Selahattin Demirtaş, “Belediyelere kayyum atanması, Hakkari ve Şırnak’ın il olmaktan çıkarılması” ile ilgili kanun teklifinin tasarıdan çıkarılmasını olumlu buldu. Ardından uzlaşma yönünde bir açıklama yaptı: “Yeni anayasa dahil bütün önemli konularda kapsayıcı-ilkeli uzlaşmaya, barışa, her türlü işbirliğine HDP katkı sunacaktır.” 15 Temmuz, HDP için de, PKK için de, bir imkandı. Sık sık vurguladığımız gibi, “FETÖ”, bölgede bütün kilit noktaları elinde tutuyordu. Kritik mevkiler ve istihbarat ağı ellerindeydi. FETÖ'nün bölgeden temizlenmesi, barış ve çözümü bir ölçüde kolaylaştırabilirdi.
PKK ne yaptı?
Türkiye, FETÖ'nün açtığı yaraları onarmaya çalışırken, ardı ardına PKK saldırılarıyla yüz yüze geldi. PKK, 15 Temmuz'un ardından ortalığı yakıp yıkacağına, "FETÖ engeli kalktı, barışçı çözümün imkanları arttı, bu nedenle silahları susturuyoruz ve devletten çözüm adımlarını bekliyoruz" diyemez miydi? HDP, ardı ardına süren PKK saldırıları konusunda, bazı çıkışlar yapsa da, açıktan ve içten bir kınama tutumu alamadı... Uzlaşmaya baştan dahil edilen HDP'ye daha sonra uygulanan iktidar ambargosunun da tabloya olumsuz yönde katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.
Ne olabilir?
Yeniden çözüm sürecine dönülebilir mi? PKK, bu pozisyonu koruduğu sürece, siyasi iradenin bir adım atması zor. Bir iklimin yaratılabilmesi için PKK’nın inandırıcı yönde bir tutum alması gerekir. Türkiye’ye yönelik silahları susturmalı. Yollara mayın döşerken, görüşme olmaz. Uzlaşma olmaz. “Sivil alan”a gelince: HDP’nin, yeni anayasa sürecine katkıda bulunması mümkün olabilecek mi? Meclis’te barışçı bir havaya katkıda bulunmak için, dilini, tutumunu yeni baştan düzenleyebilecek mi? Uzlaşıcı bir yaklaşım gelişebilir mi? HDP, Kürtlerin içindeki barış eğilimini görüyor ve hissediyor. Son dönemde PKK'nın yaptığı saldırılar, Kürtler içinde tepkiyle karşılanıyor. Kürtler, sorunun meşru zeminde çözülmesinin gerekli olduğunu görebiliyor, ağırlıklı olarak bunu tercih ediyorlar. Denebilir ki, “devlet ve AK Parti iktidarı bu konuyu çözmek noktasında samimi değil. Kürtlere haklarını tanımak istemiyorlar.” Yapılabilecek olan, her durumda belli: Yasal ve meşru zeminde hak aramayı sürdürmek. Şiddetin ve silahın bu sorunu çözmek için bir imkan olmadığını, yaşadığımız bunca deneyle görebiliyoruz. HDP'nin, sivil bir değişken olarak yeniden denkleme dahil olması, daha çok kendi tutumuna bağlı... Göreceğiz.