Dün Devlet Bahçeli’nin seçim önerisi, çeşitli kesimlerde çeşitli şekilde yorumlandı:
a) Emrivaki.
b) Danışıklı dövüş.
c) Bir ihtilaf.
d) Ya da bir fantezi.
.........
Bunlar, yakın çevremden aldığım değişik sesler.
Hangisine katılacağımı henüz bilemiyorum. Ama her şık için ortak bir gerekçe var: Bu gerginlikle Kasım 2019’a varmanın, çok güç ve geç olacağı.
★
Cumhurbaşkanı’nın grupta konuya hiç girmemesi, hatta -yazılı metin de olsa- 2019’a hâlâ atıfta bulunması danışıklı dövüş ihtimalini ortadan kaldırıyor ama bu bir strateji de olabilir.
Her neyse...
Bugünkü Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde durum zaten anlaşılacak.
★
Benim fikrimi sorarsanız... Kasım 2019’a kadar bu gerginlikle yaşamanın güç ve geç olacağı görüşüne katılıyorum. Ve Bahçeli’ye hak veriyorum. Lakin 5 yıl için seçilmiş Cumhurbaşkanı’na ve seçilmiş milletvekillerine “siz görevinizden 1 yılınızı feda edin” deme hakkına sahip değilim. Kaldı ki daha uyum yasaları var.
★
İster Ağustos’ta seçim, ister Kasım 2019’da. Bugün hiç değilse “Erken seçim var mı?” diye sormaktan kurtulacağız. Var veya yok...
Bugün öğreneceğiz, oh... Geriye ne kalacak?
- Kabine revizyonu var mı? Bu da olmasa biz gazeteciler ne yapacağız? Sanki bütün Bakan’ların ismini ezberlemişiz gibi...
Ege hatırası
Vaktiyle yine bir kriz sırasında Demirel demişti ki:
- Ege bir Yunan Gölü değildir. Kısa bir sessizlikten sonra: - Ege bir Türk Gölü de değildir.
Ve devamla:
- Esasen Ege bir göl değildir.
Var mı itirazı olan? Yok.
İşte o kadar.
Bayrak dikildi, bayrak söküldü, bırakalım bu çocuk inatlaşmasını da, bari Demirel gibi işi şakaya vuralım.
18 Nisan 2018, Çarşamba 05:00
Haberin Devamı