Yeni yıla girerken, bize özel Noel Baba, sırtında KHK torbası ile geliverdi. Hava karardı. Lapa lapa zevkli bir kar beklerken, kocaman buz taneleri düştü gökten. Hukuku ve vicdanları acıtan.
Çünkü, torbadakilerin çoğu Meclis’te görüşülmesi gereken kararlardı.
Eskiden görüşülürdü ama şimdi “Ben yaptım oldu” meclisinden çıkmıştı. Diyorlar ki, “Ne güzel Meclis’te kavga dövüş olmadan kararlar çıkıyor. Şikayet edecek ne var.” İstediğiniz kadar ama deyin.
Cumhurbaşkanı’nın tabiri ile, “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” İşin acı tarafı, bütün milletvekilleri de KHK kararlarını Resmi Gazete’den okudu.
★ ★ ★
Evet, torba tıka basa doluydu ama 15 Temmuz ve sonrasında terör eylemlerini bastıran sivillere yargı muafiyeti, yani dokunulmazlık zırhı getiren karar en önemlisiydi. Toplum ayağa kalktı. Ama KHK koyucu Nuh dedi, peygamber demedi. “Bu sadece 15-16 Temmuz için geçerli” bahanesine sığındı.
Peki bu KHK ile hangi siviller silahlanacak? Yandaş diye tanımlananlar mı?
Kimilerinin koruma güdüsü ne olacak? Daha önce yazmıştım, Türkiye’de ruhsatlı ve ruhsatsız 25 milyon silah olduğunu. Yani kim kimi tutarsa. Genel istek bu maddenin tamamen kaldırılmasıydı.
Ya da, herkesin aynı şekilde anlayacağı dilde yeniden yazılmasıydı. Ama Erdoğan, “Aynen kalacak, ellenmeyecek” deyince korku katmerlendi. Yani muğlak, anlaşılmaz haliyle kalacaktı. Neydi o?
“Terör eylemini bastırmak için vurdum” diyene ceza yok. Çünkü o dokunulmazdı. Peki, suçlunun cezasını devlet vermez mi, yoksa bizler yanlış mı biliyoruz. Farkındasınız değil mi.
Ülke bir kaos ortamına sürükleniyor. Göz göre göre. Yeni yılda Allah hepimizi korusun. Amin. Ama ben, yine de Cumhurbaşkanı’nın, Erdoğan’lığını gösterip, birkaç kez olduğu gibi bu maddeyi düzelttireceğine olan umudumu taşıyorum. İnşallah yanılmam.
★ ★ ★
Bitmedi. 15 Temmuz bağlantılı tutuklu ve hükümlülere mahkemeye gelirken tek tip tulum giydirilecekti ya, AİHM’ye rağmen. Ondan da geri adım yok. Duruşmalara öyle kravat ve takım elbiseyle gelemeyeceklermiş. Peki. Devletin parasını çalan hırsızlara, çocuk tecavüzcüsü sapıklara, kadınları hunharca öldüren katillere ne giydirilecek acaba. Kötü suç-iyi suç diye bir ayırım dünyanın hangi ülkesinde var? Var var... Türkiye’de. İyi hal indirimi alsınlar diye.
Yakışmadı
Cumhurbaşkanımızın yanındaki, 200 bin kişinin katili ve hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nce tutuklama kararı çıkarılan Sudan Devlet Başkanı. Kurduğu milis gücüyle soykırım yapan adam. İddia böyle. Sen kalk, 500 milyon dolar ticaret hacmimiz olan (hepsi kâr olsa ne olur?) Sudan ile 21 sözleşme imzala. Bir de fahri doktora cübbesini giy. Olacak şey mi bu Sayın Cumhurbaşkanım. Size yakışmadı.
Tunus’tan geldiii
“Birlikte gelişmeyi, birlikte üretmeyi, birlikte zenginleşmeyi arzu eden bir anlayışla, Afrika ile ilişkilerimizi geliştirme çabasındayız” diyen Cumhurbaşkanımız, mavi boncuk dağıtarak üç Afrika ülkesini dolaşıp geldi. Eşi hanımefendi ile. Son gününde, “Tunustan zeytinyağı alacağız” deyince, şaşırdım ve araştırdım.
Tunus’ta 90 milyon, bizde 180 milyon zeytin ağacı var. Tunus’a en büyük ihraç kalemlerimizden biri de, zeytin işleme ekipmanlarıymış. Ticarete bakın. Makineyi al. İşle zeytinini.
Gerisini düşünme ben alırım. Sanki bizde yok. Ama biz zeytinle, buğdayla, nohut, mercimek, sarımsakla filan uğraşmayız. Kendi kendine yeten bir tarım ülkesiydik ama artık yettiremiyoruz. Olsun. Biz betoncuyuz. Karayı, denizi betonlarız. Anlayın artık. Bi daha da, tarım üretimine destek filan demeyin.
MUTLU YILLAAAR
Göze, kulağa ve dile ne hoş geliyor değil mi. Ah, keşke. Dilekler, hayaller gerçek olsa. Olmuyor, olamıyor. Biz yine dünya milletlerinin, Uzak Doğu’dan başlayarak yeni yıla giriş coşkularını izleyeceğiz. Özlemle. Çünkü bize yasak.
Sağlığımız ve güvenliğimiz içinmiş. Güvenliği sağlayamadığımız için herhalde. Kutlanmayacak mı, tabii ki kutlanacak. POSTA’nın Yayın Koordinatörü kızım Elif Yılmaz, nasıl kutlanacağını bakın ne güzel tweetlemiş: “Yılbaşını yasadışı kutlama ayrı bir heyecan kattı hayatımıza.” Aynen öyle. Adettendir. Mutlu, huzurlu, kardeşçe barış içinde, her türlü dertten uzak ve tabii geçim sıkıntısı çekmeden, en önemlisi de sağlıkla yeni bir yıl, 2018 diliyorum. Kalın sağlıcakla.
SİZCE
Bu koca ülkenin bir Sağlık Bakanı var. Hayal bu ya, bir gün birisi makam arabası Mercedes’i ile onu Lösante’nin önünden geçirse. Merak ediyorum, o koca hastane binalarını görür mü acaba.
Ruhsat vermediği için boş duran o pırıl pırıl 325 yatağı hâlâ duymazdan, görmezden gelmeye yüreği el verir mi acaba.
Yoksa, yemin etmiş bir doktor olarak, hasta çocuk, hatta yetişkinlere sağlık, can verecek bu hastaneye, başhekimi, bağışçıları sizden ya da bizden diye düşünmeden, yeni yılda “Gelin, ruhsatınızı imzaladım” diye müjde verir mi acaba diye düşündüm. Benimki de merak işte.
ŞİKENİN ŞİKESİ VAR
Spor gazeteciliğinin ustalarından Atilla Gökçe, “Terim, görevden ayrılmasına karar veren TFF’ye açtığı 13 milyon liralık davanın, herhangi bir nedenle zaafa uğramasını istemiyor. TFF ile sözleşmesinin Haziran 2018’e kadar sürdüğünü belirterek, Galatasaray’da o süre dolana kadar ‘bedelsiz’ çalışacağını açıkladı” diye yazdı.
Renkli beyinlere önce “Vay bee” dedirtti ama, bu da şikenin ‘Future tense’i herhalde. Millet de zannedecek ki, koca imparator, kulüp, renk aşkına ayda 1905 lirayla kıt kanaat geçinip gidecek. Yaşşaaa, varool.
Rakamın da ulviyetine dikkatinizi çekerim. 1905. Bunu ancak Terim düşünebilir. Rıdvan dikkat! Unvanını kaptırıyorsun. Yıldırım Demirören, sen de bak bakalım pabuçlarını doğru giymiş misin. Ters olmasın.
31 Aralık 2017, Pazar 05:30
Haberin Devamı