Ben söylesem belki ciddiye almayacaksınız. Ama çocuklarımızı emanet ettiğimiz eğitimciler söylüyor, uyarıyor. Konu son yıllarda bir alet olmaktan çıkıp elimize yapışık hale gelen cep telefonları: “Anne babalar farkında değil, kimse de yeterince uyarmıyor.
Son 20 yılda eğitimde iyice tökezlememizin bir sebebi telefon, tablet, bilgisayar gibi cihazları amacı dışında kullanmamız” diyor bir eğitimci. Ve devam ediyor: “Sosyal medya dedikleri siteler, Facebook, Twitter, Instagram, Youtube, oyun siteleri, bahis linkleri evlatlarımızı sizden, toplumdan koparıyor, içerikleri sakıncalı. Fransa farkına vardı, 2018’den itibaren okullarda telefonu yasakladı. Öğretmenler mesailerinin önemli bir kısmını bu deliliği frenlemek için uğraşmaya ayırıyor.
Toplanan telefonlara bakıldığında hoş olmayan dosyalar, paylaşımlar çıkıyor. Kütüphaneler, konserler, paneller, tiyatrolar tümden unutuldu. Her şey sanal yaşanır oldu. Web’te bulunan bilgilerin yüzde 88’i asılsız, yanlış, ticari, hurafe, uydurma. Ödevleri web’ten yapan öğrenci sahte bilgilerle doluyor. Okulları eğitim yapılamaz hale dönüştürmede suçun çoğu velilerde.
En pahalı cep telefonlarını öğrencilere onlar alıp veriyor. Bilimi, sanatı, edebiyatı, estetiği, tarihi, kitapları eve sokmayanlar, aileler. Çocuğunuzu telefon ile okula göndermeyin. Telefonu bırakan çocuğun başarısının 1 ay içinde yüzde 5 arttığı kanıtlandı. İngiltere’de yapılan bir araştırmada da sınıfta telefon kullanımı yasaklanınca lise öğrencilerin sınav notları yüzde 6,4 arttı.
Küçük çocuklar ölçüyü, faydayı bilemiyor. Medya, reklam geliri elde ettiği için telefonların sağlığa, bilgiye, kültüre zararlı olduğunu ifade etmiyor. Kısaca, çocuklarınız her geçen gün beceriksiz androidlere dönüşmekte!” ABD ve İsviçre’de henüz bir yasak yok, ama okullar kendi kurallarını koyuyor. Aileler, cep telefonlarını çocuklarının izini sürmek için kullandıklarından yanlarında olmasını tercih ediyor. Ama hiç olmazsa kullanımına sınır getirmeli.
Evde de en büyük kavga bilgisayar kullanım saatleri yüzünden çıkmıyor mu? En çok rastladığım ise pusetteki çocuklarını oyalamak yerine eline telefon tutuşturan anne babalar. Böylece minicik bebeler bile cep telefonunun tadına varıyor, sonra da büyüdükçe, al elinden alabilirsen.
Farklıyız ama birlikteyiz, Biz Türkiye’yiz
Toplumu, biz-onlar, Türk- Kürt; laik-dinci, şucu bucu diye ayrıştırıp, kendi kitlesini sağlamlaştırarak bundan iktidar yaratanlara karşı bir uyanış mı bilemem. Ama insanlar artık sıkılmaya başladı bu nefret ve kindarlıktan. Bursa’dan çıkan bir hareket “Biz Türkiye’yiz” diyor. “Muhafazakar, milliyetçi, liberal, sosyal demokrat ve sosyalist arkadaşlarla bir araya gelerek birlikte yaşama iradesini ete kemiğe büründürdük.
Farklılıklarımızı değil birleştiğimiz noktaları esas aldık. Ülkemiz için kaygı duyuyoruz. Çünkü kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı siyaset dilinin toplumda gerilime yol açtığının bilincindeyiz. Kesin kararlıyız, hangi güç odakları hangi kararları alırlarsa alsınlar birbirimizle çatışmayacağız, çocuklarımıza, torunlarımıza parçalanmış ve birbiriyle kavga eden bir Türkiye bırakmayacağız.
Önceliğimiz, birlikte yaşayabileceğimiz bir ülkenin mümkün olduğunu insanlarımıza göstermek ve başlattığımız bu birlikteliği ülke geneline yaymaktır.” Bursa Barosu Başkanlığı da yapmış Avukat Ekrem Demiröz ve yol arkadaşlarının çağrısını, yaşadığımız ortamda gerçekleşmeyecek kadar saf ve temiz bulmakla birlikte gönlüm olmasını diliyor!
Bir küçük gruptan ne olur demeyin, belki örnek olur, çoğalır diye yayınlıyorum. Bizi yönetenler istemese de, biz birlik olmak istiyoruz değil mi?
19 Aralık 2017, Salı 05:00
Haberin Devamı