Yıllardır her Allahın günü “Bedelli Askerlik” diye sayıkladık, şimdi ise “vay efendim, zengin çocuğu-fakir çocuğu” edebiyatına dalmış durumdayız.
Ne biçim bir ruh halidir bu?
* * *
Zengin-fakir ölçümlerinin sonu yoktur ki:
- Onun arabası niye lüks de benim ki değil? Uçakta o niye birinci sınıfta oturuyor da ben arkada uçuyorum?
Bunun gerçekten sonu yok.
70 model bir tartışma bu.
- Gecekondu’da oturanlar / Villa’da oturanlar.
Vay be.
Zengin-Fakir olgusunu, bunlardan öğreneceğiz. Gördünüz mü?
“Onlar tribünde niye locada oturuyorlar da biz açık tribünde ıslanıyoruz?”
[[HAFTAYA]]
* * *
Ölçüye de bakın.
18 bin lirası olanlar / olmayanlar. Olanlar zengin çocuğu, olmayanlar fakir çocuğu.
Yahu, lanet olsun böyle Bedelli’ye.
Bu kanun aramıza nifak sokmak için mi çıkıyor? Hiç çıkmasın daha iyi.
Zaten ismi bile saçma.
“Bedelli Askerlik.”
Bedeli’ni anladık da nesi Askerlik? Neresi Askerlik?
Bu gençler bu parayı “Askerlik yapmamak için” vermiyor mu?
E siz onlara niye hâlâ Asker diyeceksiniz? Nezaket olsun diye mi?
* * *
Hem, söyler misiniz, zengin kime denir?
18 bin lirası olana mı?
18 bin liralık kredi bulana mı?
Hayır, bilemediniz.
Bizim köyde, borcu olmayana zengin denir vesselam.
Nail Güreli
Değerli meslektaşımız Güreli, güzel bir kitap yazmış; Gazeteciler Gazetecileri anlatıyor. (Ve kendilerini)
Tanıdığınız, sevdiğiniz birçok yazar ve çizeri orada bulacaksınız.
Nail Güreli’nin akıcı üslubuyla hazırlanmış kitap, raflarda sizi bekliyor. Tavsiye ederim.
09 Aralık 2014, Salı 04:00
Haberin Devamı