Onu kaybedeli bugün tam 25 yıl oluyor.
Büyük açılımlar sergilediyse de, siyasi rakiplerine şirin gelmedi.
Çankaya’nın şişmanı dediler. Hanedan dediler. Takunyalı dediler. Velhasıl çok ayıp ettiler. ANAP’sız Türkiye / Özal’sız Türkiye diye bağırıp durdular. E işte, gözleri aydın. Özal’sız 25 yıl. Onu saygıyla anıyorum.
Ve 16 Nisan
Dün de referandumun 1’inci yıldönümüydü.
Türkiye’nin yönetim biçimini oyladık.
Sandıkta sistem değişikliğine karar verdiysek de bir kesim buna rejim değişikliği demekte ısrar ediyor.
Edip de ne yapıyor?
Hiç.
Rejim değişikliğini, sonunda benimsemiş olacak ki, Cumhurbaşkanlığı seçimine harıl harıl hazırlanıyor.
Doğru yapıyor.
“Darbelere karşıyız” deyip hâlâ darbe anayasasıyla yönetilmek ne kadar doğruysa, işte o da o kadar.
Gözden kaçmasın
28 Şubat mağdurlarının arasında Nazıl Ilıcak da var. Hatırlayınız. Partisi kapatıldı. Kendisine de siyaset yasağı getirildi.
Nazlı aynı zamanda 12 Eylül mağdurudur. 3 ay hapis yattı.
Aynı zamanda da 27 Mayıs mağdurudur. Hem de aile boyu.
Fakat şu anda 15 Temmuz mahkûmu.
Ne tuhaf değil mi?
Bir insan, hem demokrasi savaşçısı, hem de darbe destekçisi olabilir mi?
17 Nisan 2018, Salı 05:00
Haberin Devamı