Kırık dökük

Söylenmedik laf kalmadı. Seçimde milletin karşısına çıkıp ne diyecekler?

- En dürüst benim, bana oy ver. En adaletçi benim.. En demokrat benim... En en en.

Hayır yetmez.

- En amansız Tayyip düşmanı benim. Bana oy ver. Bu bile eskidi. Ayrıca kabak tadı verdi. Yeni bir malzeme lazım.

Keskin sirke

Kulüp Başkanları çıkıp seçimde şuraya ya da buraya oy vereceğiz deseler, milyonlarca taraftarı bağlar mı bu?

Kim dinler yahu?

Tıpkı onun gibi, sendikalar dahil STK’lar toplumu yönlendireceklerini sanmasınlar. Önce kendi çocuklarına söz geçirsinler.

Bilmez misiniz?

Parti Liderleri bile kendi seçmenini ne kadarcık etkileyebiliyor. Lakin etraf dalkavuk dolu:

- Çok güzel konuşuyorsunuz efendim, halk bayılıyor. Daha sert efendim, daha sert.

Sanki anket yapmışlar gibi.

Nasıl da gaz veriyorlar.

Ne yapalım:

Klavuzu karga olanın...

Bir bu eksikti

Tribünden sahaya lazer ışığı tutan bir terbiyesiz gördüm. Siz de görmüşsünüzdür.

Kalecinin gözüne sıkıyor, bazen yan hakemi nişan alıyor... Bundan büyük kalleşlik olamaz. Yanındakiler de ona mani olmadıkları gibi bir de sırıtıyorlar.

Böyle insanların maçta işi ne? Spor, onlara göre bir iş değil ki.

Şiddet, terör, taciz, tecavüz, trafik canavarı... Bütün bunlar yetmiyor, bir de lazer ahlaksızlığı mı çıktı? Kaynağı nedir acaba?

Kulak

Televizyonların sadece kusur ve kabahatlerini görüyoruz.

Halbuki güzel tarafları da var.

İyi bir izleyici çok şey öğrenebilir. Tarih, coğrafya, edebiyat, ekonomi, siyaset, tiyatro, sinema, genel kültür... Her şey.

Ama müzik bir başka dünya. Ve insanların ortak dili.

Ne var ki, en ufak bir müzik hatasının telafisi yok. Bereket hesap soran da yok. Çünkü hesap soracak olanda kulak yok.