Aman dikkat, güneşin altında kalmayın, çok su için, fazla hareket etmeyin! Türkiye, bunaltıcı çöl sıcaklarının altında kavrulurken 20 bin kişi de kızgın asfaltın üzerinde ayakları pişerek, ter içinde kalarak ADALET, HAK, HUKUK diye bağırarak yürüyor.
Kilometrelerce konvoyun başında Kılıçdaroğlu, yanında CHP milletvekilleri, yurttaşlar, sivil toplum örgütleri, futbol takımlarının taraftarları, İstanbul Barosu’ndan avukatlar, ev kadınları, emekliler, gençler, herkes yürüyor.
Bütün Türkiye onları izliyor, sesini duyuyor. Artık gitmeyenler eksiklik hissediyor. Bir arkadaşım sırf yürüyüşe katılmak için ABD’den geldi, benden bilgi alıyor, gece nasıl konaklanacak diye. Ve birileri onlara terörist diyorsa, vicdansızlık ediyor! Ancak Adalet için bu çile çekilir, bir parti lideri ilk kez slogan atarak yürüyor!
Partili Cumhurbaşkanına özel madde tartışması
AKP kurucuları ve bakanlarından Abdüllatif Şener, cumhurbaşkanına hakaret davalarıyla ilgili ilginç bir noktaya dikkat çekti. “Türk Ceza Kanunu’nun Cumhurbaşkanına hakareti düzenleyen 299. maddesi, cumhurbaşkanının tarafsız ve sorumsuzluğuyla ilgili olarak düzenlenmiş bir maddedir. Parlamenter sistemde, cumhurbaşkanı tarafsızdı. Yetkileri sınırlı, sorumluluğu da yoktu.
Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden, bütün ülkeyi kucaklayan bir konumu vardı. Dolayısıyla böyle bir sembole eleştiri anlamında bile olsa hakaret edilmemesi düşünüldüğünden hakaretin içeriği ve cezası ağırdır. Ancak seçimle gelen ve referandumdan sonra parti genel başkanlığına da geri dönen cumhurbaşkanının tarafsızlığından söz edilemez.
Ayrıca yürütmenin başı olarak yetkileri de en üst düzeydedir, yani siyasi ve yönetici kimliği vardır. Siyaset yaparken diğer parti yöneticilerine o istediği biçimde konuşurken karşısındakilerin her sözünün hakaret olarak değerlendirilmesi siyasette eşitsizlik doğurur.”
Bu maddeye gerek yok
Abdüllatif Şener’e göre bu konumdaki cumhurbaşkanının artık diğer yurttaşlar gibi TCK’nın hakareti önleyen maddeleriyle korunması yeterli olacak. Cumhurbaşkanı, TC tarihinin en çok hakaret davası açtıran yöneticisi olarak geçtiğimiz yıllarda binlerce kişiyi gözaltına aldırdı.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminde sadece 7 kişi tutuklanmışken Erdoğan döneminde siyasetçi, gazeteci, doktor, hatta üniversite ve lise öğrencisi hakkında soruşturma izni verildi ve çoğu gözaltına alındı. Bir kısmı tutuklandı, hapis cezalarına çarptırıldı. Adaletsizlik denince akla gelen konulardan biri de bu değil mi?
Köpeğine, karısına işkence edene sosyal medya!
İyi ki sosyal medya var; uzun bayram tatili ve sıcak günlerde kanı beynimize daha çok sıçratan iki olay sosyal medyada hızla yayıldı ve sorumlular yakalandı. Koca kurt köpeğini arabasının arkasına bağlamış bir yaratık, hayvan kilometrelerce koşup yorgunluktan baygın düşünce sürüklenmesine de oralı olmamış, ancak duyarlı vatandaşlar olayı görüntülemiş ve sosyal medyada yayınlayınca tepki büyük olmuştu. Sonuç?
Kişi yakalandı, yargılandı ve Kabahatler Kanunu’na göre 300 TL ceza ödemeye mahkum edildi. Bu yasanın bir an önce değişmesi ve canlılara, yani insan gibi hayvanlara da eziyet, işkence edenlerin özgürlüğü önleyici ceza alması şart. Çok iyi biliyoruz ki bir takım sadist, sapıklar, aynı kadınlara yaptıkları gibi, hayvanlarına da eziyet ve işkence yapmaktan özel zevk alıyor!
Eşine dışkı...
İkinci örnek ise dün yaşandı. Ağrı Patnos’un bir köyünde yaşayan sapık, eşini önce odunla dövmüş, sonra da hangi akla hizmet, çocuğunun dışkısını yedirmek için tehdit ederken telefonuna kaydetmiş ve bunu paylaşmıştı!
İyi ki telefon var, iyi ki teşhircilik de var, manyak yakalanıp gözaltına, kadın ve iki küçük çocuğu da koruma altına alındı! Mutlu son mu? Değil. Kadın şikayetçi olmaz, evine geri döner. Telefonuyla kayıt yapmayanlar da evde kadın dövmeye devam eder...
02 Temmuz 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı