(Uğur Mumcu’nun anısıyla) Bu ülkede; insan olmak, özgür, korkmadan yaşayan birer insan olmak istedik. Evimize ekmeğimizi yalansız, haramsız götürmek, ne cemaatlerde ne partilerde kaydımız olsun istedik. İtildik, dövüldük, hiçe sayıldık, unuttuk. Yine de ayaklarımızın üzerinde durduk, yıkılmadık. Çiftçiydik, köylüydük, işçiydik, öğrenciydik, memurduk, çalıştık, hiç durmadan, gece gündüz demeden ürettik. Yerin üstünde, yerin altında. İstediğimiz bir nefes huzurdu. Çiftçiydik, ektik, biçtik hakkımızı istedik, “Ananı da al da git”, “Artistlik yapma” dediler. Unuttuk ama gitmedik, bıkmadık, aynı yerde durduk.
‘İşsiziz’ dedik
İşçiydik emeğimizden, alın terimizden başka sermayemiz yoktu. “İşçinin hakkını alın teri kurumadan verin” diyen hadisi unuttular. İşten attılar unuttuk, çalıştık. İsyan ettik, “800 TL asgari ücretle geçinilmez” dedik, “İyi para iyi para geçinirsin, geçinirsin” dediler unuttuk, yorulmadık yine çalıştık. İşsizdik, “Çocuğum işsiz” diyen anneye “Senin çocuğun da işsiz kalsın” cevabını aldık. Unuttuk, işsiz kaldık, yılmadık. Askerdik, öldük. “Askerlik yan gelme yeri değildir”, “Gazilik ve şehitlik sektör oldu” dediler. Unuttuk ama tükenmedik yine öldük.
Sevene ‘Oyna göster’ dediler
Depremde evimiz, ocağımız söndü üç adım çadıra “Koskocaman sarayda oturuyorsun” dediler, sevenlerine bile “Nereden bileyim hadi takla at da göreyim, oyna da göreyim” dediler. Oynadık, unuttuk. Gazeteciydik, “terörist” dediler, hapislere atıldık, işsiz bırakıldık, korkutulduk. Unuttuk, korkmadık yazdık, yazdığımızı savunduk. Madenciydik yerin yüzlerce metre altında, binlerce metre tünelde yerin karasından çıkardık alın terimiz ekmeğimizi. 1200 lira için soğuk kara tünellerde her gün Azrail’le konuştuk, unuttuk, yorulmadık. Öldük, bir bir, on on, yüz yüz bitmedik. Her hakareti ettiler unuttuk. Ama o tekme var ya o tekme; onu unutma halkım, unutma. 282 canı kaybettiğimiz Soma’da Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in yüzündeki kini, vatandaşa attığı o tekmeyi unutma.