Yıldız Tilbe’yi severiz, dinleriz, kendini ifade edişlerine, kendisiyle dalga geçişlerine, güzel kafasına, deliliğine hastayız, bunlar ayrı. Ama ırkçılık başka! Böyle bir şey yapsa ‘hop’ derim, eskisi gibi hissetmem, aynı sevgiyi duyamam. Çünkü ırkçılık insan ayıran, kötü ve zararlı bir düşünce. Bende yeri ve ederi olmayan bir şey. O yüzden ben, dedikodularla gaza gelmeyi tercih etmiyorum.
Güya ‘O Ses Türkiye’de Yıldız Tilbe bir yarışmacıya dönmemiş, Türk olduğunu öğrenince de “Bilsem dönerdim” demiş. Jüri üyesi olarak onun kriteri, Türkçe’si düzgün şarkıcı seçmek olamaz mı?
Oradaki jüri üyeleri kendi kriterlerine göre yarışmacı seçmiyorlar mı zaten? Ve bu kriterler dil, din, ırk, soy, sop aşağılamaya girmediği sürece normal değil mi? Ayrıca Yıldız Tilbe kendini doğru ifade edememiş olamaz mı? O yüzden...
Üçüncü kişilerin olayları kendi algılarına göre pazarladığına inanan biri olarak diyorum ki, böyle haberler karşısında temkinli olmak, durmak lazım. Keşke Yıldız Tilbe ile bu sebeple kavga ettiği söylenen Gökhan Özoğuz da, ‘kol kırılır yen içinde kalır’ demeden ne yaşandığını açıklasa, olay da kapansa.
TÜRKİYE GİBİ ONU DA ÇEKEMİYORLAR!
Yıldız Tilbe’nin ırkçılık suçlamalarına yanıtı şöyle oldu: “Anladığım dilde yarışmacı istememi ırkçılık ilan edenler ırkçıdır asıl. Beni çekemiyorlar...” Twitter’da biri de şu yorumu yaptı: “Türkiye gibi kadın, kimse çekemiyor!” Çok güldüm bu tespite. Ne de olsa tüm kavgaların nedeni kıskançlık!
SİZ VAR YA,SİZ...
■ Vatani görevini Doğu’da yapan askerlerin müstakbel eşlerine kurayla gelinlik hediye etmek isteyen Ebru Şancı…
■ Otizmli Yunus Yazar’a burs veren, ona piyano hediye edilirken bile yanında olan, elini ondan çekmeyen Cem Yılmaz.
■ Töre belası yüzünden oğulları tarafından öldürülen Nazlı Uyanık’ın cenaze namazını kıldırırken “İnsanlar cinayet işliyor, ‘dinim’ diyor. Böyle bir din yok! Kimse işlediği cinayeti dine mal edemez. Sevginin bittiği yerde evlilik de biter. Kadın da eşinden boşanma hakkına sahiptir” diyen Devrek Müftüsü Mahmut Çakır…
■ Ampute Milli Takımı oyuncularına ev hediye eden Ali Ağaoğlu (Kadınlarla ilgili laflarına hala kızgınım, o ayrı) Siz var ya, ne güzel insanlarsınız; iyi ki varsınız.
KATE MOSS'TAN NEYİM EKSİK!
Dünyanın en ünlü top modelleri Kate Moss ve Naomi Campbell (daha kimler kimler) her sene Bodrum’a toksinlerden arınmaya geliyor biliyorsunuz... Ben de geçen hafta “Toksinse toksin, benim Kate Moss’tan neyim eksik?” dedim ve attım kendimi onların müdavimi olduğu Bodrum’daki Life Co’ya. Açken ben, ben değilim diye hep korkardım detokstan ama onlar her şeyi düşünüyormuş maşallah. Şimdi...
Sıvı detoksu mu yapacaksın, ketojenik diyet mi, vegan mı besleneceksin? Anlatıyorlar, sen seçiyorsun. Amaç öncelikli olarak kilo vermek değil, toksin atmak. Yani zehirden arınmak. Vücuda giren şeker, işlenmiş besinler, kafein falan hep zehir. Sabah kapınızı çalıp yeşil içeçeğinizi, öğlen bol yeşillikli salatanızı, arada bitki çaylarınızı, probiyotiklerinizi sizi adım adım takip ederek uygulatıyorlar.
İki günde vücut temizleniyor. (Dayanan daha uzun yapıyor) Zehirlerden arınırken; vitamin ve mineral alımı, ozon/oksijen takviyesi, buhar, sauna, masaj, yoga gibi zihinsel ve bedensel tedaviler de pakete dahil.
Yorgun bezgin olacağınızı sanıyorsunuz ama gayet formda, mutlu ve enerjik hissediyorsunuz. Sonuçta hayatınızı nasıl değiştireceğinizle ilgili, kendinize nasıl daha iyi bakacağınızla ilgili beyniniz yıkanmış dünüyorsunuz. Keşke her beyin yıkama olayı bu kadar sağlıklı olsa!
SON TOKSİNE KADAR
Life Co’nun kurucusu Ersin Pamuksüzer’in kitabıyla da orada tanıştım...
‘Son Toksine Kadar’ isimli kitabı Selda Terek Bilecen’le yazmış; eğlenceli, akıcı, bilgi dolu bir kitap. Toksin ve detoks nedir, nasıl yapılır, bir detoks programı neler içerir, dünyanın peşinde koştuğu ketojenik diyet nedir, depresyon vücudu nasıl zehirler gibi pek çok soru ve cevabı var içinde.
Hayatınız için iyi şeyler yapmaya karar verirseniz, bu kitap iyi başlangıç.
15 Ekim 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı