Yazgülü AldoğanGülmek de haram artık bize

HABERİ PAYLAŞ

Gülmek de haram artık bize

Haberin Devamı

40 yılın başında bir kurumsal şirket, Vodafone Türk, bir maça kadın gazetecileri götürme ye karar verdi. Maç da maç hani. Beşiktaş ve Bayern Münih. Maç Münih’te oynanıyor. Beşiktaş’ın seyircisi bundan önce maç güvenliğini ihlal edip ceza aldığı için, Beşiktaş bu maça resmi olarak taraftarlarını götüremiyor. Ama tabii ki Avrupa’da yaşayan Türkler, ve Türkiye’den kişisel ve kurumların sponsorluğunda gelen bizim gibi davetliler maçı sanki Beşiktaş taraftarı değilmiş gibi izleyecek.

Bayrak yasak

Tabi bu maça gelebilmenin önemini arttırıyor. Biliyorum ki pek çok kişi bizim yerimizde olmak için can atıyor. Açıkçası arkadaşlarımı bilmem ama, benim futbolla aram pek yoktur siz de bilirsiniz. Ama Beşiktaş’a karşı bir sempatim vardır, o da Çarşı Grubu’na olan sempatimden ötürü. Dolayısıyla bu maça seve seve gitmeyi kabul ediyorum.

Almanya soğuk, maç gece ayazda oynanacak. Özenip bezenip kayak kıyafetlerimi çıkarıyorum, bizim Kayak Seven Gazeteciler Derneği’nden kalma Türkiye yazılı ve bayraklı montum, şapkam eldiven, ayakkabılarım, her şey hazır. Maça gitmeye hazırlanırken aldığım haber beni korkutuyor: sadece Beşiktaş değil, Türkiye ile ilgili bayrak yazı olan hiç bir şey stada sokulmayacak.

Kamufle olduk

Böylece montumu ters çevirip giyiyorum, kamufle Türkler olarak stada giriyoruz. Açıkçası böyle saklanmak da zoruma gidiyor. Ama tribünlerin bir çok yerinde gizli Beşiktaşlıların olduğu çok belli, hatta zaman zaman kendilerini tutamayıp Beşiktaş için tezahürat bile yapıyorlar. Ama en güzeli Bayern Münih her gol attığında tribünlerin bir kısmındaki o derin sessizlik.

Maç başlamadan önce her ne kadar başımıza gelecekleri tahmin edebiliyorsak da, yine de bir umut, belki bir tanecik gol de biz atarız, belki o kadar da çok yemeyiz canım, Beşiktaş da hiç fena takım değil diye düşünüyoruz. Tabii ki bu kadar büyük bir stada ve maça geldiğimiz için neşeliyiz. Fotoğraflar çekip Instagram’a koyuyoruz. Henüz yüzümüz gülüyor. Maç başlarken takımların oyuncu listesine bakıyorum, iki listede Türk adı yok ki. Meğer artık izin çıkmış, kota moda kalmamış, istediğin kadar yabancı oyuncu alabiliyormuşsun, takımda bir tek Caner varmış, ne gülüyorsunuz canım, ben futbol yazarı mıyım?

Zevkli maç değil

Ama bir şeyler sezmiştim tabi, İstanbul’dan ayrılmadan önce oğluma, beş tane filan yeriz galiba demiştim. Ama 3-2, 3-1 diye bahis tutturan arkadaşlarımın yanında ayıp olmasın diye sesimi çıkarmamıştım. Maç başlıyor nedense hep bizim sahada oynanıyor, bizim kalenin önünde, hatta ve öbür kaleci boş durmaktan üşüyor da kendi kendine ısınma hareketleri yapıyor garip.

Açıkçası çok zevkli bir maç olduğunu söyleyemeyeceğim. Bence bizimkiler dökülüyor, hele ilk kartı yiyip on kişi kalınca, ama sanki ötekiler de şahane oynamıyor. Hele tribünler, nerede Beşiktaş seyircisi, televizyonda seyreder gibi, hiç atraksiyon yapmıyor.

Seyirci de döküldü

Sadece her golden sonra anlatıcının yaptığı şamataya, 'teşekkür ederiz' sözüne 'bir şey değil' diye cevap vermeleri bize çok komik geliyor. Ne yazık ki ilk yarıdan sonra iyice yorulan takım, yani Beşiktaş, ikinci yarıda sapır sapır dökülüp, gol eriyince bizim seyirci de dökülüyor.

Üçüncü golden sonra ufak ufak gidenler dördüncü golden sonra bana bile, şu Instagram’daki gülen fotoğraflarımızı sil rezil oluyoruz diyen arkadaşlarım oluyor. Zaten bize gülmek bile haram. Ne zaman tuttuğum takım, parti, kişi kazandı ki?

Çarşı’yı seviyorum

Üstelik ülkenin başında bu kadar çok dert varken, ve hatta neredeyse sınırlarımızın ötesinde, sadece terör örgütü ile değil, yerleşik bir ordu ile çatışma tehlikesi verilmişken, maça gidip de gülmek neyimize? Kös kös otele geliyoruz, hava da buz, kalbimiz de buz, yatıp uyuyoruz. Hem ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu Beşiktaş’dan bana ne ya? Sağdan soldan derlenmiş yabancı oyuncular. Ben galiba taraftarını seviyorum: Çarşı’yı!

Küçük Kartallar geliyor

Maç öncesi sohbet ettiğimiz Vodafone Türk CEO’su bize küçük Kartalları yetiştirmek ve yetenekleri keşfetmek için geliştirdikleri projelerini anlatıyor, ayrintilarini döndükten sonra paylaşacağım.

Şimdilik beş sıfırı hazmetmekle meşgulüm. Pek kolay olmuyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder