MİT ve TSK’nın ortak operasyonuyla PKK terör örgütünün kilit isimlerinden biri Kuzey Irak’ta etkisiz hale getirilmişti. Önceki gün haberle ilgili Amerika’nın etkili gazetelerinden New York Times’ın paylaşımını gördünüz mü?
“Türkiye, Irak'a düzenlediği hava saldırısında PKK'lı lideri öldürdü. Ancak bu Kürt militan; IŞİD tarafından tehdit edilen Kuzey Irak'taki Yezidiler için bir kahramandı, çünkü onlara yardım etmişti."
Operasyona Hakkari’de annesiyle beraber şehit edilen 11 aylık bebek Bedirhan’ın ismi verildi. Aynı günlerde ABD'nin destek verdiği Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen'in Sada kentinde düzenlediği saldırıda çoğu çocuk 50 kişi hayatını kaybetti. Ortaya çıktı ki saldırıda kullanılan bomba ABD tarafından tedarik edilmiş. Ünlü aktör Jim Carrey, yaşanan olaya tepki gösterince hadiseden tüm dünya haberdar oldu. Bakalım, bebek katili bir terör örgütünün eli kanlı militanına “kahraman” diyen Amerikan basını, bebek katili Amerikan hükümetini ne zaman “kahraman” ilan edecek?
TARİHTE SORULMUŞ EN İYİ SORU
Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahatinin Fransa ayağında, bir davette asilzade küçük bir kız bizim paşalardan birine, “Sizin neden hepinizin sakalı var?” diye sorar. Bizim paşa ezberden cevap verir: “Sözümüz dinlensin diye.” Küçük kız bu sefer şunu sorar: “Hepinizin sakalı var, kim kimi dinliyor?” Ekşi Sözlük’te “Tarihte sorulmuş en iyi soru” başlığının altında okudum. Şahaneymiş. Müthiş sorular paylaşmış ekşi sözlük yazarları bir ara bakın. Sonra düşündüm “Bana göre tarihte sorulmuş en iyi soru ne?” diye. En iyisi mi bilmem ama benim çok sevdiğim bir soru var: “İyi bir insan olduğunuza size kim inandırdı?”
PARTİ KONGRELERİNE GİTMEME KARARIMDA ISRARCIYIM
2-3 yıldır ne bir resepsiyona gidiyorum ne de herhangi bir partinin kongresine/kurultayına. Sebebim çok basit aslında, 12 yıldır gazeteciyim ben. İlk başladığım yıllarda bu davetlere-organizasyonlara heyecanla giderdik. Renkli gözlemler, analizler yapar gazeteye yazardık. Bu arada da yeni kaynaklarla tanışmak için bir vesile olurdu. Artık maalesef bunların hiçbiri yapılamıyor. Son yıllarda Ankara’dan İstanbul’a dönerken kendimi hep “Ben şimdi niye gittim bu resepsiyona-kongreye?” sorusunu sorarken buluyorum. “Gideyim kendimi göstereyim” diyen meslektaşlara da saygım var. Ama parti kongrelerinin hiçbir sürprizi yok, renksiz resepsiyonlarda ise ajans haberciliğinden öte iş çıkmıyor. Yorumlara, paylaşımlara bakıyorum da dünkü AK Parti 6’ncı Olağan Kongresi bunun bir kez daha teyidi oldu.
PES ARTIK, BİR İNSAN NİYE BÖYLE BİR ŞEY YAPAR?
Cuma günü köşemde Antalya’da yaşanan bir hadiseyi kaleme almıştım. Önce bir arkadaşım aracılığıyla sonra bizzat dinlediğim bir kadının bindiği takside yaşadığı taciz iddiası tüylerimizi ürpertmişti. Ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan kadına yönelik şiddet konusunda “kadının ifadesi esastır” ilkesinden yola çıkarak olayı bizzat kaynağın anlattığı şekliyle kaleme aldım. Ertesi gün Antalya Emniyeti’nden aradılar. “Bizde böyle bir kayıt yok” dediler. “Nasıl olur” dedim ve ekledim “Bizzat olayı yaşayan kadınla konuştum. Kendisinin size iletişim bilgilerini vereyim, siz de ulaşın konuşun.” Teşekkür ettiler, benden şahsın numarasını ve ismini alıp “Biz kendisine ulaşalım, bir konuşalım” deyip kapattılar.
Dün akşam bir okuyucumuzun uyarısı üzerine öğrendim ki, Cuma akşam saatlerinde Antalya emniyeti resmi bir açıklama yapmış.
“Bazı basın yayın organlarında; “Antalya’da taksici terörü”, “Kendisini kaçıran taksiciden konum paylaşıp kurtuldu”, “Antalya’da taksici terörü! Çok güzel kızdı dayanamadım” başlıklarıyla haberlerin yapıldığı görülmüştür. İl Emniyet Müdürlüğümüzce yapılan araştırmada, ilimiz Polis Sorumluluk Bölgesinde haberin konusu ile ilgili herhangi bir müracaatın bulunmadığı ve adli işlemin yapılmadığı anlaşılmıştır. Konu ile ilgili Asayiş Şube Müdürlüğü görevlilerimizce yapılan araştırma sonucunda; taksici tarafından tacize uğradığı iddia edilen şahsa ulaşılarak, haberde iddia edilen konu ile ilgili alınan beyanında, söz konusu haberlerin asılsız olduğunu, binmiş olduğu taksi şoförünün bilmediği bir güzergaha dönünce kendisinin panikleyerek arkadaşlarına mesaj attığını ve taksiden indiğini, herhangi bir sözlü veya elle tacize maruz kalmadığını, bu konu ile ilgili herhangi bir müracaatının bulunmadığını ve kimseden davacı ve şikayetçi olmadığını beyan etmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Açıklamayı görür görmez şok oldum. Antalya emniyetini aradım, “Neden bana göndermediniz, benimle paylaşmadınız bu açıklamayı” diye sitem ettim. “Kusura bakmayın, o kısmı bizim hatamız oldu” dediler. Hanımefendi acaba korkup mu böyle bir ifade verdi diye, haberdeki kadını aradım “Bu nedir?” diye sordum. Son derece alakasız, anlamsız cevaplar verdi.
Bu nasıl iş arkadaş? Bir insan neden böyle bir şey yapar? O gün telefonda bizzat bir arkadaşımın da aracı ve tanık olduğu anlattıklarıyla polise verdiği ifadenin alakası yok.
Gazete basıldığı için duramadım hemen internetin yayın yönetmenini arayıp yazıma hemen bunu ekleyin en azından internette olsun, köşeme ekleyin lütfen dedim. Sağolsunlar kırmadılar.
Söz konusu Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri, muhatabım da bir kadın olmasa çok farklı bir tonda yazardım bu yazıyı. Ama yapılan en hafif tabirle çok ayıp. Hanımefendi nasıl özür diler bilmiyorum ama ben kendi adıma Antalya’daki tüm taksicilerden böyle bir çarpıtmaya aracı olduğum için özür diliyorum. Hala anlamış değilim bir insan niye böyle bir şey yapar? Yazık...
İYİ BAYRAMLAR
Her bayram olduğu gibi bu bayram da kısa bir ara veriyoruz... Şimdiden herkese iyi bayramlar dilerim. Bir de rica: Özellikle dönüş trafiğinde yollara dikkat!