Hacker’ların ele geçirdikleri sosyal medya hesapları üzerinden dolandırıcılığa yeltenmesi yeni değil ama Can Bonomo’nun yaşadığı gerçekten çok acayip...
2011 yılında, meme kanseri yüzünden annesini kaybediyor Can Bonomo; Facebook’taki hesabını da kapatmıyor.
Geçtiğimiz günlerde de annesinin hesabı hack’leniyor. Sonra da hesabı hack’leyenler annesinin ağzından Can Bonomo’dan para istiyor.
VİCDANSIZ VE UÇUK!
“Oğlum ben annen, nasılsın? Ölmeden birine borcum vardı, burada çok ağır geliyor. Sana hesabını iletsem oraya 10 bin Euro yatırır mısın?” diyorlar.
Olaya bakın…
Hem vicdansız, hem de uçuk bir kafa! Bonomo da şaşkın tabii. Hayır inandığından falan değil...
Elbette bu Vicdansızlığa şaşkın. “Kanserden kaybettiğim annemin hesabını hack’leyip dostları ve ailesinden para dilenen bir mahlukat! İyi kalpli insanlar görsünler” diye paylaşıyor sosyal medyadan.
Bir gıdım vicdanımız kalmadı tamam, hiçbir şeyden utanıp sıkılmıyoruz tamam.
Ama ölmüş anne üzerinden numaralar çekmek nedir ya?
Hayır aklınız alıyor mu, gaipten gelmiş süsü verilerek para istemeyi?
Buna inanan var mıdır?
Bu yolla para alan hacker var mı? Merak ettim valla.
KIZLAR BEĞENDİKLERİ ADAMI NASIL KAÇIRDI?
“3 genç kadın beğendikleri adamı kaçırmaya çalıştı…” Bu başlığı Türk haber sitelerinde okuyunca, ne yalan söyleyeyim önce olay Türkiye’de yaşandı sandım, “Vay be kimmiş bu cesur kızlar?” diye habere tıkladım.
Mağer bizde değil, Çin’de yaşanmış olay...
20’li yaşlarda üç kadın, alkolü fazla kaçırdıkları bardan çıkıyor, kız arkadışıyla araç bekleyen bir adamı gözlerine kestirip kaçırıyorlar.
Adamın kız arkadaşı, barın korumalarına haber verince yakalanıyor bu cesur yürekler.
Peki Türkler bu haberin altına neler yazmıştır sizce, bir tahmininiz var mı?
Şunları yazmışlar:
■ O saatte, orada ne işi varmış; evinde otursaymış!
■ Ne şekil giyindi acaba?
■ Kesin kuyruk salladı...
■ Zaten kuyruk sallamasa sadece taciz ederlerdi, kaçırmaya kalkışmazlardı.
■ Ayıp ayıp sizin babanız, abiniz yok mu la? Erkek başımıza gezip eğlenemeyecek miyiz?
■ Anaerkil toplum kadınlarının erkeğe zulmüne hayır diyoruz!!!
Çok komik değil mi?
Bence öyle. Ama ironik ve acı aynı zamanda. Gülerken düşünün biraz ve çıkarılması gereken dersleri de çıkarın.
Sen Tarkan'sın ya!
Tarkan Berlin’e gitmiş, döner dürüm yemiş! Çok kısa bir fıkra gibi. Ama değil, gerçek. Genelde yapmaz, yediğini içtiğini yayınlamaz ama açık ayran eşliğinde yediği dürümü “Berlin’e gelip de döner yememek olur mu?” diye Instagram hesabına koymuş. Olmuş mu hiç? Tamam Berlin’de döner pek meşhur da...
Sen Tarkan’sın ya…
Sen Megastar’sın abicim! Berlin’e gidip döner dürüm yemek, yanında ayran içmek, üstelik çok seksi bakışlarla poz vermek niye acaba? Canın çekmiştir diyeceğim ama hayır sen değil karın hamile Tarkan! Lütfen silkelen ve kendine gel...
‘Tehlikeli Karım’ çıtayı yükseltiyor
Bir kadın kendisini aldatan kocasını kavgasız gürültüsüz, çirkinleşmeden, boşamadan, tek kelime dahi etmeden nasıl hizaya getirir?
İşte pazar akşamları ekrana gelen ‘Tehlikeli Karım’ bunu anlatıyor. Seçkin Özdemir ve Gonca Vuslateri’nin başrolde oynadığı dizinin ilk bölümü heyecanlı bir film kıvamındaydı.
Öyle hızlı aktı, öyle çok şey anlattı, çekimler ve kurgu öyle iyiydi ki “Ee haftaya ne kaldı?” diye merak ettim resmen.
Kore uyarlaması bu dizi, ‘Gone Girl’ filmine de benzetildi sosyal medyada... Olabilir ama hikayeyi nasıl anlattığı, kurduğu dünya öne çıkıyor bence. Bayık bakışlar, gereksiz konuşmalarla sündürülmemiş, çıtası yüksek, oldukça kaliteli bir iş yapılmış.
Seçkin Özdemir yakışıklı jön gömleğini atmış; zaafları olan, başarısız, hata yapan bir adamı şahane oynamış.
Gonca Vuslateri’nin zaten deli bir rol yapma yeteneği var.
Mustafa Üstündağ ve Bige Önal da eklenmiş, olay coşmuş.
Peki bu kadar iyi bir diziydi de ne kadar izlendi, derseniz…
Sonuç ilk hafta için parlak değil ama iş kanala düşüyor.
Böyle projelerin arkasında durmaları, seyirciye kaliteli işler sunup ezber bozmaları gerek.
Ağam paşam dizileri nereye kadar, öyle değil mi?
31 Mart 2018, Cumartesi 05:00
Haberin Devamı