Arda Turan inanmaktır

“Biz iyi bir takımız, bunu herkese göstereceğiz... Atletico efsanesini tüm dünya görecek.
UEFA Kupasını kazanarak başlıyoruz. Benimle var mısınız?”
* * *
24 yaşında bir Türk çocuğu daha geleli 1 yıl bile olmadığı Madrid’in dev kulübü Atletico Madrid’te takım arkadaşlarını toplayıp bu konuşmayı yaptığında ligde 13’üncü sıradaydılar.
İspanyol basını takımın dağıtılacağını, hocanın gönderileceğini yazıyordu. “10 kişi kalan Getafe’yi yenemiyoruz, nasıl UEFA kupasını kazanacağız?” diye homurdananlar oldu.
“İnanırsak yaparız” dedi Arda...
Antrenman sahasının ortasında “Var mısınız?” diye bağırdı.
Falcao, Felipe Luis, Adrian ve diğeleri...
“Varız” diye haykırdılar.
* * *

[[HAFTAYA]]

Atletico Madrid o yıl UEFA Kupası’nı kazandı ve bu daha başlangıçtı...
* * *
Şampiyonlar Ligi çeyrek finali...
İlk maç 0-0 ikinci maça çıkıyor Atletico.
Madrid... Ama bizimki sakat. “Belki finalde oynayamam ama bu maç oynamak zorundayım” diyor. Sabah kulübe gidiyor tedaviye... Tedaviden sonra doktorlar “Oynayamazsın” diyor.
Öğlen bir daha tedaviye gidiyor yine “Oynayamazsın” diyorlar. Akşam bir daha... Doktorlar sonunda “Peki” diyor.
3-1 kazanıyor Atletico ve son golü Arda atıyor o sakat haliyle...
* * *
Atletico Madrid tarihinde ilk kez İspanya Kral Kupası’nı kaldırdı.
Barcelona’yı, Real Madrid’i geride bırakıp İspanya Şampiyonu oldu.
Şampiyonlar Ligi’nde final oynadı.
* * *
Arda Turan, futbol tarihimize adını altın harflerle yazdırırken onu “kahraman” yapan futboldaki yeteneği değil, koyduğu hedeflere inancı ve o uğurda verdiği amansız mücadeledir.
Hikayesi bir insanın inandığında neleri başarabileceğini göstermesi bakımından okullarda ders diye okutulur.
Arda Turan inanmaktır.
Onu en kötü zamanlarında alıp zirveye taşıyan da bu inançtır; attığı goller, yaptığı asistler değil...
* * *
Arda Turan şimdi de dünyanın 1 numarası Barcelona’ya transfer oldu.
Dünden beri herkes “10 numarası Messi olan Barcelona’da Arda hangi mevkide oynayacak?” diye soruyor.
Sırtında yazan numaranın hiçbir önemi yok...
Meziyet, “10 numara” bir formaya değil, yüreğe-adamlığa sahip olmakta...
Haydi gelin, hep birlikte futbol adına elimizde kalan tek güzel şey olan bu koca yürekli genç adamı ayakta alkışlayalım.