Lafı fazla uzatmaya gerek yok: Amerika’da Rıza Sarraf’ın tutuklu olduğu davada Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan hakkında verilen tutuklama kararı asıl hedefin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu bir kez daha gösteriyor. Zafer Çağlayan hakkında verilen kararı “yolsuzluklardan hesap soruluyor” sananlar yanılıyor.
Çünkü tutuklama gerekçesi tam olarak şu: “Amerikan finans sistemini kullanarak İran hükümeti ve başka İran kurumları adına, yüz milyonlarca dolarlık yaptırımlarla yasaklanmış işlemi planlamak ve bu amaçla işbirliği yapmak.”
Suçlamanın kapsamı hedefin ne olduğunu da açıkça gösteriyor. Suçlama kişilerle sınırlı kalmayacak belki de Türkiye’yi hedef alacak.
Savcı takibe almıştı
Ben bu dava kapsamında asıl hedefin Erdoğan’ın olduğunu ilk kez söylemiyorum. Bu köşede 30 Mayıs 2016’da “Hedef Erdoğan” diye yazmıştım.
Bunun işaretini ise soruşturmayı başlatan New York’un ünlü savcısı Prett Bharara vermişti. Rıza Sarraf’ın 19 Mart 2016 günü Miami’de FBI tarafından tutuklanması sonrası Bharara twitter hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı takibe almıştı.
Tamamen Türkçe mesajların yer aldığı Erdoğan’ın twitter hesabını takibe almasının hiçbir mantıklı izahı olamazdı.
Erdoğan’ın hesabında delil mi arıyordu? Hayır, tek bir anlamı vardı, mesaj vermek.
Tepkiler üzerine birkaç saat sonra twitter’da Erdoğan’ı takibi bıraksa da bu takip arşivde yerini aldı…
Sarraf’ın avukatı Benjamin Brafman 18 Mayıs’ta mahkemeye kefalet başvurusunda bulundu.
Savcı Bharara 25 Mayıs’ta verdiği karşı dilekçede, Sarraf’ın kefaletle bırakılmasına itiraz ederken 17 Aralık operasyonu fezlekesinden de bölümlere yer verdi.
Bakanlar Muammer Güler, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan’ın isimlerini, aldıkları rüşvet tutarlarıyla birlikte yazdı.
Bir de Sarraf’ın Türkiye’de bağışta bulunduğu Emine Erdoğan’ın başında olduğu TOGEM-DER’e yer verdi. Savcı dilekçesine yalnızca Emine Erdoğan’ın adını değil resmini de koydu. Bu yolla Bharara dilekçesinde doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adını geçirdi.
Savcı’ya göre, eğer Sarraf kefaletle bırakılırsa Türkiye’ye kaçabilir ve siyasilerle olan ilişkisi nedeniyle de ABD’ye iade edilemez.”
Türkiye’de yargılanmalıydı
Soruşturmanın nereye uzanacağı zaten dosyanın içinde var. Peki, tüm bunlar bu üç bakanın Rıza Saraf’la kirli ilişkiler içine girdiği gerçeğini yok ediyor mu?
Elbette hayır, bu kişiler işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle Türkiye’de yargılanmalıydı. ABD’de açılan ve gitgide genişleyen dosya ABD ile Türkiye arasında birçok konuda varolan görüş ayrılıklarına dayanan savaşın yansımasıdır o kadar.
11 Eylül 2017, Pazartesi 05:00
Haberin Devamı