Bir yanda Selahattin Demirtaş var... Ne zaman eline mikrofonu alsa “Biz PKK değiliz, PKK şiddetini kınıyoruz, yöntemlerini asla doğru bulmuyoruz” diyor... Hiç kıvırmadan “Elinizi tetikten çekin” diye PKK’ya çağrı yapıyor. Şehit evine taziyeye gidiyor... PKK’nın saldırılarına “katliam” diyebiliyor. ? Diğer yanda ise Figen Yüksekdağ var... “Sırtımızı YPG’ye dayadık” diyor. “PKK bir halk özgürlük hareketidir. Aynı zamanda demokrasi ve eşitlik mücadelesi veren bir örgüttür. Başvurduğu yöntemleri onaylamıyoruz. Ancak şunu da kabul etmeliyiz ki, uyguladığı program terör değildir” diyor.
İkisi de HDP eş başkanı... Gel gör ki ne zaman “Bravo Demirtaş’a...” demeye kalksak, Yüksekdağ çıkıp öyle bir laf ediyor ki “Lanet olsun sizin demokrasi anlayışınıza da insanlığınıza da...” dedirtiyor.
Sorum şu: HDP hangi eş başkanının çizgisini benimsemektedir? HDP’nin duruşunu Demirtaş temsil ediyorsa... Sırtını eli silahlı gruplara dayadığını söyleyen bir eş başkana niye kimse “Hop” dememektedir? Barış, vicdan, adalet... vaadiyle 6 milyon Türkiyeli’nin umudu haline gelen HDP’de neden bir Allah kulu da çıkıp eş başkan hanımefendiye “İnsan öldürerek demokrasi mücadelesi mi verilir?” diye sormamaktadır? Yok, HDP’nin duruşunu Yüksekdağ temsil ediyorsa... O zaman Demirtaş ve arkadaşları çıksın, ya orada hâlâ ne yaptıklarını anlatsınlar ya da 6 milyon insandan özür dilesinler.
İktidar koltuğuna tek başına oturabilmek için Türkiye’yi yeniden ateşe atanların karşısı o ateşe odun taşıyanların yanı başı değildir.
PKK, dün Silopi’de zırhlı araca tuzak kurdu, 4 polisi şehit etti. PKK, dün Şırnak’ta askeri helikoptere ateş açtı, tezkeresini alıp memleketine gitmek için o helikoptere binen Doğan Acar isimli asker şehit oldu. Yine dün, yine PKK Sultanbeyli’de bomba yüklü araçla karakola saldırdı, 1 polis şehit düştü. Sayın Figen Yüksekdağ, böyle “programın” ve demokrasi-eşitlik mücadelesinin ıstırabına Can Yücel yaşasaydı ne yapardı bilir misiniz?