Oral ÇalışlarNazlı Ilıcak’tan mektup

HABERİ PAYLAŞ

Nazlı Ilıcak’tan mektup

Haberin Devamı

Yeni yıla girmemize birkaç saat kala kapımız çaldı. Postacının elinde bir mektup. Zarfın üzerinde gönderenin Nazlı Ilıcak olduğunu görünce ailecek heyecanla mektubu okumaya başladık.

Cezaevinden gelen mektuplara alışık olduğumuz halde, cezaevlerinden yıllarca mektup yazmanın sıkıntısını yaşamış olmamıza rağmen heyecanlandık, duygulandık. Bir buçuk yıla yakın bir süredir haberleşmelerine yasak konulmuştu.

12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri döneminde, zaman zaman bir disiplin cezası olarak uygulanan mektuplaşma yasağı bu kez "terör örgütü" suçlamasıyla tutuklanan gazetecilere uygulanıyor. Tecrit, ancak iddianamenin yazılması ve mahkemenin vereceği karar ile son bulabiliyor.

Ilıcak'ın mektubunu köşemin elverdiği ölçüde sizlerle paylaşacağım. Bu vesileyle tutuklu gazeteci meslektaşlarımın bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum.

“Sevgili Oral,

Mektup kısıtlılığım kalktığı için, sana ancak yazabiliyorum. Ayrıca beni unutmadığından dolayı sana teşekkür etmek istiyorum. Hakkımızda bir kaç satırın çıkması ilaç gibi geliyor, bunu bilesin. Ahmet ve Mehmet Altan'la birlikte, TCK 309'dan hakkımızda müebbet isteniyor.

Tam bir kara mizah. 12 Şubat'ta mahkememiz var. Esas hakkında mütalaa verildi, son savunmalarımızı yapacağız.

(...) Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 14 Temmuz 2017 kararında darbenin maddi unsurları çok güzel anlatılmış. Cebir şiddet gerekli. Cebirin maddi olması, araç fiilin suç olması ve araç fiil ile amaç fiil (darbe) arasında bir illiyet bağı bulunması icabediyor. Oysa savcının delilleri yazılardan ibaret. Darbeyi bildiğimiz ve darbeye bilerek isteyerek hizmet ettiğimize dair hiçbir somut veri mevcut değil.

TCK 309'un değişiklik önergesinin gerekçesine de dikkatini çekmek isterim. Genel Kurul'a geldiğinde 309. madde "cebir ve tehdit" kullanarak şeklindeydi. AKP ve CHP'nin müşterek önergesiyle "cebir ve şiddet" kullanarak diye değiştirildi.

Önergenin gerekçesinde şöyle deniliyordu: "Anayasamızda güvence altına alınmış olan ifade ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında kullanılan hakların anayasayı ihlal kapsamında değerlendirelemeyeceğinin de açık bir biçimde vurgulanması ve bu bakımdan da ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi için böyle bir değişikliğin yapılması gerekli görülmüştür.

(...) İşte böyle Oral'cığım, kanundaki açık hükme rağmen, askerlerle aynı maddeden yargılanıyoruz. Çok sayıda gazeteci bu durumda; maalesef sürekli Cumhuriyet ve Sözcü'nün uğradığı haksızlıktan söz ediliyor. Türkiye ne çektiyse kendine demokrat olanlardan çekti.

Davamız 12 Şubat'ta. O tarihte karar verileceği için, özellikle bu darbe meselesi çok önemli. Daha iyi günlerde görüşmek umuduyla...

Nazlı Ilıcak."

Sıradaki haber yükleniyor...
holder