Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Barlas’a verdiği röportajında ne demişti hatırlıyor musunuz?
“Seçmende bir rehavet, ilgisizlik var...”
Onun adı rehavet değil usanma.
* * *
Ata Demirer anlattı geçenlerde...
Annesi bir gün evden içeri girip isyan etmiş: “Sünnet yatağı gibi oldu her taraf... Bıktım bu seçimlerden”
İnanın bana isyan eden sadece Ata’nın annesi değil.
[[HAFTAYA]]
* * *
Referandum, yerel seçimler ardından cumhurbaşkanlığı seçimleri derken şimdi de geldi mi genel seçimler?
Tamam; sandık kutsaldır... Elbette seçim demokrasi şölenidir ama bizdeki seçim süreçleri sırasında vatandaşa yapılan muamele işkence değil de ne?
Dün E-5 karayolunda otomobilimizle gidiyoruz. Trafik var... Önümdeki AK Parti minibüsü sonuna kadar sesi açmış “Davutoğlu Ahmet Hoca...” diye bağırıyor yanımdaki CHP minibüsü “AK dediler Kara çıktı...” diye...
Kaldık mı arada?
10 dakika susmadılar. En sonunda “Yeter ulan” diye arabadan atıyordum kendimi ki yanımdakiler tuttu.
Bu nedir arkadaş?
Sokakların caddelerin hali farklı mı?
Bayraklar, posterler, flamalar birbirine girdi. Üzerine monte edilen hoparlörden sesi sonuna kadar açık ve ne dediğini anlamadığımız şarkılar fışkırtan seçim otobüslerinin-minibüslerinin esiri olduk.
Seçimin hem görsel hem de işitsel zulme dönüştüğü yetmezmiş gibi bir de fiziksel zulüm tarafı var.
Her gün mutlaka bir yerde bir yol kapalı...
“Niye?” diye sorunca cevap hep aynı, “Filancanın mitingi var.”
* * *
Dünyada bizim gibi seçim yapan bir ülke daha yoktur herhalde.
Herkes oyunu açıklıyor ya...
Aha ben de açıklıyorum: Seçim günü gelene kadar kim daha az gözümü, kulağımı ve beni yormazsa oyumu ona vereceğim.
26 Mayıs 2015, Salı 05:00
Haberin Devamı