Derya ÖzelVay başıma gelenler...

HABERİ PAYLAŞ

Vay başıma gelenler...

Haberin Devamı

Cuma günü İzmir için yola çıkacaktık. Neredeyse 1 ay öncesinden plan yaptık, biletlerimizi aldık, İzmir programımızı ayarladık. Yola çıkmadan 3 gün önce kara bulutlar etrafımızda dönmeye başladı. Bir alışveriş merkezinin merdivenlerinden uçmak suretiyle ayak bileğimi incittim. Sonuç: 2 gün şiş ve üstüne basılamayacak durumda evde mecburi istirahat. Kendimi kırık ya da çatlak olmadığı için teselli ederken, inceden boğazımda başlayan yanma hissinin hayra alamet olmadığı biliyordum. Faranjit başlangıcı! Gerekli vitamin ve boğaz spreyi takviyesiyle, durumu toparladım.

Tam bütün bunlar için şükrederken, yola çıkmadan bir gece önce iki kızımın da ateşlenmesi tüm sinir sistemimi çökertti sevgili okur. Hani kafam da yarılsa, gripten sürünsem de gıkım çıkmazdı ya, kuzularım biraz hapşırsa üzüntüm elimi ayağımı bağlar. İki meleğim de 39 derece ateşle diktiler bizi ayağa. Sabaha kadar eşimle, onları soyduk, ilaçlarını içirdik, kitaplar okuduk, onlar uyusa bile nöbetleşe ateşlerini kontrol ettik. Ateşleri düştü düşmesine ama sabah yine de soluğu hastanede aldık. Eğer doktorumuz "Gitmeyin" deseydi, elbette seyahati ertelerdik. Gerekli ilaçları ve talimatları verdikten sonra, yola çıkmamızda bir sakınca olmadığını söyledi doktorumuz.

Doktordan korkan çocuklar için tavsiye

Kızlarımdan birinin doktor fobisi var. Doktora gitmeden önce, yol boyu evde oynadığımız doktorculuk oyunundan bahsedip durduk. Yanımıza, kendi doktorculuk oyun setimizi de aldık. Hastaneye gittiğimizde, doktorun hasta olduğunu ve onu muayene etmemiz gerektiğini söyledim. Önce biz doktoru muayene edecektik, sonra da doktor bizi. Bu fikir çok hoşlarına gitti. İçerideki hemşireler dahil, herkesi muayene etti benim kızlarım. Bu kez hiç korkmadılar çünkü aynı aletlerden onlarda da vardı. Doktorla karşılıklı steteskoplarını takıp, birbirlerinin nefeslerini dinlediler. Böylece bizim için doktor fobisi de bitmiş oldu.


Hasta çocukla yolculuk

Bunun için sıkı bir hazırlık şart. Bir sırt çantası alın, içine kimlik, para ve telefon gibi öncelikli şeyleri ön göze koyun. Sizi yavaşlatmayacak rahat giyecekler giyin ve çocuklara da giydirin. Sırt çantanıza ıslak mendil, kullanıyorsa bez, yedek kıyafet (kısa kollu tişört de mutlaka koyun), ateş düşürücü ilaç ve kullanacağı diğer ilaçları koyun. Sevdikleri bir oyuncak ya da onu oyalayacak bir şeyler de çantanızda olsun. Su ve eğer içiyorsa balla tatlandırılmış bitki çayı koymanızı da öneririm. Ihlamur, tarçın, zencefil, papatya, karanfil, limon ve balla tatlandırdığım çaylarını da koydum çantamıza ve yol boyu o çayı içtiler. Bilirsiniz papatya ve ıhlamur hem rahatlatır, hem de uyku getirir. Bir yolculukta en makbul çocuk, uyuyan çocuktur.

Uçak yolculuğumuz boyunca, kalkışta ve inişte, ellerine tutuşturduğum çayı içirdim özellikle. Ateşlerinin çıktığını fark ettiğimde, giysilerini ve çoraplarını çıkarıp sadece bir tişört giydirip, tepemizdeki klimayı açtım. Büyük ihtimalle yolcular ve hostesler deli olduğumu düşünmüşlerdir. Ateş düşürücülerini de içirip, ıslak mendillerle ense ve eklem yerlerini silip durdum. İndiğimizde ateşleri de düşmüştü. Onlar hiç huysuzlanmadılar ama benim yaşadığım en kötü yolculuk buydu. Kış mevsimi benim için hastalık mevsimi. Bir kere daha kış mevsiminden nefret ettim.


Sıradaki haber yükleniyor...
holder