Önceki gece Kuzey Tekinoğlu kardeşimiz (Kuzey Güney/Kanal D) kendisini müzik aleminin zirvesine taşıyan bağlamasını kırınca, “Aha daha da türkü gelmeyecek Kıvanç Tatlıtuğ’dan” diye beis ettim. Meğer hayalmiş. Daha doğrusu bağlama henüz parçalanmamış. Bunun anlamı ne biliyor musunuz; Tatlıtuğ söylediği türkülerle ciddi bir ilgi odağı yaratıyor.
Bunu diri tutmak da ilgi oyuncağını (bağlamayı) bulup bulup yitirtmekle mümkün seyirciye. Yani özet geçersek, önümüzdeki bölümlerde tempo düştükçe Kıvanç sarılacak bağlamaya. Aman öyle kalsın! Bir de bir okurumuz hatırlattı. Dizide canlı diye gösterilen maç bundan sekiz ay önce oynanan Beşiktaş- Maccabi Tel Aviv karşılaşmasının görüntülerinden toparlanmış. Şaşırmadım; bu konuda ciddi bir telif yaptırımı var. Yakın tarihli bir maçı göstermeleri çok da mümkün değil yani!
[[HAFTAYA]]
Emir’de de takoz varmış
Önceki gece “Burada Laf Çok” (CNN Türk) stüdyosunda ağırladığımız oyuncu Tuğba Melis Türk kardeşimiz oynadığı dizinin sezona damgasını vuran polemiğine yeni bir boyut kattı. Biliyorsunuz “Adını Feriha Koydum” isimli dizide (Show TV) boyları başrol oyuncusu Çağatay Ulusoy’a göre hayli kısa kalan Hazal Kaya, Ceyda Ateş gibi oyuncular bazı sahnelerde takoz kullanıyordu. Böylece boy farkı bir nebze kapanıyordu. Fakat 1.85’lik boyuyla Tuğba, topuklularını da giyince Çağatay’a takoz kullandırtmış. Yani dizimizin Emir’i yerden yükselip de Tuğba’yla eşit şartlara kavuşabilmek için takoz desteği almış. Çok büyük bir mesele mi; değil elbette. Ama sahnenin tamamını düşününce insanın gülümseyesi geliyor. Hayal edip gülümsersiniz diye not düştüm!
Saydam logoda doğrular!
TV yayınlarını dikkatle izleyenlerin de gözüne battığını düşündüğüm bir ters mantık var ekranlarda. Asıl yayında pabuç kadar olan logo iş reklamlara gelince saydamlaşıp neredeyse kayboluyor ortadan. Oysa ki temiz bir ekran adına tam tersinin olması gerekiyor. Yani dizi ya da programları izlerken saydam bir logo, reklama geçince de minik bir hatırlatma logosu kullanılabilir. Ekranın neredeyse beşte birini kaplayan kanal logoları var ki, neyi izlediğini bile şaşırtabiliyor insana!
MÜGE ANLI BİR POLİSİYE KAHRAMANIDIR
Müge Anlı ve hafiye arkadaşları (atv) ünlü polisiye klasiği Sherlock Holmes ve Dr. Watson’un maceralarını izliyormuş hissi yaratıyor ekranlarımızda. Hakkını verelim, tığ işi yapar gibi incelikle sürüyor Müge olayların izini. Üstelik nasıl bir ekibi varsa artık, hiçbir detay atlamadan ertesi günü taşıyorlar bulduklarını ekrana. Bir de işin emniyet kanadını takip etmek var ki, anladığım kadarıyla buradaki dosyaların içeriği ve gidişatıyla da ilgilenen uzman bir ekip var. Önceki sabah programın tamamını izledim ve kararımı verdim; Müge hakikaten şaşırtıyor beni. Birkaç yıl önce bu topa girdiğinde ortaya çıkarabileceklerinden çok emin değildim. Ama önyargı zehrini içimden attıkça görüyorum ki Müge en az bir “Sherlock Holmes”, bir “Behzat Ç.”, bir “Komiser Nevzat” kadar klasikleşebilecek bir polisiye karakteri oldu artık. Mavra olsun diye değil, hakikaten bekliyorum “kriminal” dosyaları toparladığı bir roman ya da anlatı kitabını!
REKLAMI HAVAYA KALDIRDI!
Atv, önceki akşam Fenerbahçe’nin neredeyse 30 yıl sonra kucakladığı Türkiye Kupası maçını yayınladıktan sonra izleyiciyi deyim yerindeyse çıldırttı. Bursaspor’la oynadığı karşılaşmayı 4-0’lık bir skorla bitiren Sarı Lacivertli ekibin kupa neşesi yerine reklamları izlemek zorunda kaldı izleyici. Beş saniye sahadan görüntü ardından reklam, beş saniye tribünden görüntü ardından reklam, beş saniye kupadan görüntü ardından reklam derken kupa yerine reklamları kucakladığını düşündüm Fenerbahçe’nin. Hemen tüm kanallarda bu işler böyle yürüyor ama ne bileyim şu gerilim atmosferinde basıncı azaltmak için de olsa bir düzenleme yapılır, kupa sevinci izleyicinin kursağında bırakılmayabilirdi bana göre. Bir Beşiktaşlı olarak ben bile “pes artık” dedim yani!
My Feriha konutları!
“Sana My Feriha diye bir site yapacağım”. Bu giriş cümlesinin ya da vaadinin kime ait olduğunu yaklaşık olarak sezmişsinizdir. Hafta başında çocuklarımız adına hatırı sayılır yardım işleri yapan ÇABA derneğinin Türkiye’nin en ünlü simalarını tiyatro sahnesine çıkardığını POSTA Gazetesi başta olmak üzere dahil bütün medya mecralarından öğrenmişsinizdir sanırım. Ben sahneye çıkan isimlerin performansları arasında en çok Ali Ağaoğlu’nun canlandırdığı karakterin konuşulduğunu hissettim. “Adını Feriha Koydum” dizisindeki Emir karakterini canlandıran ünlü işadamı sahnedeki Feriha’ya yazının girişindeki vaatte bulunmuş. Benim bildiğim Ali Ağaoğlu sözünün arkasında durur. Ayvansaray’da yapılacak olan Çocuk ve Gençlik Merkezi’nin yanına My Feriha diye bir de plaza kondurur!
Bu aile nerede yaşar?
“Canımın İçi” dizisinin Star TV’deki yolculuğu iddiasız ama sıcak bir hatta devam ediyor. Şöyle bir bakınca yakın çevremde tamamı eğitimli olan, kavga gürültüsü hiç olmayan, bir de gelir düzeyi bir hayli yüksek olmasına rağmen dejenereleşmeden hayatını sürdüren bir aile modeli yok. Sanırım hayali kahramanlar içinde değerlendiriyoruz “Canımın İçi” ailesini. Ve elbette Perran Kutman’ın samimiyet kokan oyunculuğunun bunda büyük bir payı var. Böyle bir aile mümkün mü? Bilmiyorum ama dilerim mümkün olur.
18 Mayıs 2012, Cuma 05:00
Haberin Devamı