Bir kişi düşünün, Hava Kuvvetleri askeri savcısı olarak, herkesin başını kuma gömdüğü 2009 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde ilk Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmasını yürütsün.
Bir kişi düşünün, sırf FETÖ ile uğraştı diye Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’dan para istemek iddiasıyla “yağma” ile suçlansın. Bir kişi düşünün, FETÖ’nün kumpasıyla Ergenekon, Balyoz, hipnozla işkence, dolandırıcılık, sahte evrak temin etmek, görevi kötüye kullanma gibi her türlü suçlamayla karşı karşıya kalsın. Yine FETÖ ile mücadeleden vazgeçmesin.
Bir kişi düşünün bu nedenle kumpasla Silivri Cezaevi’nde 5 yılını geçirsin sonunda da 43.6 yıl hapis cezasına çarptırılsın, Albay rütbesi “er” olarak değiştirilsin.
Hiç vazgeçmedi
Bir kişi düşünün, cezaevinden çıktıktan sonra yine boş durmasın, TSK içerisindeki FETÖ’cüleri isim isim bildirsin ve 15 Temmuz’dan 6 ay önce FETÖ’cü subayların darbe yapabileceğini söylesin.
Bir kişi düşünün, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hiçbir kızgınlık ve küskünlük göstermeden FETÖ tehlikesine karşı kamuoyunu bilgilendirmek için gece gündüz uğraşsın.
Bir kişi düşünün gece gündüz tehditler alsın, kızı böbreklerinin sökülmesi ile, eşi bir otobüsün altında kalacağı ile tehdit edilsin. Yine de FETÖ ile mücadele etmekten vazgeçmesin.
Süpermen olsa…
Böyle birisi olabilir mi?
Süpermen olsa vazgeçer, “Yeter artık bıktım” der. Ama Albay Ahmet Zeki Üçok, yaşadığı tüm haksızlıklara, aldığı tehditlere rağmen FETÖ ile mücadeleden hiç vazgeçmedi. Bunun karşılığında kimseden menfaat beklemedi. Payına hem düşmanlarından hem de dostlarından hakaret ve iftira düştü. Ama o yine vazgeçmedi. Devletin tek yapabileceği tehditlere karşı ona koruma vermekti. Ankara Valiliği, aldığı kararla Üçok ve ailesi hakkında “Özel Koruma” statüsü verdi. Buna göre, evinin önüne karakol kurulacaktı.
Üçok, polisi meşgul etmek yerine İstanbul’da zaten var olan TSK’ya ait korumalı lojman talebinde bulundu. Bunun cevabını beklerken, Üçok’un koruma statüsü, özel korumadan yakın korumaya indirildi. Yani yalnızca Üçok’un yanına bir polis verilecek, ailesi ise tehdit altında ve riskte kalmaya devam edecek. Üçok hafta sonu bunu anlattığında kırgın olduğunu söyledi. Dinledikten sonra Üçok’a ancak “Olmaz Zeki Bey, sahte kahramanlar varken sana inanmazlar, senin bu devleti inandırman için ölmen gerek” diyebildim.
12 Temmuz 2017, Çarşamba 05:00
Haberin Devamı