Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği (AK Parti saflarındaki) "metal yorgunluğu", zaman zaman parti içi gerilimin tırmanması anlamına da geliyor. İç sıkıntılar, bazen şiddetleniyor ve ağır suçlamalar ortaya çıkıyor. AK Parti Ankara milletvekili Aydın Ünal, dünkü yazısında bu tür suçlamaların yol açtığı tahribata dikkat çekmiş:
"Kimden para alıyorsa onun düdüğünü çalan, çok hızlı manevra yapabilen, 'dünya yıkılsa enkazını satıp yine de kazanan' bir lejyoner ve haşerat güruhunun kutlu yürüyüşün ahlaki zeminine ciddi tehdit teşkil ettiğini vurgulamaya çalıştım.
Ben de, benimle aynı kaygıyı taşıyan son derece samimi arkadaşlar da, bu tehlikeye işaret ettikleri için linç edildiler. FETÖ’cü, Paralel, hain, “şucu-bucu” diye yaftalandık.
Ancak, öyle bir noktaya geldik ki, mesele ahlak ve meşruiyet boyutunu aştı, ciddi bir tehlikeye, büyük bir riske dönüştü. (...) Herkes linç edilmek korkusuyla, 'şucu-bucu' diye yaftalanmak kaygısıyla susarken, gözümüzün önünde bir kırgınlar bloğu oluşturuluyor."
AK Parti’nin iç sıkıntısı mı?
“AK Parti'nin iç sıkıntısı” gibi görünen bu sorunun, çok özgün bir durum olduğunu söyleyemeyiz. Daha önce yaşanmış iktidar öykülerine çok benziyor. Uzun iktidar yılları, kaçınılmaz yıpranmalara, değişik çıkar gruplarının oluşmasına ve bunlar arasında hegemonya çatışmalarına yol açıyor. Belki de gerçek "metal yorgunluğu" budur.
Bu yorgunluk, günahı başkalarında arayan ve iç tartışmalarda hoşa gitmeyeni ötekileştiren bir ruh halini öne çıkartıyor. Dar kliklerin ortaya çıkması, gerilimin daha da tırmandığına işaret edebiliyor. Bazı çevreler, suçlama özellikleriyle öne çıkıyorlar.
Ne zaman "ihanet"le ilgili sözler havada uçuşmaya başlar, uzun tecrübelerimin ışığında söyleyebilirim ki; mesele yalnızca iktidar partisi içindeki bir mesele olmanın ötesinde etkiler yapıyor demektir. Tüm ülkenin huzuru ve dengesi riske girmiş demektir.
AK Parti saflarında uç veren iç gerilimin nasıl bir yol izleyeceğini şimdiden kestirmek zor. Şunu biliyoruz: Gelişen kamplaşmalar tesadüf değil. Partinin yola çıkışındaki hedeflerden sapıldığı yönündeki algı, parti içinde yaygınlaşırsa, önümüzdeki iki yıl içindeki seçimler kaçınılmaz olarak bundan etkilenir. Önceki engelleri, "değişim" parolasıyla aşabilen AK Parti, bu kez "Ne oluyoruz?" sorusunu, çok daha yüksek sesle sormanın eşiğinde gibi görünüyor. Aydın Ünal'ın itiraz ve endişeleri, belli bir rahatsızlığın dışa yansıması. Haklı bulabilir, bulmayabilirsiniz; ama yeni bir psikolojinin söz konusu olduğu açık. Etkiler ve sonuçlar ne yönde olabilir? Bunu önümüzdeki dönemde görebileceğiz.
04 Ağustos 2017, Cuma 05:00
Haberin Devamı