Yine bir seçim arifesi...
Yine kaset siyaseti...
[[HAFTAYA]]
Aslında ortada bir kaset filan yok. Dedikodusu var.
Adamın biri televizyon ekranında “Filancanın kaseti mi var acaba?” diye soruyor.
Öteki atlıyor hemen: “Var ben biliyorum. Bana seyrettireceklerdi...
Müslüman biri böyle bir durumla karşılaştığında ‘Bu iftiradır’ der...
Ben de öyle dedim, izlemedim.”
Kutlarım. Müslüman biri böyle bir durumla karşılaştığında aynen bu şekilde davranır.
Peki, Müslüman biri izlemediği kasetin dedikodusunu canlı yayında televizyon ekranında yapar mı? Türkiye’nin son 10 yılına bakın...
Sürekli Müslümanlıktan referans verip bir Müslümanın yapmaması gereken her şeyi yapan adamlar göreceksiniz.
Bu da öyle bir örnek. Kaldı ki, farz et birileri yine böyle aşağılık bir kaset tezgahı kurdu. Sen de hasbelkader izledin...
Bırak Müslümanı, insan olana yakışan bunu daha da dillendirmek-yaymak mıdır?
2011 seçimleri öncesi CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a ve MHP yönetimine benzer tezgah kurulduğunda ekrana çıkıp ‘ahlak dersi’ veren ahlaksızlara söylediğim sözü bugün tekrarlıyorum: Kaseti çekip üreten ne kadar alçaksa, dedikodusunu yapıp yayan da en az onun kadar alçaktır.
Unutmayın...
Kaset, Türkiye’de siyasete yön veren bir silah haline geldiyse şayet, bu daha çok elden ele gezdirenlerin değil dilden dile gezdirenlerin sayesindedir.