Demet Şener ve İbrahim Kutluay’ın 12 yıllık evliliği ihanet nedeniyle bitiyor. Dava bir yıldır çekişmeli şekilde sürüyor. Levent’teki evinde bizi tüm zarafetiyle karşılayan Demet Şener, yaşadığı sancılı süreci ilk kez POSTA’ya anlattı Röportaj: Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.trFotoğraflar: Bahadırhan ERKOÇNasıl bir yaz geçirdiniz? Daha çok kızım İrem’in turnuvalarıyla uğraştım. Hem okulun hem de kulübün tenis takımında. Bir kere çocuklarla bir kere de çocuksuz iki kısa tatil yaptım. Uzun tatilleri sevmiyorum. İstanbul’daki hareketli hayatımı daha çok seviyorum. Her sabah 7’de kalkıyorum. Gece insanı değilim. Miskin miskin yatmayı sevmiyorum.Sağlıklı yaşam konusunda hep bu bilinçte miydiniz? Hayır! 19 yaşında modellik yaparken kilomu korumak için bir elma, bir salatayla günü bitiriyordum. Gençken ruhen ve bedenen kendi kıymetini bilmiyor insan. Bu üzücü süreci atlamamda da yardımcı oldu yoga. İç ve dış güzellik birbirine bağlı. Ne yaşarsam yaşayayım nefret boyutunda kalmamaya özen gösteriyorum. Evet, çok kırgınım ama, “Bunda da mutlaka bir hayır var, bu da benim için bir sınav” diyorum.Sosyal medyaya çok geç girdiniz... İlk zamanlar karşıydım nedense. Kendimi çok baskılamışım. Aman göz önünde olmayayım diye... Şimdi öyle değilim. Hiçbir işe yaramıyormuş bunlar. Yeni sezonda televizyonda olacak mısınız?Sağlıklı yaşam programı ‘Tam Zamanı’ iki hafta önce bitti. Yeni, farklı teklifler var. Onları değerlendiriyorum. Çocuklarım belli yaşa geldikten sonra kaldığım yerden devam etmek istiyordum zaten. Kendinizi geri çekmek sizin tercihiniz miydi? Biraz mecburiyetten oldu. İbrahim’le ilişkimiz başladığında o Yunanistan’da oynuyordu. Ben buraya gidip gelmek yerine oradaki hayata adapte olmaya çalıştım. Türkiye’de olsaydık kendimi bu kadar geri plana çekmeyecektim. Ama çocuklarımla birebir ilgilenmek istedim.Nasıl bir annesiniz? Kurallarım var. Ama sevgimi de sonsuz veririm. İnsanlara saygılı, değer yargıları olan, mütevazı çocuklar olsunlar istedim. Şükür ki öyle oldular. Anneliğim konusunda tevazu göstermem. Kimse anneliğimi ve zamanındaki eş durumumu eleştiremez. Dört dörtlük yaptım her şeyi. Her anne kendine göre en iyidir. Ama ben, benim konumumdaki bir insan olarak varımı yoğumu aileme verdim. Ne iş hayatı, ne davetler, ne de başka şey. Varsa yoksa ev ve çocuklar... “Keşke” diyor musunuz? Hayır! Pırıl pırıl çocuklarım var. Ama boşanmamız çekişmeli geçiyor. Zorlu bir süreç ve buna rağmen çocuklarımın ruh haliyle gurur duyuyorum. Tabii ki büyük yıkım yaşadım. Beklemediğim insandan hiç beklemediğim şeylerle karşılaştım. Bunu asla hak etmedim!Duygusal durumunuz nasıl şu an? Hayatımda bomba patladı. Nasıl olabilirim ki? Ekim başında davayı açalı bir yıl olacak. Kimsenin tahmin edemeyeceği kadar zor şeyler yaşadım, yaşıyorum. Evet, hiç beklemedim.Hiç mi kulağınıza gelmemişti aldatıldığınıza dair dedikodular? Bir iki kere geldi ama hiç beklemiyordum. Şu sıra hayatımda en rahatsız olduğum soru şu: “Hiç mi ruhun duymadı?” Evet, duymadı! Bizler ünlü insanlarız. Her dedikoduya kulak asamam. Beni evimin içi ilgilendirir. Evimin içinde de çok mutlu bir aile ve karı-koca ilişkimiz vardı. Nasıl tahmin edebilirsin ki! Hangi kadın tahmin edebilir? Tahmin etsem bu kadar şok geçirmezdim. Aşık görünmüyordum, aşıktım! O da bana çok aşıktı. 16 yıllık bir beraberlikten bahsediyoruz. Karşılığını bulmasa bunca yıl geçer miydi?Bir şans daha vermeyi düşündünüz mü? Ne şansı vereceğim? Bir anlık hata değil ki. Uzun süreli başka bir ilişki söz konusuymuş. Çok geç ne yazık ki!.. Tabii ki ufak tefek fikir ayrılıklarımız vardı. Ama asla geçimsizliğimiz olmadı! O yüzden hayatımın şokunu yaşadım. Çocuklar nasıl karşıladı? Onlar da şok geçirdi. “Ne oldu, niye birden bire ayrılıyorlar?” dediler. Evde büyük bir sürtüşme olsa, “Boşanmak çocuklar için hayırlı olabilir” diyebilirdik. Ama bizim ailemiz için bu geçerli değildi. Çocukların da hayatında bomba patladı. Hayır. Her şeyleriyle ben gayet güzel ilgilendim. En az zararla atlatmaları için elimden geleni yapıyorum. Birlikte atlatacağız.Siz yardıma ihtiyaç duydunuz mu? Duydum tabii. Ara ara gidiyorum. Kolay bir süreç değil. Ama ağlak bir kadın değilim. Kendime acımam. Kendimde asla eksiklik görmem. Aldatılmak karşı tarafın karakteriyle ilgilidir. Benim bu aşamada İbrahim’den tek beklentim, bu evliliği güzellikle ve anlaşmalı olarak bitirmesi olurdu. Her şeyin bu kadar ayyuka çıkması yaralıyor. “Yok canım, daha neler!” dedim. İnanamadım. Sonuçta evinde mutlusun, gözünün içine bakan bir karın, iki şahane çocuğun var. Bir erkek daha ne ister? Vıdı vıdı yapma huyum yoktur. Evlilik hayatımda bir kere kocamın telefonunu karıştırmışlığım yoktur. Ama bunlar yetmiyormuş demek. Çocuklar babalarıyla görüşüyorlar mı? Tabii ki. Her zaman.O durumu nasıl idare ediyorsunuz? Çok güzel idare ediyorum. Benim kadar mantıklı insan zor bulunur. Çocuklarıma babalarıyla ilgili en ufak kötü söz söylemem. Zaten İbrahim’in babalığına asla laf söylemem. O ayrı konu. Hâlâ gidemedim (gülüyor). Çünkü ben her şeyi İbrahim’le yaptım. Onun işleri dolayısıyla bir planı yapamıyorsak kendim yapayım demedim hiç. “Aman onun maçı, aman milli takımın programı, aman ben gitmeyim evde onu bekleyeyim...” 16 yılım bunlarla geçti. Hayat tecrübesi bu işte! Ama başım dik çok şükür. Bunlar da geçecek, biliyorum. Çocuklarımın psikolojisi ve sağlığı iyi olsun... Dolayısıyla benim sağlığım iyi olsun. Bunlar olduktan sonra gerisi yoluna girer. Ben ne kadar iyi olursam çocuklarımı da o kadar iyi ederim. Sahip olduğum her şeye şükrediyorum. Hâlâ aşık mısınız? Hayır. Çok emin ve net bir şekilde söylüyorum ki hayır! Güvenin bittiği yerde ne aşkım ne de sevgim kalır. Hepsi bitti! İbrahim’den sadece bu sancılı süreci uzatmamasını beklerdim. Elimde dosyalar, mahkeme kapılarında ne işim var? Bunlara gerek var mıydı? İnsan şapkasını önüne koyup bir düşünür. Güçlüyüm çünkü. Ağır şeyler yaşadım. Yerlerde sürünerek ağladığım günler oldu. Ama kalkıp, gözyaşlarımı silip çocuklarımı antrenmanlarına götürüyordum. Kesin kararımı vermiş değilim ama bu süreç bittikten sonra neler yaşadığımı tüm açıklığıyla anlatmak istiyorum. Çünkü içimde kalırsa bu beni hasta edebilir, biliyorum. Tepkim sadece ihanete değil. Bunun yapılış biçimine, ihaneti öğrenme şeklime. Bunların benim kapıma nasıl getirildiğine... İsyanım bunlara. Kimse bunu hak etmez. Asla. Öyle bir kadın değilim. Yaşadıklarım az buz değil. Ama benim için evlilikte güvenin bittiği yerde her şey biter. 40 yaşındayım. Hayatımın en güzel çağındayım! Niye bir inat uğruna hayatımı sürüncemede bırakayım ki. Önüme bakarım. Anlatmaya çalıştığım şu: Aşk biter, evlilik biter ama adam gibi ayrılır, ne yaşamak istiyorsan yaşarsın. Size gelip, “Ben başkasına aşık oldum” deseydi... Gayet olgun karşılardım. Canın sağ olsun diyecek kadar geniş gönüllü değilim ama “Güle güle” derdim. Kimse kimsenin tapulu malı değil. Bazı ilişkiler mezara kadar sürer, bazıları böyle biter. Valla en içimizde olan annemdi. Ama yaşadıklarımı görünce beni destekledi. Zaten “Yapma, etme” diyene öyle güzel verdim ki cevabını. Hiçbir şey diyemediler. Ben çok fedakarlık yaptım. Ama bunca özverinin karşılığında bana bunu yapanı babam olsa tanımam.Aşka küstünüz mü? Hiç! Bir an evvel boşanıp yeni hayatıma başlamak istiyorum.Nasıl bir insan güveninizi yeniden kazanabilir? Valla 16 yıl aşık olduğumuz insanı da gördük. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Ne desem boş!