Savcı’nın sav’ı... Yargıç’ın takdiri... Kanun maddesi... Kamuoyu vicdanı...
Çeşitli yorum, kanaat, delil, içtihat... ve daha bir sürü şey. Mahkemeler, kitaba bakarak mı karar verirler, yoksa kamuoyuna bakarak mı?
★
Hemen karar safhasına geçmeyelim. Öncesi var: Mahkemeler, tutuklama, tahliye, tekrar tutuklama, tekrar tahliye gibi işlemler için neyi esas alırlar?
“Türk Milleti Adına” verdikleri karar, milletin vicdanıyla örtüşmeli midir, yoksa vicdan başka şey, adalet başka şey midir? Ve daha bir sürü soru.
★
Yargıyı suçlamak kolay. Fakaaat...
Acaba kamuoyu vicdanı, siyasi tercihlere mi dönüşmüştür?
- Bizdendir, ötekilerdendir.
Yani, bizdense tahliye edilsin, ötekilerdense derhal tutuklansın, öyle mi?
Buna kamuoyu vicdanı mı denir yoksa mahalle baskısı mı?
Yargıyı suçlarken bir dakika durup bunları da düşünmek lazım.
★
Tutukluluk, istisnai bir durumdur. Bunda mutabıkız. Kesinleşmemiş kararlarda tutukluluk hali, hiç yakışık almıyor. Kamuoyu vicdanını asıl yaralayan budur.
Ama biz getirip de bunu siyasi tercihlerimize göre kategorize edersek, ne vicdan kalır, ne iz’an.
“Niye tahliye” değil “niye tutuklu” sorusu, artık öncelik kazanmalıdır.
Hüsnü Özyeğin
Kitabın adı: “Bir dünya kurmak.” “Hüsnü Özyeğin’in yaşam öyküsü.”
Rıdvan Akar, öyle güzel kaleme almış ki, yaşam öyküsünü adeta “birlikte” yaşıyorsunuz. Dikkatimi çeken nokta şudur: Başarı merdivenlerini tırmanırken, Özyeğin’in güven, azim ve tevazu gibi kavramlara sımsıkı sarıldığını görüyoruz...
Yaptığı iyilikleri değil, kendisine yapılan jestleri öne çıkarması, genç girişimciler için muhteşem bir rehberdir.
18 Haziran 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı