Yazgülü AldoğanÇanak çömlek patladı; kimse kimseye güvenmiyor

HABERİ PAYLAŞ

Çanak çömlek patladı; kimse kimseye güvenmiyor

Haberin Devamı

Son iki gündür yaşadıklarımız, bu ülkenin zenginliği midir, açmazı mı? Hangi ülkede onlarca yıldır süren terörü sonlandırmak için hükümet, bir adada ömür boyu hapse mahkum ettiği örgütün başkanı ile görüşmeye, yandaşlarının siyasi temsilcilerini yollayarak çözüm arar? Ve ne ilginçtir ki, on binlerce oy alarak seçilmiş, özgür yaşama ve çalışma olanağına sahip bu siyasetçiler, 16 yıldır dört duvar arasında beş-altı gazete ve daha yakın zamana kadar tek istasyonlu bir radyo ile dış dünyadan haber alarak fikir oluşturan bir kişinin ağzının içine bakarak siyasi yolu çizmesini beklemektedirler?

Ve bütün bunların ötesinde, ülkeyi mutlak otoritesi ile yönetmekte olan Başbakan Erdoğan, milliyetçi seçmeni küstürmemek için adını bile telaffuzdan uzak durduğu eski örgüt liderine seçip yolladığı milletvekilleriyle yaptırdığı diyalogdan çok hayati iki fayda beklemektedir: Başkanlık sistemini gerçekleştirebileceği bir anayasaya destek ve terörü sonlandırarak tarihe geçip 2. Atatürk olmak!

[[HAFTAYA]]

Halk ne istiyor?

Hadi adını koyalım. Türkler: Çocukları ölmesin, şehit cenazeleri gelmesin, mayınlar, canlı bombalar patlamasın, insanlar kaçırılmasın... Kürtler: Çocukları dağa çıkmasın, öldürülmesin, iş bulsun, okula gitsin, Kürt oldukları, Kürtçe konuştukları için horlanmasın, kötü muamele, zulüm görmesin... Batı’da ne varsa kendi yaşadıkları yerlerde de olsun. Alt alta yazdığın zaman yerine getirilmemesi için hiç bir neden yok. E neden olmuyor?

Çünkü bu coğrafyada; Mezopotamya’da, Ortadoğu’da, Anadolu’da fitne, fesat, entrika, dış güçler, iç rantlar, siyasi hesaplar hiç bitmiyor! Ülke bölünecek mi, kan duracak mı, terörü ve Kürt sorununu çözmek için nasıl bir yol haritası izlenecek, MİT Müsteşarı ve eski örgüt başkanı arasında sürdürülen pazarlık, BDP milletvekillerinin adaya gidiş-gelişi ve orada konuştukları...

Kim memnun kim değil

Herkes evinde oturmuş büyüklerin sorunu halletmesini bekledikleri bir anda çanak çömlek patladı, ortalığa döküldü mü! Başbakan’ın dilini yuttuğuna eminim! Onun yerinde olmak istemezdim. BDP’lilerin de yüzlerine böyle bir ayna tutulmasından ve iç çamaşırlarının ortalığa saçılmasından mutlu olduklarını hiç sanmıyorum!

O delikanlı Sırrı’nın kravat takıp gitmesinden belliydi zaten, Öcalan’ın önünde mümessil seçilmiş çalışkan öğrenci gibi “başkanım, başkanım” diye göze girmeye çalışacağı! Bütün konuşmaları içermese, bazı bölümlerin eksik olduğu belli olsa da bu tutanakların sızdırılması ve Milliyet’in büyük cesaretle yayınlaması, millet için pek hayırlı olmuştur! Halk, TBMM’de partilere bile bilgi verilmezken sokaktaki ayakkabı boyacısının Gülen’e ‘kontrgerilla’ dediğini öğrendi. Bir de bu yazı, Öcalan’ın elini güçlendirmiş, prim getirmiştir. Kabul edin, hiç de teslim olmuş bir hali yok. Süreç devam etsin, TRT3 canlı yayınlasın, bir süre sonra kimse izlemeyecektir bile!

Cumhurbaşkanı da konuştu

1. Başkanlık sisteminin alaturkalığından endişeli. 2. Siyasetten köşesine çekilmeye hiç niyeti yok. 3. Tıpkı Başbakan dahil hükümetin diğer üyeleri gibi emekli Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un terörist diye tutuklanmasından, davaların inandırıcılığını düşürdü diye rahatsız. Tıpkı Öcalan gibi kadın hak ve özgürlüklerine değer verir gözüküyor ama nedense tıpkı onun gibi; fikir var, aksiyon yok.

Apo’nun derdi ne?


“Bütün hayatımı verdim” dediği silahlı örgüt mücadelesinin sonunda gelip 16 yıldır tıkıldığı İmralı’daki odasından kendini ve özgür olmadığını söylediği Kürtleri kurtarmak için kafa patlatan Apo’nun yöntemleri değişmemiş. Tehdit, şantaj ve vaat!.. Ne af, ne ev hapsi hedefi, kuşlar kadar özgür olacakları, kendi kendilerini yönetecekleri bir düzen. Veya sınır dışındaki 100 bin kişinin de katılacağı, görülmemiş yoğunlukta, hiç olmadığı kadar büyük bir savaş!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder