Kartal, 20 günlükken kalbine bir mikrop girdi. Kalp yetmezliği teşhisi kondu. Daha evine gidemeden yoğun bakıma alındı.
Tedavilere olumlu yanıt vermedi. Durumu giderek ağırlaşınca tek seçenek kaldı: Kalp nakli. Gel gör ki, Türkiye’de bebeklere kalp nakli yapılamıyordu.
Kartal, Almanya’daki bir hastane tarafından kabul edildi. Ailesi son kuruşuna kadar imkanlarını kullanmıştı ama bir yerden sonra onların da gücü kalmamıştı. Annesi son çare sosyal medya hesabına sarıldı: “Sigortamız olmadığı ve Almanya vatandaşı olmadığımız için Kartal’ın kalp nakli sırasına girip ameliyat olması için 1 milyon 100 bin Euro’ya ihtiyacımız var. Oğlumun acilen kalp nakli olması gerekiyor. Bize yardım edin.”
★
Bugüne kadar Türkiye’de sosyal medyanın birilerini linç etmek - yok etmek için kullanıldığına çok şahitlik etmiştik.
Ama bu sefer farklı oldu. İlk kez sosyal medya bir insanın yok olmamasına, hayata tutunmasına vesile oldu.
İlk kez sosyal medya ayrışmanın değil, birleşmenin-kenetlenmenin aracı oldu.
Minik Kartal’a ilk destek Beşiktaş kulübünden geldi... Ardından sanatçılar, gazeteciler, spor kulüpleri, holdingler...
Bir ülke minik bebeği yaşatmak için adeta seferberlik ilan etti.
★
Ve dün Kartal’ın annesi, daha duyuruyu yapalı 24 saat olmadan müjdeli haberi ağlayarak verdi: “Mucize gerçekleşti, para toplandı.”
★
Meğer ne çok hasret kalmışız iyi şeyler görmeye, güzel haberler duymaya...
Bir millet küçücük bir bebeğe el uzatırken, hayata tutunan sadece 10 aylık Kartal bebek değil, hepimizdik.
Kartal’a uzanan milyonlarca gönüllü el gösterdi ki, burası aslında bu güzel kalpli insanların ülkesi...
Bu toprakların, bu milletin, bu ülkenin bir parçası olabilen herkese, hepimize ne mutlu.
05 Temmuz 2017, Çarşamba 05:00
Haberin Devamı