Candaş Tolga IşıkBüyükelçi'den masallar...

HABERİ PAYLAŞ

Büyükelçi'den masallar...

Haberin Devamı

Amerikan Büyükelçisi John Bass Türkiye’deki görev süresini tamamlayıp Afganistan’a gidiyor. Bass dün bir grup gazeteciyle İstanbul’da son kez bir araya geldi.

Genel Yayın Yönetmenimiz tarafından POSTA’yı temsilen benim katılmam uygun görüldü toplantıya. Büyükelçi Bass çok gergindi. Vakitsizlik nedeniyle herkesin tek bir soru sorma hakkı olduğu söylendi. Bir meslektaşımızın sorduğu soruya ek soru sormak istedim. Büyükelçi soruyu duymazdan geldi, benim soru güme gitti.

Toplantıdaki en büyük tuhaflık Büyükelçi’nin son derece somut sorularımıza son derece “soyut” cevaplar verişi değildi. Toplantı salonuna girdiğimizde özellikle iktidara yakın medya kuruluşlarından meslektaşlarımızın davet edilmemiş olması dikkatimizi çekti.

Büyükelçi Bass’a bu durumu garipsediğimizi söyledikten sonra, “Bu sizin şahsi tasarrufunuz mu Amerika’nın resmi ‘politikası’ mı?” diye sordu bir meslektaşımız.

Büyükelçi genelde bugüne kadar böyle bir uygulamaları olmadığını ama bu sefer son dönemde bazı medya organlarında çıkan -Amerikalılara göre- temel “gazetecilik değerlerinden uzak” haberleri yapan kurumlara karşı bir tavır koyduklarını ima etti.

Bu yetmiyormuş gibi sabah gazetesinden Hilal Kaplan’a yaptıkları daveti de son dakikada iptal ettikleri ortaya çıktı ki bu durum her defasında basın özgürlüğünden, demokrasiden dem vuran Amerika’nın demokrasiyi işine geldiğinde kullanıp işine gelmediğinde rafa kaldırdığının bir başka kanıtı olarak kayda geçti. Bu saatten sonra Amerikalılar kusura bakmasın: Basın özgürlüğü ve demokrasi ile ilgili ‘hassasiyetlerine’ itibar eden bir Allah kulu bulamazlar.

BU DA MI DELİL DEĞİL?

Büyükelçi Bass’ın gündeminde ilk olarak FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan ABD İstanbul Konsolosluğu’nda çalışan görevli (Metin Topuz) vardı:

Bass bu konuda şöyle konuştu: “Türk hükümetindeki bazı kişilerin bu olayı mahkemeden önce medya üzerinden karara bağlama eğiliminden çok rahatsızım. Konsolosluktaki yerel çalışanımızla ilgili somut bir delil bulunacağını düşünmüyorum ancak böyle bir yol seçilmesinden dolayı çok üzgünüm.”



Karşımızda Amerikan Büyükelçisi olunca tüm gazeteciler Türkiye’de çok tartışılan FETÖ ile mücadelede Amerikan hükümetinin desteği/kösteği konusuyla ilgili sorular sordu.

15 Temmuz darbe girişimin baş aktörlerinden Kemal Batmaz’ın darbeden 6 ay önce FETÖ elebaşının Amerika’daki evinde kaldığına dair -bizzat ABD tarafından gönderilen belgeler- konusu açıldı. “Bu belgeler 15 Temmuz’un arkasında Fetullah Gülen’in olduğuna dair bir somut delil değil mi sizce?” diye soruldu.

Bass, “o belgeleri görmedim. Görmediğim bir şey üzerine de yürüyen bir soruşturmayla ilgili konuşmak istemem” dedi ve ekledi: “Defalarca söylediğimiz gibi Türk hükümetinin darbe girişiminin sorumlularının ortaya çıkarılması, adalet önünde hesap vermesiyle ilgili çabalarını destekliyoruz. Ama bunu yaparken Amerikan adalet sisteminin kurallarına uymak zorundayız.”



Bass FETÖ ile ilgili tüm sorulara adeta takılmış plak gibi şu cevabı verdi:

“Türk toplumunun 15 Temmuz’un sorumlularının gereken cezayı alması için sabırsızlanmasını anlıyorum. Ama bunun tüm delilleriyle akıllarda hiçbir şüphe bırakmadan ortaya konulması önemli. Kim ne rol oynadı? Nasıl? Adaletin nasıl tecelli ettiği önemli.”



Bass, bir meslektaşımızın “FETÖ’nün Amerika’daki faaliyetleriyle ilgili delil toplamada neden CIA ve FBI Türkiye’ye destek olmuyor” eleştirisine şöyle cevap verdi:

“Bunu kabul etmiyorum. Destek oluyoruz. Darbe girişimiyle ilgili yaşanan acılardan sorumlu olanların adalet önünde hesap vermesi için Türk hükümetinin attığı tüm adımları Amerika desteklemeye devam edecek. Ama adalet her zaman insanların istediği kadar çabuk tecelli etmiyor. Amerika’da 11 Eylül’ün sorumlularının tüm detaylarıyla ortaya çıkarılması yıllar sürdü. Ama sonunda adalet önünde hesap verdiler. Biz Türkiye ile birlikte çalışıyoruz. Türkiye’deki bir yanlış algı o.”



Soru sırası bana geldiğinde tek bir soru sordum: “Türkiye, Amerika’nın bölgedeki en büyük müttefiki, ortağı... Türk halkının neredeyse tamamı darbe girişimin arkasında FETÖ’nün olduğuna inanıyor. Gel gör ki FETÖ lideri müttefikimiz Amerikan hükümeti iade etmediği için Türkiye’de yargılanamıyor. Ahmet Kaya’nın dediği gibi ‘Bu ne yaman çelişki?’ Bu nasıl müttefiklik? Bunu Washington’da dile getiriyor musunuz?”

Bass yine “masalvari” bir dille Amerikan İngilizcesindeki “court of public opinion” deyiminden yola çıkarak yasaların insanların düşünceleri, inançları ne olursa olsun kendi sistemi içinde işlemesinin öneminden bahsetti. “Vaktiyle Fetullah Gülen’in Amerika’da kalmasına Bush hükümeti karşı çıktı ama mahkeme bu yönde karar verdiği için saygı duyduk. Bugün de mahkemeler ne karar veriyorsa o oluyor” dedi.

Bass’ın FETÖ konusundaki tatmin edici olmayan cevaplarını bir kenara bırakıp bu kadar yıldır Türkiye’de görev yapan Amerikalı bir diplomat olarak onun şahsi fikrini sordum: “Peki, sizin kişisel olarak darbe girişiminin arkasında FETÖ olduğundan şüpheniz var mı?” Cevabı tahmin ettiğiniz gibi oldu: “Ben Amerikan hükümetinin yetkilisiyim. Kişisel yorum yapamam.”

KÜRT KORİDORU’NU DESTEKLEMEDİK'

Kuzey Irak’taki referandum sonrası gelişmelerle ilgili Bass’ın söyleyecekleri merak edilen konular arasındaydı:

“Amerika bağımsız Kürdistan fikrini, ve Kürt koridoru denen yapıyı desteklemiyor, hiçbir zaman da desteklemedi. Kuzey Irak’taki referandum sonucunu tanımıyoruz. Bununla birlikte bölgede yeteri kadar şiddet var, daha fazla olmasını istemiyoruz. o yüzden referandum sonrası tarafların şiddet içeren tedbirler almasını doğru bulmuyoruz. Çözümün masada bulunacağını umuyoruz.”

Toplantıdan sonra defterime 3 not aldım

1- Amerika’nın demokrasi anlayışı gibi basın özgürlüğü anlayışı da son derece samimiyetsiz.

2- Amerika FETÖ ile mücadele konusunda son derece samimiyetsiz.

3- Bir daha Amerikalı diplomatların toplantısına gidip vakit kaybetme!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder