Bugün sizinle biraz oradan biraz buradan laflamak istiyorum. Hep popüler TV işleri, diziler filan derken sahadaki diğer oyuncuları unutmamak lazım...
Mesela sinemaya uzanalım. İzleyici son yılların en çok gişe yapan girişiyle “Ayla” filmini tarihe yazdı. Bu tamam. Hakikaten aday olduğu Oscar’ı alması gereken bir iş...
Ama başka perdelerde de şaşırtıcı işler var. Mesela alıştığımızın çok dışında gerçekten “ustalık işi” bir performans çıkaran Şafak Sezer’in son filmi “Ketenpere”...
İsmiyle bir önceki işlerini hatırlatsa da Şafak bu filmde kolektif işleri arasında kendini en öne çıkaran bir oyunculuk sergilemiş. Gülüyor musun; evet. Eğleniyor musun; sonuna kadar. Peki ya mizahın o ince düşündürme geleneği? İşte son dönem filmlerinde eksik olan bu önemli detay “Ketenpere”nin bütününde var. Bir de öyle sürpriz bir finali var ki; şaşırmamak elde değil...
Öyle her filme “gidin” demeyen şu fakirin önerisi olarak kabul buyurursanız, kaçırmayın derim!
İnsan biriktirmek lazım...
İnsan başlı başına bir sermayedir. Özellikle mevduat olarak insan biriktiren güzel kalpliler için. İnsanı anlamak, tanımak, sevmek bu eylemi yapabilenleri bilgeleştirir...
O yüzden ekranda insanı anlatan tüm işlere büyük bir iştahla bakarım. Özlem Gürses, pazar akşamları teve2’de böyle iştah açan bir iş yapıyor...
“Bana Baştan Anlat” tanınmış tanınmamış birbirinden güzel insanları kendi öyküleriyle yüzleştirip kamuyla bir araya getiriyor. O yüzleşme anında toplumsal defolarımız da ortaya çıkıyor. Yolumuz yanlışsa hikayeleri dinledikçe dönebiliyoruz. Ben Özlem’in son işine böyle bakıyorum. Kitap gibi bir program ve koleksiyonluk bir iş; kaçırmayın derim!
Ekseni hep iyilik...
Bu çocuk yaptığı her işte özneye “iyilik” denen erdemi alıyor. Bir önceki yarışmasında da toplumda kendini göstermekten utanan iyi insanları çaktırmadan bize tanıtıyordu...
FOX’ta haftaya perşembe akşamı başlayacak “Bir İçeri Bir Dışarı” isimli yarışmasında da aynı şeyi yapacak. Anayasası yine aynı; iyi insanlar kazansın! Çoktandır iyileri düşünen birileriyle denk gelmek mümkün olmadı. O yüzden Derda Yasir Yenal’ın işlerini dikkate alıyorum. İyiliği bol olsun. Kaçırmayın derim!
Başka şarkılar da var...
Kral Pop TV önümüzdeki hafta harika bir grubu sahnelerden alıp kamuya açıyor. Sevgili dostum Fatih Ahıskalı’nın da içinde olduğu Rubato şarkılarını artık kendi butik sokağında sadece kendilerini tanıyanlara yorumlamayacak. “Başka Şarkı” çok iyi bilmediğimiz bir müzik tavrını ekrana taşımanın ötesinde yaptığı işi çok iyi bildiğimiz kimi sanatçıların müzikte başka tavırlarını da ortaya çıkararak bizi şaşırtacak. Bu, içeriği sağlam düşünülmüş bir iş. Kulakların özlediği cinsten. Kaçırmayın derim!
BEN UNUTAMADIM YA SİZ?
Ve Emrah; “Aşk ve Mavi”nin (atv) tanıtımına yıllar öncesinden günümüze uzanarak insan ruhuna damgasını vuran o efsane şarkısıyla dahil oldu... “Unutabilsem” şarkısını bilirsiniz, duymuşsunuzdur, unutamamış hatta ezber etmişsinizdir. Mesela ben bu şarkı için hiç “Ne yapsam ne etsem unutabilsem” demedim. O yüzden Emrah’ın ağzından bir kez daha duyduğumda çok da iyi yaptığımı düşündüm...
Dün gece diziyi kaçırdıysanız, fragmanı hâlâ internette bir yerde dönüyor. En azından bulun izleyin, cebinizde gezdirdiğiniz anılara gidin hatta. Kaçırmayın derim!
Radyo ruhu onarır mı?
Voyage, mevcut radyo kalabalığı arasında özellikle yolculuklar ve gece saatlerinde frekansının kıyısına saklandığım bir radyo. Öyle dingin bir hali var ki...
Bizi dünyanın bütün ülkelerinden hiç bilmediğimiz melodilerle tanıştırıyor. Haritada yerini gösteremeyeceğimiz kentlerin birbirinden egzotik şarkılarıyla hakikaten ruhunuza enfes bir şölen çekiyorsunuz...
Ve bir radyo belki de bir ilki gerçekleştirerek Ruh ve Beden Sağlığı Festivali’ne katılıyor. Kendi seçkisinin iyileştirici gücünü festival takipçileriyle bölüşüyor. Müzik hakikaten ruhun gıdasıdır ve kimyasal barındırmayan bir ilaçtır. Festivali de frekansı da kaçırmayın derim!
11 Kasım 2017, Cumartesi 05:00
Haberin Devamı