Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Numan Alp, diyabet hastalığına göz muayenesinde tanı konulabileceğini söyleyerek “Diyabet tanısı almış hastaların yalnızca 3’te 1’i göz doktoruna kontrole gidiyor. Ne yazık ki, hastaların yüzde 85'i görmeleri etkilendikten sonra bize başvurabiliyor. Diyabet sebebiyle meydana gelen görme kayıpları eğer erken tanı ve uygun tedavi yapılır ise yüzde 95'i önlenebilir” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün güncel verilerine göre, küresel çapda 3 milyardan fazla insanın nörolojik bir durumla mücadele ettiği kaydediliyor. Nöroloji alanında çalışmalar gerçekleştiren Uzm. Dr. Oya Yakut, epilepsi, baş ağrısı ve hareket bozuklukları gibi nörolojik rahatsızlıkların tedavisi konusunda uygulanan tedavi yöntemlerini ve faydalarını açıkladı. Uzm. Dr. Yakut, “Küresel çapta ileri bir sağlık sorununa dönüşen nörolojik hastalıklar giderek yaygınlaşırken, milyonlarca insanın yaşam kalitesini düşürmekle de kalmayarak hayatını tehdit ediyor. Nörolojik problemler şu anda dünya genelindeki sakatlık gibi büyük hastalıkların da önde gelen nedeni olarak kabul ediliyor” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre dünya çapında çocukların yüzde 25’inin kadınların yüzde 40’ının anemi yaşadığını vurgulayan Dr. Edvin Murrja, “Bu durum özellikle doğurganlık çağındaki kadınlar ve hamileler için ciddi bir sağlık sorunu teşkil etmektedir. Gebelikte kansızlık bebeğin gelişimine engel olabilir” dedi.
Son zamanlarda sosyal medyada öne çıkan ‘spor ömrü kısaltıyor’ iddialarının bilimsel bir dayanağı olmadığına işaret eden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Okay Abacı, her kişinin kendisine özgü bir spor dalını yapması gerektiğini söyledi. En sağlıklı spor dalının kalp dostu olan düzenli tempolu yürüyüşler olduğunu da belirten Prof. Dr. Okay Abacı, “Düzenli egzersiz ve sporun, kalp sağlığı, kas-iskelet sistemi, zihinsel sağlık ve genel yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkileri var. Ancak aşırıya kaçan, yanlış yapılan ya da vücuda fazla yük bindiren spor türleri, zamanla olumsuz etkiler yaratabiliyor” diye konuştu.
Günlük beslenme düzeninde sağlıklı yağların tüketimi oldukça önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü, vücut için gerekli olan yağların doğru kaynaklardan alınmasını önerir. Bu yağlar; kalp sağlığını destekler, metabolizmayı düzenler ve genel sağlığı iyileştirir. Peki, DSÖ hangi sağlıklı yağı öneriyor? Faydaları nelerdir?
Kocaeli'de obezite cerrahisi konusunda yeni uygulamaların ele alındığı çalıştaya dünyanın dört bir yanından profesörler katıldı. Obezite cerrahisi alanındaki gelişmeler masaya yatıran Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, "Kalp rahatsızlıklarının birçoğu obeziteli bireylerde görülüyor. Obezite ilerledikçe kansere bile yol açıyor. Vatandaşlara posalı gıdaları yemeyi öneriyoruz. Doyduktan sonra yemek yenilmemesi gerekiyor" dedi.
Dünya genelinde sağlık otoriteleri, son dönemde domuz gribi vakalarında yaşanan artışla ilgili endişeli bir durumu izliyor. Özellikle kış aylarının etkisiyle birlikte, birçok ülkede domuz gribi salgınında belirgin bir yükseliş gözlemleniyor. Bu durum, küresel sağlık topluluğunu alarma geçirirken, uzmanlar hastalığın yayılmasını kontrol altına almak adına acil önlemlerin alınmasının gerekliliği konusunda uyarıyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kılıç , domuz giribi hakkında Posta.com.tr okuyucularına önemli açıklamalarda bulundu
Erkek üreme sağlığına yönelik yapılan değerlendirmelerde spermler sayı, hareket ve hız kriterlerine göre incelendikleri gibi şekil (morfoloji) açısından da incelenmektedirler. Spermin baş, gövde ya da kuyruk kısmında görülen yapısal bir bozukluk şekil bozukluğu olarak adlandırılmaktadır diye belirten Üroloji Uzmanı Dr. Taha Uçar; “Geçmişten günümüze yapılan bazı araştırmaların sonuçları spermin sayısı ve hareketliliği kadar şekil bozukluğunun da kısırlık riskini artırdığını ortaya koymaktadır. Genetik hastalıklar, obezite, sigara-alkol kullanımı, hava kirliliği, radyasyon, ısı, varikosel problemi, geçirilen ateşli hastalıklar spermde şekil bozukluğu oluşmasına neden olan faktörler arasında yer almaktadır. Spermde şekil bozukluğu yaşayan bazı erkeklerin doğal yolla baba olma şansı varken bazı erkekler ise sadece tüp bebek tedavisiyle çocuk sahibi olabilmektedir. Bu noktada detaylı bir inceleme sonucunda kişiye özel yaklaşımda bulunmak ve doğru tedavi şekline karar vermek büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı beslenmek, fazla kilonun verilmesi, sigaranın bırakılması, doktor kontrolünde alınan vitamin takviyelerinin kullanılması da sperm morfolojisi üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır” dedi.
Kırmızı meyveler, hem lezzetli hem de sağlıklı bir yaşam için doğal birer mucizedir. Kiraz, ahududu, domates, elma ve çilek gibi meyveler; kalp sağlığını destekleyen antioksidanlar, lif ve vitaminlerle doludur. Bu besinler, kötü kolesterolü düşürür, kan basıncını dengeler ve iltihaplanmayı azaltarak kardiyovasküler sistemi korur. Peki bu meyveleri en etkili şekilde tüketmek için neler yapabilirsiniz? İşte detaylar:
Bazı içecekler, genel olarak sağlıklı ve faydalı olarak bilinse de belirli koşullarda olumsuz etkiler yaratabilir. Her bireyin vücut yapısı ve ihtiyaçları farklı olduğundan dolayı bazı içecekler yanlış zamanda veya aşırı tüketildiğinde beklenmedik yan etkilere yol açabilir. Peki, hangi içecek yanlış tüketildiğinde zarara neden oluyor?
Hayatın karmaşası içinde kendimize dönüp baktığımızda, doğayla olan bağımızın ne kadar zayıfladığını fark ediyoruz. Beton duvarlar arasında büyüyen çocuklar, ayaklarının toprağa değmediği bir dünyaya alışıyor. Oysa bir saksıda yetişen küçücük bir bitki bile, insanın ruhuna dokunmaya yetecek kadar güçlüdür.
Mevsimsel geçişlerde Respiratuvar Sinsityal Virüs (RSV) özellikle bebekler ve çocuklar için önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Konu hakkında bilgiler paylaşan Prof. Dr. Dilek Yılmaz, “RSV, dünya genelinde bebeklerde ve erken çocukluk döneminde alt solunum yolu enfeksiyonlarının en önemli nedenleri arasında geliyor. Genellikle hafif geçirilen soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olsa da aynı zamanda akciğerleri etkileyip alt solunum yolu enfeksiyonlarına (zatürre ve bronşiolit) yol açabiliyor” dedi.
Aralık ayının ilk günü olan 1 Aralık, Dünya AIDS Farkındalık Günü olarak kutlanıyor. Bu özel gün, HIV ve AIDS ile ilgili farkındalık yaratmayı ve küresel mücadelede atılan adımları hatırlatmayı amaçlıyor. 1988 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlatılan bu gün, HIV ile yaşayan kişilerin haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurguluyor. AIDS'in yayılmasını önlemek için daha fazla bilgi edinmek ve toplumu bilinçlendirmek de bu günün temel hedeflerinden biridir. İşte tüm detaylar!
Türkiye’de ilk HIV vakasının 1985 yılında tespit edildiğini dile getiren Prof. Dr. Doğancı, tanı konduktan kısa süre sonra yaşamını yitiren bu hastanın ülkemizde HIV/AIDS ile mücadelenin başlangıcını temsil ettiğini anlattı. 1988 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1 Aralık’ın, ‘Dünya AIDS Günü’ olarak ilan edildiğin hatırlatan Prof. Dr. Doğancı, ‘Ancak 2002 yılına kadar Afrika’da milyonlarca insan bu virüsle yaşarken yalnızca küçük bir kısmı tedaviye erişebildi’ dedi.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “Özel hastaneler mevzuatını tamamen yeniliyoruz. Özel hastanelerde mevzuat açısından bazı değişikliklere ihtiyaç olduğunu görüyoruz” dedi.
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, nefes darlığı, öksürük, kanlı balgam, istemsiz aşırı kilo kaybı gibi belirtilerin, akciğer kanserinin en önemli habercisi olduğunu söyledi.
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Ersoy, gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımıyla ilgili uyarılarda bulunarak, “Antimikrobiyal direnç basit hastalıkların bile tedavisini zorlaştırıyor. Böyle giderse 2050 yılında 10 milyondan fazla insan bu sebeple hayatını kaybedebilir” dedi.
Akciğer kanseri ne yazık ki en yüksek ölüm oranlarına sahip kanser olmaya devam ediyor. Akciğer Kanseri Farkındalı Ayı kapsamında konuşan Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gaye Ulubay, "Önümüzdeki 20 yıl içinde kadınlarda akciğer kanseri görülme oranının yüzde 70 artması bekleniyor. Bunun nedeni kadınlarda sigara kullanımının artması ve çevresel faktörler" dedi. Küresel kanser istatistikleri yayınlayan bir kuruluş olan GLOBOCAN verilerine de değinen Prof. Dr. Ulubay, "GLOBOCAN 2022 verilerine göre, tüm kanser türleri içinde yüzde 12.4 ile en sık teşhis edilen kanser türü olan akciğer kanseri, her yıl yaklaşık 2.5 milyon yeni vaka ile küresel bir sağlık krizi yaratıyor. Türkiye’de ise 2022 yılında 41 bin 32 kişiye akciğer kanseri teşhisi konmuş olup, bu hastaların 33 bin 39’u erkeklerden oluşmaktadır. Ülkemizde her 100 bin erkekten 68’i bu hastalıkla mücadele etmektedir" dedi. Prof. Dr. Tuncay Göksel ise pasif içiciliğin akciğer kanseri riskini yüzde 30 artırdığını açıkladı.
Göz Hastalıkları Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Özgür Yaşar, hava kirliliğinin, çevresel etkenlere karşı oldukça hassas olan gözlerde konjonktivit başta olmak üzere çok sayıda ciddi hastalığa neden olabileceğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), M çiçeği (mpox) virüsüne karşı Japonya'daki KM Biologics tarafından geliştirilen ve üretilen "LC16m8 aşısını" acil kullanım için onayladığını bildirdi.
Sağlık Bakanlığınca, "Obezite ile Mücadele ve Fiziksel Aktivite 2024-2028 Eylem Planı" kapsamında, 10 ayda yaklaşık 800 bin kişiye eğitim verildi, okullarda da yaklaşık 2 milyon öğrenci ve okul personeline bilgilendirme yapıldı.
Kalp damar hastalıkları, tüm dünyada ölümlerin en sık nedeni olarak çağın en büyük sağlık sorunlarından biri haline geldi. Dünyada her 15 saniyede bir insanın kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, “Kalp damar hastalıklarının risk faktörlerini kontrol altına almak, hastalığın önlenmesinde kritik bir rol oynuyor. Hastalık, yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli kontrollerle önemli ölçüde önlenebilir hale geliyor” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2023'te dünya genelinde tahminen 10,3 milyon kızamık vakası görüldüğünü ve vakalarda bir önceki yıla göre yüzde 20'lik artış kaydedildiğini bildirdi.