Şükran Yaren Tuncer; 18 yaşında. Annesi Özgür Tuncer ev hanımı. Baba çalışıyor. 9 yaşında bir erkek kardeşi var. Yaren Boğaziçi Üniversitesi’nde Edebiyat Bölümü’nü kazandığı zaman aile çok mutluydu. Daha hazırlık sınıfında olan Yaren, olay günü bahçede kahve içiyordu. Lokum dağıtıldığını, bazı öğrencilerin buna karşı çıktığını, itiş kakış olduğunu, özel güvenliğin müdahale ettiğini gördü.
Olayı seyrederken görüntüsünün güvenlik kamerasına takıldığını, bunun kendisinin ve ailesinin hayatını kabusa çevireceğini bilemezdi. Sonra bir gece yarısı evlerinin kapısı kırıldı, içeri otomatik tüfekli, kamuflajlı polisler doldu, korkuyla uyanan ev ahalisini yerlere yatırıp üstlerine basarak, 9 yaşındaki erkek kardeşinin gözü önünde, 18 yaşındaki “büyük teröristi” kelepçeleyip götürdüler!
Şükran Yaren Tuncer (18) B.Ü. öğrencisi.
Yaren, sorgusunun ardından şimdi Bakırköy Cezaevi’nde tutuklu! İlk olayda otobüse doldurulup bir kaç saat dolaştırılan öğrenciler şanslı çıktı, karakol ifadesinden sonra serbest kaldı. Sonra toplanan gençlerden bir kısmı savcılık ifadesinden sonra bırakıldı ama suçlu lazımdı, 4’ü kız, 10’u tutuklandı!
Boğaziçi Üniversitesi’ne de göz dağı verildi, teröristliğin lüzumu yok. Şimdi aileler, gözü yaşlı, çocuklarını kurtarmanın, eğitim haklarının ellerinden alınmamasının peşinde.
Onlar bizden fazla
Tan ve Elif, bir kromozom farkıyla geldiler dünyaya. Bizden bir fazla. Evet, biraz farklılar, ama varlar; yok sayamayız ya! Üstelik çok da tatlılar. Down Town Cafe’de çalışan Tan Aytıs ve Elif Yavuz’la İZEV, İstanbul Zihinsel Engelliler Vakfı’nın toplantısında tanıştık.
“Amacımız, zihinlerdeki duvarı yıkmak” mottosuyla yola çıkan vakıf yöneticileri ve gençler,hayatın her alanında var olmak için sanat ve müziği seçmişler, bir de klip çekmeye niyetlenmişler. Hedef de büyük, klibin şarkısı Pink Floyd’ın ünlü The Wall’u olacak.
Oysa bestecisi Rogers Walters, bütün taleplere rağmen şarkısını kimselere vermiyor. İsteklerini iletip, beklemişler. Aylar sonra bir yanıt gelince havalara uçmuşlar! İşte Hakan Kural’ın yazdığı sözler: Yaşam Hakkı - Duvar/ Yıkılmak zorunda olan zihinlerdeki duvar./Yaşam hakkı istiyoruz bize “dur!” diyenlerden/ Hey, dinle, biz duramayız./ Sadece farklıyız ama hayattayız. / Duvarları yıkın çünkü biz de varız.
Bengü Yüce, dünyanın en ünlü resmi Leonardo da Vinci’nin eseri ‘Mona Lisa’ pozunda.
Projelerinin ana sponsoru olan Sabiha Gökçen Havalimanı’nın desteğiyle gerçekleştirdikleri Sanat ve Biz isimli sergileriyle 10 milyon insana ulaşmışlar. Serginin içeriği de çok ilginç: dünyanın en ünlü 12 tablosuna modellik edip yeniden yaratmışlar! Sadece güzel olmakla kalmamış, çok da eğlenmişler! Duvarı yıkın, onları görün, hayatı paylaşın!
Suçlu yaratma çabası
Silivri’ye gidemedim ama arkadaşlarının virgülüne dokunmadan aktardıkları ifadelerden Sultanbeyli karar duruşmasında Hava Harp Okulu öğrencilerinin son savunmalarını izliyorum.
Öğrenciden darbeci yaratılması için zorlama olduğundan heyetin de işi zor, çocukların bir şey yapmış olmaları gerekmiyor, zaten yapmadıkları da ortada ama kamuflajlı ve silahlı olarak sokağa çıkmış olmalarından ötürü haklarında bir kaç müebbet isteniyor!
Onlar da başlarına geleceği biliyor ama soruldu diye yapabildikleri kadar anlamlı savunma yapmaya çalışıyor:
Örneğin Nurettin Çengelci: “Cezaevine girdiğimde 18 yaşındaydım. Burada herkes suçsuz olduğumu anlasın diye konuşmuyorum, herkes suçsuzluğumu göre göre ceza verilmeye çalışılmasını görsün diye konuşuyorum”; Etka Berk Orman: “Özgürlüğümü alınca hiçbir otobüse binmeyi düşünmüyorum”; diyor.
Ümit Günaydın: “40 kişi o otobüste birbirimizin nefesine tutunduk. Sizi öldürmek istediler mi? Bizi istediler, halkım dediğim insanlar öldürmek istedi.
Buğulanmış pencereyi parçalayan bir hayırseverin taşıyla nefes aldık biz.” Ali Taş: “Savcı, öğrencilerin çoğu FETÖ’cüdür diye genelleme yapmış, FETÖ’cü diye ayıklanan savcıların oranı yüzde 40, FETÖ’cü olma ihtimali benimkinden fazla.” Bunlar bizim çocuklarımız, varlar. Yok etmek değil, kazanmak için çalışmalıyız!
12 Nisan 2018, Perşembe 05:00
Haberin Devamı