Semiha Es, sadece Türkiye'nin değil dünyanın ilk kadın savaş foto muhabiri. 'Mind the Ad Reklam Ajansı tarafından düzenlenen 'Türkiye Fotoğraf Sanatçısı Ödülleri' kapsamında Semiha Es'e onur ödülü verilmesi uygun görüldü
Röportaj: Seral Cumalı
scumali@posta.com.tr
Ödül töreni 6 Haziran’da yani yarın Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılacak. Bu ödül törenine gelebilecek durumda olmayan Semiha Es’e ödülü evinde verildi. Çünkü Semiha Es uzun süredir Balmumcu’daki evinin ana caddeye bakan penceresinin önünde yatıyor.
O gün sadece bir ödül vermek için değil, Semiha Es’in 100 yaşına girişini kutlamak için de oradaydık. Önce fotoğraf makinası şeklindeki ödülü verildi, ardından 100 yaş pastasının mumunu üfledi. Masmavi gözleri ışıldadı. Olympus firması ona yeni nesil bir fotoğraf makinası hediye etti. Aşina olduğu fotoğraf makinasına hiç benzemiyordu, uzun uzun ne olduğunu anlamaya çalıştı.
Mütevazı evinin her tarafı anılarla doluydu. Eşyalar, duvardaki fotoğraflar, her şey ister istemez bizi geçmişe götürdü...
Güzellik yarışması büyük aşkı başlattı
Yıl 1912. Semiha, Vefa’da küçük bir evde doğar. Babası Fransızlar’a ait yolcu vapuru işletmelerinde bilet memurudur. Çat pat bildiği Fransızca’yı çocuklarına da öğretmeye çalışır. Semiha 15 yaşına geldiğinde eve maddi açıdan yardımcı olmak için, Fransızlar’a ait telefon idaresinde santral memuresi olarak çalışmaya başlar. O sıralarda Cumhuriyet Gazetesi bir güzellik yarışması düzenler. Gazeteci Abidin Daver, babasının arkadaşıdır. Semiha’nın da bu yarışmaya katılması için babasını ikna eder. Semiha yarışmaya katılmaya gelir ama “Yaşın çok küçük, imkanı yok katılmanın” derler. O sırada bir mülakat için genç gazeteci Hikmet Feridun Es de oraya gelmiştir. Çok yakışıklı bir adamdır. O gün orada Semiha ve Hikmet Feridun Es birbirlerine aşık olurlar.
Eve gelip “Ben evlendim” der
Bu aşk Semiha’nın ailesinden habersiz başlar ve tüm şiddetiyle devam eder. Bir gün annesi Semiha’ya çok zengin, fabrikatör bir kısmet bulur. O dönemde kimsenin arabası yokken adamın arabası vardır. Annesi sevinçle konuyu Semiha’ya açar. Semiha bir şey demez, koşarak evden çıkar. Soluğu Hikmet Feridun Es’in yanında alır. Durumu anlatır. Hemen iki şahit bulup evlenirler. Semiha eve dönüp, ailesine “Ben evlendim” der. Aile bir şey söyleyemez...
Eşinin yanında olmak için foto muhabiri oldu
Çocukluğunda çektiği maddi sıkıntı evliliğinde de sürer. Eşi gazetecidir ve onları refah içinde yaşatacak bir aylığı yoktur. Kendisi de çalışmadığı için bu aylıkla kıt kanaat evi geçindirmeye çalışırlar. Oysa Hikmet Feridun Es, 1950’lerde Hürriyet Gazetesi okurlarının ayağına dünyayı getiren neredeyse tek kişidir. O kadar önemlidir ki; haber yapmak üzere uçağa binerken çekilen fotoğrafı, “Hikmet Feridun Es yeni haberler yapmak için uzaklara gidiyor” başlığıyla gazetenin birinci sayfasından duyurulmaktadır. İşin bir de diğer tarafı vardır. Her yolculuk sevgili eşine özlem demektir. Sonunda Feridun Bey karar verir; eşine fotoğraf çekmeyi öğretecektir ve onu da yanında götürecektir. O röportaj yapacak, eşi Semiha Hanım ise fotoğraflayacaktır. Ve o karar anından sonra Hikmet Bey’in yanında artık daima sevgili eşi Semiha Es de vardır. Semiha Hanım fotoğraf makinasına da yarım yüzyıl sürecek bir sevdayla bağlanır, elinden bırakmaz...
Hollywood’dan taze haberler
Önce birlikte Hollywood’a giderler. Bir rüya gibidir Hollywood. Hikmet Bey zamanın bütün ünlüleriyle röportaj yapar, Semiha Hanım da onları fotoğraflar. Kimler yoktur ki o fotoğraflarda... Mesela o günlerde ünlü bir aktör olan, daha sonra ise Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı yapan Ronald Reagan onun objektifine takılanlardan sadece biridir...
Savaş cehenneminde bir kadın foto muhabiri
Ama hayat Hollywood’la sınırlı değildir. Dünyanın öbür ucunda bir savaş yaşanmaktadır: Kore Savaşı. 25 Temmuz 1950’de dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nda Kore Savaşı’na katılmak üzere 4 bin 500 kişilik silahlı birliğin Birleşmiş Milletler emrine verilmesi kararlaştırılır. Hürriyet Gazetesi savaşı görüntülemesi için Semiha Es’i görevlendirir. Semiha Es 1950- 53 yılları arasında Kore Savaşı’nı eşi Hikmet Feridun Es’le birlikte cepheden izler. Onun çektiği fotoğraflar gazete okurları tarafından heyecanla beklenir.
Davetlerde asker kıyafeti
Cephede eşi Hikmet Bey’le birlikte asker kıyafeti giyer. O hiç diğer kadınlar gibi giyinip süslenemez. Karargahlarda, elçiliklerde verilen davetlere diğer kadınlar süslü püslü katılırken o yine asker pantolonuyla katılır. Savaşın tam ortasında askerlerle dirsek dirseğe görev yaparlar. Yüzlerce ölü görür ve onları fotoğraflar. Ölü dolu kamyonla seyahat etmek zorunda kalır. Silah ve bomba yüklü sandıkların üzerinde yolculuk yapar. Hastaneye yaralıları taşır. Hatta gün gelir, kendisini öldürmek isteyen yaralı bir askeri bile hastaneye taşıdığı olur. Geceleri ise bir çadırda kıvrılır, giysileriyle uyur.
Semiha Es’e o günleri hatırlattığımızda, “Peki ne hissediyordunuz; korkmadınız mı?” diye sorunca, “Ben korku nedir bilmiyordum. Hiç korkmadım” yanıtını verdi ve ekledi: “Sonra Vietnam Savaşı’na da gittim. Vietnam, Kore’den de korkunç bir savaştı. Tam bir cehennemdi.” Ve ardından gözleri uzaklara dalıp dünyaya şu mesajı verdi: “Savaş çok korkunç. Dünyada savaşlar olmamalı!”
Macera, Hikmet Bey’in hastalanması ile bitti
Birlikte dünyayı dolaşıyorlar, Hikmet Bey gördüklerini yazıyor, Semiha Hanım da fotoğraflıyordu. O zaman televizyon yoktu, dünyayı Türkiye’nin ayağına getirdiler. Kah Pasifik Adaları’nda, kah Afrika ormanlarında yamyamlar arasındaydılar. Macera bitmiyordu. Ta ki; Hikmet Feridun Es hastalanıncaya kadar. Hikmet Bey’in tüm iç organları iflas eder. 3 ay ömür biçerler. Semiha Hanım onu hastaneye göndermez, büyük bir itina ile evde kendisi bakar. Gece ve gündüz başından hiç ayrılmaz. Hikmet Bey beş yıl yaşar. Hayatının 70 yılını birlikte geçirdiği biricik eşi Hikmet Feridun Es’i 1992 yılında kaybeder Semiha Es. Şimdi ondan her söz edişte ağlıyor. “Nasıl bir aşktı?” diye sordum, “Hikmet’i çok sevdim” demekle yetindi. Semiha Es 9 yıldır yalnız yaşıyor. Apartman görevlisi Gazi Bey ve eşi onunla ilgileniyor. Semiha Hanım bir süre önce, kendisine çok iyi baktığı için tek mal varlığı olan evini Gazi Bey’e bırakacağını açıklamıştı. Semiha Es sıradışı bir kadın oldu hep. Hayatı da sıra dışı yaşadı. Dolu dolu yaşadığı 100 yıla dünyayı sığdırdı...
Hayatı belgeselde
Semiha Es, Kare Yapım tarafından bugünlerde gerçekleştirilen ‘Nisvan- Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar’ adlı bir belgeselde de önemli yer alıyor. Belgesel, günümüz kadınlarına geçmişin model kadınlarını anlatıyor. Semiha Es’in de günümüz kadınlarına anlatacak çok şeyi var...
Eşi Hikmet Feridun Es’le.
( 05.06.2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)
- Günlük burç yorumları! Filiz Özkol yazdı: Başak, Akrep, Balık ve diğer burç yorumları
- İncirin üstüne 1 bardak ekleyin! Aç karnına içen 100 yaşına kadar yaşıyor: Kemikleri beton gibi yapıyor, kolesterol seviyelerini yere çakıyor, iç organları da temizliyor
- Kilosu 5 TL'ye düştü! Kapış kapış satılıyor: Kolesterolü yere çakıyor, yağları cayır cayır yakıp kemikleri beton gibi yapıyor
- Nasırın kökünü kurutuyor! Mantar ve egzamayı 1 günde geçiriyor, 10 dakika bekletince ayakları pamuk gibi yapıyor, sadece 2 malzemeyle yapılıyor
- Kahvaltıda kaşık kaşık yiyin! Kilosu 125 TL: Doğadaki en güçlü antioksidan, yağlanmış karaciğeri yeniden doğmuş gibi yapıyor!