Artık ağız içinde tükürük kadar doğal duran “lan” lafının bile RTÜK’ten uyarı getirdiği bir ekranda Ezel’in (Show TV) sürekli biplenmek zorunda kalan küfürlü sahneleri ne olacaktı?.. Hakikaten steril bir hayatı yok Türk insanının. Suç dünyasında kimse İstanbul Türkçesi’yle konuşmuyor. Sokaktaki adamın sıradan bir küfür sallamadığı an var mı; yok!
Peki o halde nasıl bunları yok sayarak dilini temizleyecekti Ezel dizisinin karakterleri? Komik olarak elbette. Bakın son bölümden iki replik aktarayım size; “Çektirin gidin...”, “Ne börek yiyeceğiz şimdi?”... Bir çağrışım yaptı mı; elbette. Çektirmek ve börek yerine koyacağınız kelime ihtimali birden fazla değil zaten. Böylesi daha mı temiz oldu?.. Ezel gibi kitleleri gerçekliğiyle sürükleyen dizilerin üstünde sallanan Damokles kılıcının kaldırılması gerekiyor. Dolaylı da olsa suç dünyasını anlatan bir dizide, dışarıdan baskıyla gelen yaptırımlar komik duruyor... Dante’yi, Hayyam’ı, Shakespeare’i ve onlarca edebiyat ismiyle izleyicisine bugüne kadar hiç almadığı hizmeti sunan bir diziyi lan’ı bile biplemek durumunda bırakmak zulümden başka bir şey değildir; haksız mıyım?..
Ayağında kunduraaaaa...
Hanımın Çiftliği (Kanal D), dönem dizisi olması itibarıyla kullanılan objelerin orijinalinin ya çok zor bulunduğu ya da gözden kaçırıldığı bir prodüksiyona sahip... Bana göre, göze batan bir malzeme hatası çıkmadı bugüne kadar. Ama geneldeki hassasiyet küçük detaylarda da gösterilmek zorunda. Mesela Güllü’nün annesinin giydiği terliklerde... Anlattığı dönemdeki kundura sanayi sanırım tasarım denilen meslekle henüz tanışmamıştı. Ama hanımefendinin ayağındaki terlik hakikaten tasarım harikasıydı. Hem de geçen yılın en popüler terliklerinden biri olarak... Ayağında kundura, şeytan durur ayrıntıda!
ONO yeni kanala yürüyor
KanalTürk yeni yılın ilk haftasıyla birlikte gündüz kuşağında bulunan bazı programlar ve dışarıdan yapılan formatlara son verdi. Kanalın inisiyatifidir, karışamam...
Ve fakat, ölçülmeyen bir kanalın ismini sürekli gündemde tutabilen işlerin sadece reklam harcaması kabilinden bile olsa elde tutulması iyi olmaz mıydı? Bunu ben düşünmeyeceğim... Neyse. Orada Neler Oluyor (ONO) programı yayından kaldırıldı. Ciddi bir izleyici kitlesi vardı bana göre. Ve sanırım Sema Eren ve POSTA Gazetesi Magazin Müdürü Müge Dağıstanlı, sığlaşmadan da magazin yapılabileceğinin iyi örnekleri olarak ekran tarihine geçtiler... Programın nerede devam edeceği konusunda net bir haber yok. Ama duyduğum kadarıyla Cine5 cephesinden bize gelin daveti olmuş. Giderler mi, onu da sevgili meslektaşım Müge yazıversin sayfasında...
Dikkat; İnci Sözlük taarruzda...
Bir gün internet denilen şey, yani sanal alem mevcut alemin hakkından gelecek. Hem de tüm sektörleri sahanın dışına iterek. Bakın, TV sektöründe ibre oraya doğru dönmeye başladı... Diziler ya da programlar artık internetten izleniyor. Asıl reyting rakamları tıklanma denilen ziyaretlerde gizli. Programlar da var o alemde, video ve kişisel klipler de. Popülerleşiyorlar giderek... Bir de müfrezeler var. TV dünyasına taarruz ederek istediklerini çileden çıkartabiliyorlar. Biri de İnci Sözlük diye yeni bir organizma... Özellikle izleyiciden gelen mailler üzerine kurulu programlara bombardıman yaparak sunucuyu zor durumda bırakıyorlar. Kendileri çok eğleniyor. Bana da fantastik geliyor, zeka var ucunda çünkü... İnternet alemi, mevcut alemimizi ele geçirmek için her türlü fırlamalığı yaparken, mevcut alemimiz kendini savunmak için ne yapıyor acaba?.. Yapsa bir şeyler iyi olacak. Yoksa bir gün TV denilen şey de bir sürü endüstri gibi tarih, toz, toprak olacak!
Geniş Aile’den çıktılar ve...
Kamuran Suner ve Cüneyt İnay. Eğer dizilerin jeneriklerini okumuyorsanız bu isimlere çok da aşina olmayabilirsiniz. Ama ben mesleğim gereği bilmek durumundayım. Son dönemin en kabiliyetli iki senaristi giriştekiler. Geniş Aile’yi (Kanal D) yazıyorlar desem, yeter sanırım...
Şimdi bu başarılı kalemlerin yeni bir işi başlıyor Fox TV’de. Artık, inceden bir aşina olduğumuz Çok Güzel Hareketler Bunlar ve Haneler ile gündeme gelen kabare işlerinden biri olacak bu yeni format, adı da “Al Gülüm Ver Gülüm”...
Biliyorum ki harikalar yaratacaklar. Tek korkum Geniş Aile’nin performansından yemeleri. Malum iki iş hiçbir zaman tek iş kadar vurucu olmaz. Hem hayırlı olsun diyelim, hem de minik bir ikaz çekelim kardeşlerimize...