15 Temmuz darbe girişiminin arka planına ilişkin tartışmalar derinleşiyor. CHP, MHP ve HDP'nin raporları önemli sorulara dikkat çekiyor.
CHP'nin 15 Temmuz darbe girişimini anlatırken kullandığı şu saptamalar dikkat çekici: "Öngörülen, önlenemeyen ve sonuçları kullanılan kontrollü darbe." Bu iddia ve öngörüler, değişik örneklerle zengileştirilerek, TBMM Raporunun yetersizliği belirtiliyor.
HDP ise, Cumhurbaşkanının hala darbeyi nasıl öğrendiğine ilişkin bir netlik olmadığına vurgu yapıyor. Enişteden mi, yoksa MİT Müsteşarının telefonundan mı öğrendi, sorusunu soruyor.
MHP, TBMM Darbe Komisyonu Raporunun içinde çok tartışmalı bir ifadeye gönderme yapılmış: "FETÖ üyesi milletvekillerinin siyasi mecrayı dizayn etme çalışmasından söz ediliyor. Ancak kimler olduğundan bahsedilmiyor" deniliyor. Raporlara baktığımda en dikkat çekici nokta, CHP raporundaki "sonuçları kullanılan darbe" tanımlaması.
OHAL ile yönetmek
Kısa süreliğine ilan edildiği baştan açıklanan OHAL uygulaması, "kalıcı" diyebileceğimiz bir döneme yayılmış durumda. Cumhurbaşkanının sözleriyle "Ülkede huzur sağlanana kadar devam edecek." Şimdi huzur yok mu? Demek ki yok. O zaman hangi durumlar huzur sayılacak? Bunun ölçüsü nedir.
Türkiye, tek partili dönemlerin neredeyse tamamını OHAL türü rejimlerle geçirdi. 1960 sonrası yaşadığımız askeri darbe ve müdahalelerde böyle rejimleri bolca yaşadık. Şimdi de "demokrasimiz derinleşiyor" denilen günlerden, OHAL'den vazgeçemeyiz noktasına geldik. Gerekçe, "Hala devlet içinde darbeciler var, darbe tehlikesi var..."
Türkiye, darbeyi OHAL olduğu için mi püskürttü? O zaman böyle bir yönetim yoktu. 15 Temmuz'lara dur demenin yolu daha çok otoriterleşmek değil, toplumun değişik siyasi ve sosyolojik farklılıklarına, muhalefetine söz hakkı vermek, kendini ifade etme imkanı tanımaktır.
Darbeye karşı ifade özgürlüğü
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu önemli bir hukuksuzluğa dikkat çekiyor. Damatların, sabit ikametgahları olduğu için tahliye edilmeleri üzerine şöyle diyor: "Ben merak ediyorum Kadri Gürsel’in evi yok mu? Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak’ın, Ahmet Şık’ın evleri yok mu? Yeri yurdu var. Onlar neden serbest bırakılmıyor. Çünkü kayınpederleri, dayıları yok. Bu ortam darbe ortamıdır. Herkes bunu çok iyi bilir. Bu dönemde adalet de, yargı da, hukuk da çalışmaz."
Darbe tehdidini bertaraf edecek en sağlam ilaç demokrasi ve fikir özgürlüğü ortamıdır.
14 Haziran 2017, Çarşamba 05:00
Haberin Devamı