Meclisi bugün toplanacak ve CHP adayını belirleyecek. Günün en önemli konusu bu, çünkü Recep Tayyip Erdoğan ve Meral Akşener çok uzun zamandır aday. MHP, kendini lağvetti.
Geriye CHP ve HDP’nin adayı kaldı. HDP kararsız. Bundan önceki seçimde çok iyi performans göstermiş Demirtaş, biraz da bunun bedelini ödediği için, hapiste! Bu koşullarda aday gösterilmesi sembolik olur, bu yüzden muhalefet olarak ortak aday gösterelim diyorlar ama getirisi kadar götürüsü var.
Saadet Partisi’nin oy oranının ağırlığı yok, ama yüzde bir oyun bile önem kazandığı ortamda Temel Karamollaoğlu’nun akil adam tavrıyla önemi arttı.
CHP’nin kimi aday göstereceği işte bunun için bir siyasi mühendislik ve özveri meselesi. RTE, Kılıçdaroğlu’na baskı yaparak aday olmasını sağlamaya çalışıyor, çünkü “Kemal, ikinci turda seçilemez!” Bu inanışın nedenleri arasında Kılıçdaroğlu’nun alevi olması da var.
Gül olamaz!
Ama Kılıçdaroğlu, baştan beri başkanlık sistemine karşı çıktı, parlamenter demokrasiyi ve tarafsız cumhurbaşkanlığını savunduğu için şimdi başkanlığa aday olmam diyor. Adı telaffuz edilenler Yılmaz Büyükerşen, İlhan Kesici, Haluk Koç ve ortak aday olarak Abdullah Gül.
Bir AKP’linin karşısına bir başka AKP’liyi çıkaracak kadar zavallı duruma düşmemeli CHP! Gül’ü sildim. Kesici, daha önce Erdoğan’ın karşısında belediye başkanlığını kaybetti. Onu da sildim. Büyükerşen, çok değerli, ama başkan olarak değil, cumhurbaşkanı olarak yakışırdı.
Ne acı ki, en azından bütün CHP’lilerin ve sonrasında bütün muhaliflerin üzerinde anlaşacağı, genç, karizmatik, dinamik bir adayı yok CHP’nin, bunun için kıvranılıyor. Çünkü her partide olduğu gibi, parlayanın önü kesiliyor, yok ediliyor. AKP’de de ikinci adam yok!
Genç aday!
İkinci turda Akşener bunun için çok önemli. Bütün muhalifleri buluşturabilecek bir duruşu var. Ve adayı belirlerken unutmayın: bu ülkenin nüfusu çok genç ve artık kentli. Genç kentli seçmeni yakalamak, Kürt seçmeni yakalamak kadar önemli. Yoksa sandığa gitmiyorlar. Ve bu kentli gençler, milliyetçi, muhafazakar ama aynı zamanda çağdaş yaşamın içinde ve en önemlisi Atatürk’ü ve kazandırdıklarını biliyor, seviyorlar. Aklınızda olsun.
Bu çocukları yönetmek zor!
Dünyanın hiç bir ülkesinde olmayan bayram, 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bütün yurtta değişik etkinliklerle kutlanırken bazı şanslı çocukların çok sevdikleri bir konukları vardı: MİKİ! (Mickey) Disney’in ünlü kahramanı bu bayram için İtalya’dan geldi.
Çünkü bir kostüm uydurup Disney karakteri olamıyorsunuz, Disney’in bunun için katı kuralları var. “Kendine iyi bak” teması altında gerçekleşen etkinliğe, İstanbul’un 6 farklı bölgesinden 100 çocuk katıldı. Çocuklar Disney’in çalışanlarının gönüllü moderatörlüğünde 10 ayrı gruba ayrılıp proje geliştirdi, sunum yaptı, yarıştı ve benim de içlerinde olduğum bir jüri tarafından bir grup birinci seçildi.
Çocuklar sağlıklı beslenme ve spor yapma konularında projeler yaptılar. Mickey ile dans ettiler, eğlendiler. Programın boş dakikalarını şarkılar söyleyerek değerlendirince ortaya çıktı ki 9-10 yaşlarındaki bu küçük canavarların gündeminde aslında sağlıklı beslenme falan yoktu! Sözleri hayli sert olan rap müzik seviyor ve çok güzel söylüyorlar, anlattıkları fıkraların da yakası pek açılmadık!
Gülşen’den ‘dan dan’
Hele bir küçük kız sahneye fırlayıp Gülşen’in “telefonu da açmıyor, aramıyor, sonra bir ses duyarsın, dan dan dan” şarkısını söyleyiverince bunlara Mickey’nin pek naif kaldığını düşündürtmedi değil. Akıllı telefonlar, internet onları elimizden alıp götürüyor, bu çocukları yönetmek de kolay olmuyor, hele bunların büyüdüğü ülkeyi yönetmek hepten zor olacak!
24 Nisan 2018, Salı 05:00
Haberin Devamı