkarıp adamları videoya kaydettikleri gibi laf da yetiştiriyor, “Beğenmiyorsan, Arabistan’a git, haydi yallah” diye ayar veriyorlar.

Adamlardan biri çocuklara saldırmaya yelteniyor ama kameraya çekildiğini anlayınca vazgeçip tehditle yelteniyor. Bunlar kayıt edilenler, kimbilir edilmeyen neler var. Mübarek Ramazan ayı bittiğine göre, acaba kızlar istiyorlarsa şort giyebilir, erkek çocuklar da kimseyle dalaşmadan dondurma yiyebilir mi? Belki o zaman Bayramın bir anlamı olur!

Müzik festivali bitti sırada caz var!

Memleketin bir yanı da Avrupa! İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın 45. İstanbul Müzik Festivali, muhteşem bir Viyana Senfoni Orkestrası ve Fazıl Say konseriyle son buldu. Lütfü Kırdar’ı tıklım tıklım dolduran izleyiciler, E.C.A’nın sponsor olduğu konserlerin sonuncusunda tam anlamıyla mest oldu!

Fazıl Say’ın bis yaptığı sırada orkestra üyelerinin hayranlığını izlemek bile ayrı bir keyifti. Bu yılın teması “Sıradışı”ydı ve bir gece önce Zorlu’da izlediğimiz Opus 2 gerçekten de sıradışı bir gösteriydi.

Çıplak ayaklı ve gözleri bağlı müzisyenler Şostokoviç çalarken lastik vücutlu dansçılar izleyicilerin yüreğini ağzına getiren cambazlık gösterileri yapıyordu! Sıradışı bir ülkeye de Sıradışı bir Festival yakışırdı zaten! Müzik Festivali bitti diye üzülmeye vakit yok, bayramdan hemen sonra 4 Temmuz’da Caz Festivali başlıyor, hazır ol İstanbul. İKSV iyi ki varsınız, yoksa bu tatsız gündemle yaz hiç de kolay geçmiyor!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder