Can Bonomo: Tek eşliliğe inanmasam evlenmezdim

Oya Çınar
oya.cinar@posta.com.tr
Fotoğraf: Paşa Güven

■ ‘Popstar’ beş yıl aradan sonra geri dönüyor. Siz de Bülent Ersoy, Deniz Seki ve Armağan Çağlayan ile birlikte jüridesiniz. Nasıl oldu?

Teklif geldiğinde fikir bana eğlenceli geldi. Hakikaten de şimdiden eğlenmeye başladık. Neticede bu bir televizyon programı. İnsanları eğlendirmek ve Türkiye’deki yetenekleri ortaya çıkarma gibi bir misyonu da var.



■ Sizi Bülent Ersoy ile yan yana görmek ilginç olacak...

Kesinlikle! Henüz 31 yaşındayım. Kariyerime başlayalı 12 yıl oldu ve yanımda Bülent Ersoy var. Bülent Ersoy ansiklopedi niteliği taşıyor bu ülke için.

■ Genelde bu tip yarışmalarda jüride ‘iyi polis-kötü polis’ rolü oynanır. Sizde de olacak mı?

Kendi adıma polis gibi değil de görgü tanığı olarak mutlaka gerçek fikrimi söylerim.

'ERKEKLİK' KLİŞESİNİ YIKALIM İSTEDİK

■ Nilüfer’in ‘Erkekler Ağlamaz’ şarkısını “Erkekler de Ağlar” diyerek ters yüz ettiniz. O fikir nasıl doğdu?

Bilinen en büyük erkeklik klişesini yıkmak istedik. Seksizmin üzerine biraz gidelim, bir türlü yıkamadığımız, “Erkekler şöyledir, erkekler böyledir” kalıplarını esneterek insanları bu konuda düşünmeye sevk edelim istedik. Türk erkeklerini sıkıştıkları kalıplardan çıkararak kendilerini daha özgür ifade edebilmeleri için ilham olmak istedik.


■ Şimdi de Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Bir Adım Kalmalı Geriye’ şiirinden uyarlanan ‘Beni Affet’ şarkısını yorumladınız. Bu hangi tabuyu yıkıyor?

Efsanevi ‘Erkek adam özür dilemez’ tabusunu! Erkeklere gönülden kopan bir özürle, kırgınlıkları arkada bırakarak özgürleşmeleri için ilham verebilirsem ne mutlu bana.



■ Gerçekten, ‘erkek adam’ niye özür dilemez?

Erkeklere çocuk yaşlardan itibaren dayatılan bir öğreti bu. Başkaları tarafından dikilen ve üzerimize giydirilen bir elbise. Oysa kalp kırdıysan, pişmansan, çık ‘erkek gibi’ özür dile. Sevdiklerimiz egomuzdan daha değerli olmalı.

■ Siz başkalarının ya da bir kadının yanında ağlayabilir misiniz?

Ulu orta değil ama güvendiğim ve değer verdiğim insanların yanında ağlarım. O noktaya geldiysem neden tutayım kendimi? Zaten duygusal bir adamım. Sinemada da ağlarım. “Yine mi ağladın” diye takılırlar. Duygularımı saklamam.

BEN KAÇMAYI SEVMEM

■ Sanatın hemen her dalında eliniz var. Müzik, resim, şiir...

Okuma yazmayı öğrendiğimden itibaren kötü kötü şiirler yazmaya başladım. Yazdıkça, paylaşmaktan utanmadığım şiirler ortaya çıkmaya başladı. Diğer yandan annem ressamdı. Dedem TRT’de vokaldi. Evde sanatın her alanı vardı. 8 yaşında gitar çalmaya başladım. O an duygularımı hangi formda aktarmak istiyorsam o şekilde çıkıyorlar.

■ Tüm bunlar sizin için bir kaçış alanı mı aynı zamanda?

Hayır, kaçış benim için hobidir. Bunlar benim işim. Sabah kalkıyorum ve yazmaya başlıyorum. Bu bir kaçış olsa acıklı bir durum çıkar ortaya. Düşünsene, her an, her dakika kendinden ve hayattan kaçan bir adam... Ki ben kaçmayı sevmem. Aksine tüm gerçekliğimle buradayım.



■ Yeni şiir kitabınız ‘Parya Koma’ çıktı. Adının hikayesi nedir?

Dışlanmış birinin ölümünü anlatan bir şiir ‘Parya Koma’. Aslında şiir, kitaba ismini verdi.

EVLİLİK KONUSUNDA GELENEKSELCİYİZ

■ Önümüzdeki yaz oyuncu Öykü Karayel ile evleniyorsunuz...

Çok heyecanlıyım. Her şey güzel gidiyor. Umarım hep böyle devam eder.

■ Siz pek geleneksel, ‘evlilik kurumu insanı’ gibi görünmüyorsunuz aslında...

Tam aksine, evlilik konusunda gelenekselciyim. Evleneceğim insan da öyle. İkimizin de anne ve babaları evli. Biz“Ne gerek var?” gibi düşünmüyoruz. O kadar sembol bir şey olsaydı, hiçbir anlam ifade etmeseydi herhalde bu mesele çoktan hallolurdu. Öyle bir mecburiyeti yokken üstelik, hâlâ bu kadar insan evlenmezdi bence.

İNSAN SONSUZ DEĞİL Kİ AŞK SONSUZ OLSUN

■ Hâlâ evleniyorlar ama çoğunlukla uzun sürmüyor...

O farklı bir konu. Kendi adıma konuşacaksam tek eşliliğe inanmasam zaten evlenmezdim. Ha evet, ‘sonsuz aşk’ çok büyük ve hatta dramatik bir kavram. Üzerine çok düşünülmesi gereken bir şey. O sanki biraz ölmek istememekle alakalı bir motivasyon. Bencilce.


Öykü Karayel ve Can Bonomo 1,5 yıldır birlikteler.

■ Neticede sonsuz aşk olmaz mı?

Olmaz. Çünkü insanlar ölürler. İnsan sonsuz değil ki, aşk sonsuz olsun. Ama o süreyi beraber geçireceğin doğru insanı bulup, hayatın boyunca onu sevmek gibi bir şans elde ettiysen evlilik dünyanın en güzel şeyi olabilir. Şu an böyle hissediyorum.

POPSTAR'IN YARATICISI OSMANTAN ERKIR:

BU 13 HAFTALIK BİR RÜYA 14. HAFTA SİZİ KİMSE TANIMAYACAK



■ Popstar 2018’de bizi neler bekliyor?

En büyük yenilik Can Bonomo. Bu Popstar’da günümüze gelmeyi hedefliyoruz. Nedense eskilerde hep bir gazino ve alaturka havası vardı. O anlamda Can Bonomo yeniliği, gençliği, çağdaşlığı vurguluyor.

■ Neden farklı bir format değil de, yine Popstar?

Bunu biz de çok düşündük. Yepyeni bir şey mi yapalım diye. Ama Popstar’ın bir marka değeri var. Televizyonda yapılan ilk ses yeteneği yarışması. O yüzden bu algıyı değiştirmek istemedik.

■ Peki bu “Popstar’dan bir türlü star çıkmıyor” durumu ne olacak?

İstediğimiz anlamda star çıkmadı, evet. Ama star olmak da öyle kolay değil. Birçok şeyin yolunda gitmesi gerekiyor. Aslında bizden çıkanların çoğu albüm yaptı.



■ Bu kez “Şeytanın bacağını kıracağız” diyor musunuz peki?

Bu büyük bir iddia olur. Elimizden geldiğince star adaylarını bulmaya çalışıyoruz. Sonrası biraz onlara kalıyor. Can Bonomo: Yarışmanın amacı, “Bir mega starımız olsun” olmamalı. Herkesin 15 dakikalığına şöhret hakkı var. Biz onların kendilerini gösterebilmelerine, binlerce insan içinde bir anda 5-0 öne geçmelerine fırsat vermiş oluyoruz. Bu başlı başına önemli bir şey.

■ Bir anda parlayıp sonra unutulup gitmek travmatik olabiliyor. O durumda sorumluluk hissediyor musunuz?

Tabii hissediyoruz. Ama biz hep şunu söylüyoruz, “Arkadaşlar bu 13 haftalık bir rüya. Bunu kabusa çevirmek de, tatlı bir rüya olması da sizin elinizde. 14. hafta ki Bunu içselleştirebilenler uzun vadede durumu kendi lehlerine çevirmeyi başarıyorlar.

Popstar 14 Mart’ta Kanal D’de.