Ekrana yine yeni yeniden sürülen yaz dizilerini izleyince insanın beyni yanıyor gerçekten… ‘Dolunay’ ve ‘Ateşböceği’ne baktım mesela ve hemen dedim ki “Aa ne kadar da Kiralık Aşk!!” Barış Arduç ve Elçin Sangu’lu ‘Kiralık Aşk’ tutunca, aynısı yapmışlar. Bir tek oynayanların isimleri farklı! Bu dizilerde matematik de hep aynı:
■ Erkekler hep cool, havalı, zengin, soğuk nevale. Kadınlarsa saf, sarsak, sevgi kelebeği, duygusal ve ezik.
■ Erkek duygusunu asla belli etmez, aşkından geberse de kıza yüz vermez. Bu mudur cool erkeğin raconu, anlamadım ki!
■ Erkekler bol bol soyunur, sixpack’li vücudunu gösterir (bana uyar) kadınlarsa zinhar!
■ Hep bir yanlış anlama vardır ama kimse kimseyle konuşmaz!
■Kadın fakir ve ezik ya; her öğün simit yer, avokado, Çin yemeği, espresso nedir bilmez! Tamam herkes bunlarla yaşamıyor da, ortalama bir gencin bunları hiç duymamış olması normal mi? Hayır yaz sıcaklarında karpuz eşliğinde izleyeyim diyorum da, az biraz gerçekçilik istesek, kabalık etmiş olur muyuz senaristlere?
Bravo Sıla’ya…
Müzik piyasasında hep konuşulur... Türkiye’de bileti satılan sanatçı, iki elin parmaklarını geçmez. Açıkhava sahnesini ise sadece üç kişi doldurabilir:
Tarkan, Sezen Aksu ve Sıla. Hakikaten bravo Sıla’ya. Türkiye’de bunu başaran o kadar az ki alkışlamak lazım. Bakınız Sıla’nın Harbiye Açıkhava konser serisi 4 gündü, yoğun talep üzerine 5 güne çıktı. Çarşambaya kadar sahnede. Yaz aylarında İstanbul’da yapacak şey bulamayanlara tavsiye ederim.
Film festivaline yazık oldu!
Antalya Film Festivali Türkiye’nin en köklü festivali, tam 54 yıllık. Eksiklerine, zaman zaman aldığı eleştirilere rağmen en ciddiye alınan sinema organizasyonu. Türk filmlerinin görücüye çıktığı, konuşulduğu, tartışıldığı en önemli festival. Ama Türkiye’de çomak sokulan, bozulan her şey gibi bu festival de kendi haline bırakılmadı...
İşte, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel açıkladı: Bundan böyle film festivalinde Türk filmleri yarışması olmayacak, sadece uluslararası yarışma yapılacak...
Sanki uluslararası camianın umurunda! Ama işte, bizim umurumuzdaydı… Türkiye’de her sene çekilen ama salonlarda yer bulamayan yüzlerce Türk filminin gösterildiği ve yarıştığı yarışma artık yok. Yazık oldu. Pek çok şeye olduğu gibi.
Siyah peçete fark yaratır
Beyaz kumaş peçete kullanan restoranlarda; siyah giyinenlere siyah peçete şart! İyi restoranın özelliği buymuş. Bu durum Amerika’da yaygınken Türkiye’de bunu uygulayan restoran pek yok Bodrum’un en klas, doğayla içiçe, huzurlu oteli Kempinski Hotel Barbaros Bay’ın şahane restoranı ‘Saigon Club’ta siyah giyinenlere siyah peçete verildiğinde anlattılar bunu.
Vietnam lezzetleri ve leziz suşileri kadar bu detay da ‘burası tamamdır’ notunu aldı. Otelin İtalyan restoranı ‘La Luce’yi de atlamayalım... Begonviller arasındaki kırmızı kareli masa örtüleri ile tipik bir İtalyan lokantası. Şef Silvio dalından koparılmış organik ürünlerle leziz İtalyan yemekleri yapıyor. Şahane.
İyi sahneyi kaçırma
Şu hayatta en özendiğim şeylerden biridir, tası tarağı toplayıp Bodrum, Çeşme ya da Ayvalık’ta ev tutup yaşayanlar. Ayşe Özyılmazel mesela. Gitti, Bodrum’da ev tuttu...
Oranın tadını çıkarıyor, keşfediyor, geziyor, tozuyor, yazıyor, yürüyor, nefes alıyor. Biz de arada takılıyoruz ona. Bodrum muhtarı ya; en son Bodrum Palmarina’daki Agency’de canlı müziğe götürdü bizi. Selen Servi mesela... Çok iyi sahnesi, müthiş bir sesi var. Ayşe’nin ablası Zeynep Özyılmazel...
Bodrum’daki ‘eller havaya’ gürültüsünden uzak, sakin, duru, huzurlu bir ses. Zeynep’in ‘Zaman Olur’ single’ı da eleştirmenlerden tam not not aldı zaten. Denk düşerseniz dinleyin mutlaka. Bu arada mekanın sloganı ‘müzik bitene kadar pizza’! Diyet pizzalar gece yarısı bile serviste.
23 Temmuz 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı