Genelkumay Başkanı Hulusi Akar'ın “TBMM Komisyonu”na gönderdiği darbe gecesini anlatan yazılı cevabı, “zaten bunları biliyorduk” tepkisiyle karşılaştı. “Darbe gecesi tam anlamıyla neler oldu?” sorusuna “doyurucu” bir cevap arayanlar, aradıklarını bulamadı.
Bu açıklamayla, bir kez daha, “darbe girişiminden kuvvet komutanlarının bilgisinin olmadığı” anlaşıldı. Hava Kuvvetleri’nin komutanları İstanbul'da bir düğünde; Deniz Kuvvetleri Komutanı ise başka bir düğündeydi... Karargahta bulunan diğer komutanlar da, darbeciler tarafından, enterne edilmişti.
Akar'ın açıklamaları, işte bu noktalarda, şimdiye kadarki “genel veriler”i doğrulayıcı açıklamalar... Tabii, hemen herkes, komutanlara, "Neden haberdar olamadınız?" diye soruyor. "İçinizdeki örgütlenmeyi nasıl hissetmediniz?" sorusuna hala bir cevap yok. Bu ülkenin istihbarat örgütü MİT bağlamında da, aşağı yukarı benzer bir görüntü söz konusu.
Zaafiyetin asli nedeni
İstihbarat zaafiyetinin nedenlerini iyi analiz edebilmek gerekli. Bu, yalnızca teknik bir mesele olarak görülemez. Daha derin nedenler var. “Derin nedenler”den biri şu: Gülen Cemaati, devlet nezdindeki en güçlü “örgütlü ekip”ti. Çok yakın tarihe kadar, itibarlı, etkili, sözü dinlenir durumda olan; donanımlı, sistemli ve ısrarcı bir yapıdan söz ediyoruz.
İki üç senede alınan önlemlerle, Cemaat’in “kilit noktalar”dan tam anlamıyla silinmesi, elbette imkansızdı. AK Parti iktidarının 15 senesinin 11'inde adeta koalisyon ortağı olan, hatta bazı noktalarda sistemin beynine egemen olmuş bir “yapı”dan söz ediyoruz. İlişkilerin akrabalık düzeyinde sürdüğünü de görebiliyoruz...
Bu etkileme gücünün, askerin içine de sirayet ettiğini, tahmin edilenden, istihbarat edilenden daha yaygın bir güç odağı haline dönüştüğünü; 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, tüm ülke, çok net bir şekilde gördü.
Direniş
Hulusi Akar, "Hareket özgürlüğümü kaybetmekle birlikte konuşma özgürlüğümü sürdürdüm" diyor. Bu ifade, bir zaaf gibi görülse bile, bir “direniş”i de ifade ediyor. İşte bu “direniş”i, darbecilerin yenilgisinin asıl nedenlerinden biri olarak görebiliriz:
Toplumun ezici kesimi darbeyi reddederken, kuvvet komutanları da darbeye direndi. Tabii, esas mesele (ve esas zor olan); demokratik normları yerleştirerek, liyakata ve yetkinliğe dayanan bir sistem kurabilmek. Cemaat, devletteki bu zafiyetten yararlandı. Bu zaafiyetin başka düzeylerde hala varlığını koruduğunu söyleyebiliriz.
Bu başarılamadığı sürece; “sistem”de, her zaman“boşluk”lar olacak.
02 Haziran 2017, Cuma 05:00
Haberin Devamı